Buradasınız
Ya Kıdem Tazminatınız Ya Telefonunuz, Tercih Sizin
İkitelli’den bir kadın işçi
Çalıştığım fabrikada cep telefonu yasak. Fabrikaya girerken arama yapılıyor ve cep telefonlarımızı güvenliğe teslim edip öyle fabrikaya giriyoruz. Yani işyerine girdiğimiz andan itibaren dış dünyayla tüm bağlantılar kopuyor, çünkü bizler telefonlarımız yanımızdayken çalışmayıp kaytarıyormuşuz.
Geçenlerde işçi arkadaşlarımızdan biri telefonu lazım olduğu için içeri sokmak istemiş, fakat aramada yakalandı. Tabii hemen adı soyadı alınarak yönetime bildirildi. O gün işçi arkadaşımızı işten çıkarmak istediler fakat bir öneri sunmayı da ihmal etmediler. Arkadaşı, “burada artık çalışamazsın, eğer çalışmak istiyorsan giriş çıkış yapacağız, tazminat alamayacaksın, o zaman burada çalışırsın, zaten işten çıkardığımızda yine tazminat alamayacaksın, önerimizi kabul edersen işine devam edersin” diyerek kandırıp, 5 yıllık tazminatının ve yıllık izninin üzerine yattılar.
İşyerinde herkes bunu konuşuyor. İşçilerden kimisi, arkadaşımıza, “adamlar haklı yasaklamışlar, neden yaptın”, kimisi “niye kabul ettin, dava açıp tazminatını alırdın” diyor. Kimisi de sessiz kalıyor. Bir arkadaşa, bilmiyormuş gibi, “arkadaşımızın durumu ne oldu, ne yaptı” diye sordum. Ne olacak, tazminatının üzerine yattılar, dedi. Bunun üzerine, “nasıl yani” dedim. Bayağı yattılar işte, giriş çıkış yapmışlar, dedi. “Peki sence ne yapmalıydı” diye sordum. “Kabul etmemeliydi, hakkını aramalıydı” dediğinde, “nasıl” dedim. Dava açardı, dedi. İyi güzel söylüyorsun da o bunu biliyor muydu ki, dedim. Ben söyledim ama işe ihtiyacı olduğu için kabul etti, dedi. Sonra arkadaşımla ekonomik kriz üzerine sohbet ettik. Aslında bu krizin acısını, yokluğu, sefaleti çekenin biz işçiler olduğunu konuştuk. Arkadaşım, “baksana işsizliği fırsat bildiler, kızın tazminatının üstüne yattılar” dedi. Ben de “aynen öyle” diye arkadaşımı destekledim. Sonra arkadaşıma “peki bunları yaşamamak için ne yapmalıyız sence, bir fikrin var mı” diye sordum. Arkadaşım “hiçbir şey yapamayız” dedi. Bir kez daha görmüş oldum ki biz işçiler örgütsüz, dağınık ve bilinçsiz olduğumuz sürece bize yapılan haksızlıklara hiçbir zaman dur diyemeyiz.
Örgütsüz olduğumuz sürece bize yapılan her şeyi sineye çekip çalışır, her şeye boyun eğeriz. Oysa örgütlü ve bilinçli olduğumuzda bize yapılan tüm haksızlıklara dur diyebiliriz. Birçok işyerinde işçi arkadaşlarımız yapılan baskılara, haksızlıklara dur diyebiliyorlar. “Bu krizi fırsata çevirmenize izin vermeyiz” diyebiliyorlar. Bunun örnekleri hem dünyada hem de Türkiye’de var. Çin’de bilgisayar malzemeleri üreten Hi-tech fabrikası, İsveç’te liman işçileri, Almanya ve Fransa’da otomobil lastiği üreten Continental fabrikası işçileri, Türkiye’de Mersin limanı işçilerinin direnişi, Şirin Tekstil işçilerinin işyeri işgali, Petkim işçilerinin iş bırakma eylemi… Tüm bunlar sadece birkaç örnek. Bu örnekler bize gösteriyor ki, bizler bilinçlenip, örgütlenip, gücümüzü birleştirip, üretimden gelen gücümüzü ortaya koyduğumuzda, yumruğumuzu kaldırdığımızda, saldırılara dur diyebiliriz. Bu krizi biz yaratmadık, acısını da biz çekmemeliyiz diyebiliriz. Aksi takdirde burjuvazi krizi sırtımıza yükler, faturasını da bize ödetir. Yani ya örgütlüyüzdür ve her şeyizdir, güçlüyüzdür ya da hiçbir şeyizdir. Krizin faturasını ödememek için, BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN!
E-Kart Grevi 1. Yılını Doldurdu
Tüm Bel-Sen’den Basın Açıklaması
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...