Buradasınız
Yaşamı İnsanca ve Doyasıya Yaşamak…
Tuzla’dan bir grup genç işçi ve öğrenci
Tuzla’da genç işçiler ve öğrenciler olarak bir araya gelip Ölü Ozanlar Derneği adlı filmi izledik. Film 1959’da ABD’de Welton Akademi adında yatılı bir erkek lisesinde geçiyor. Çok katı kuralları olan bir okul burası ve okul yönetimi açısından gençlerin neler düşündüğünün, neler istediğinin hiçbir önemi yok. Bu nedenle de gençler Hell-ton, yani cehennem diyorlar.
Bu okula yeni bir edebiyat öğretmeninin gelmesiyle gençlerin yaşamında yeni bir pencere açılıyor. Özgür düşünmeye, hayatı yeniden anlamlandırmaya, yaşam sevinciyle dolmaya başlıyorlar. O güne kadar geleceğe dair hayal kuramayan, ailelerin ve okul yönetiminin çizdiği sınırların dışına çıkamayan gençlerde sorgulama ve değişim başlıyor. Film gençlerin bu düzen tarafından nasıl belirli sınırlar içerisine hapsedildiğini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor. Sanki her biri etten kemikten birer robot olarak yetiştirilmek isteniyor. Filmin geçtiği dönemin üzerinden on yıllar geçmiş olmasına rağmen ne yazık ki dünyadaki gençlerin durumunda pek de parlak bir değişim olmadı. Türkiye’de de gençler itaatkâr olsun, sorgulamasın, iktidar sahipleri tarafından çizilen sınırların dışına çıkmasın isteniyor. Bir yandan gençlerin ve genel olarak toplumun üzerindeki baskı ve zorbalık, diğer yandan gelecek kaygısı, işsizlik, yoksulluk artıyor… Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, gençler ilk kez ebeveynlerinden daha kötü koşullarda yaşamaya mahkûmlar. Her geçen gün çok daha fazla genç içinde bulunduğu eşitsizlik, adaletsizlik üzerine kurulu kapitalist düzeni sorguluyor, ancak çözüm yolunu tam olarak göremiyor. Ne yazık ki derin bir çıkmaza, depresyona sürükleniyorlar. Ancak buradan çıkış yolu var: Birliğimizi ve dayanışmayı güçlendirmek.
Film sonrasında yaptığımız sohbetlerde neler hissettiğimizi, filmin bize düşündürttüğü konuları, gençlerin yaşadığı sorunları ve bu sorunların üstesinden nasıl gelebileceğimizi konuştuk. Genç bir işçi arkadaşımız düşüncelerini şöyle ifade etti: “Bizler hayatta yapmak istediklerimizi yapamıyoruz, amaçlarımızı, hayallerimizi gerçekleştiremiyoruz. Gençlerin yapmak istemedikleri şeylere zorlanması hayatın işkenceye dönüşmesine sebep oluyor, psikolojilerini bozuyor. Zorluklarla karşılaşıldığında genelde cesaretle karşı durulmuyor. Bu yüzden de genç arkadaşlarımızın hayat sevinci kalmıyor. Yaşamak için sebebi kalmayınca ota dönüşüyor insan. Bitkisel hayattaymış gibi oluyor. ‘Bir an önce öleyim de kurtulayım’ noktasına getiriliyor gençler. İnsanın yaşama tutunması için bir sebebi, hedefi, hayalleri olması gerekiyor. Cesaretli, dirençli, umutlu olduğumuzda hayata bağlanırız. Neye yeteneğimiz var, neler yapmak istiyoruz bunlar önemsenmiyor bu düzende. Zaten ne ekonomik koşullarımız ne de çalışma saatlerimiz isteklerimizi gerçekleştirmemize izin veriyor. Mesela müzik dinlemeyi çok severim, gitar çalmayı isterdim ama bu isteğimi gerçekleştirmek için bir kursa gitmeye cesaret bile edemiyordum. Ama UİD-DER’e gidip gelmeye başladıktan sonra cesaretim arttı. UİD-DER’de gitar dersine başladım, koroya katıldım. UİD-DER bize insan olarak kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan alanlar açıyor, imkân sağlıyor. Babaannem gitar çalıp da ne yapacaksın demişti. Bu bile onların dünyası ile bizim dünyamızın değiştiğini gösteriyor. Ama onun da suçu yok, bu düzen ona başka bir yaşam sunmamış, görmemiş.”
Liseli genç arkadaşlarımız filmde konu edilen eğitim sisteminin bugünkü eğitim sisteminden çok farklı olmadığını, bugün Türkiye’deki eğitim sisteminin ise çok daha kötü olduğunu söylediler. “Eğitim sistemi gençleri tek tipleştirmeye çalışıyor, özgür düşüncenin önüne geçiyor. Önümüze belli meslekler konuyor, doktor, mühendis, avukat, öğretmen olmamız isteniyor. Bu bölümleri kazanmak için milyonlarca genç bir yarışa giriyoruz. Bu yarışı kazandık diyelim bu bölümlerden birine girdik; okumak ayrı dert, mezun olduktan sonra iş bulmak ayrı dert. Artık herkes bunların kurtuluş olmadığını görüyor. Ama ne yapılabilir… Biz gerçekten yaşamak istiyoruz. Yaşamak sadece nefes alıp vermek değildir. Sadece doğup büyümek, karnımızı doyurmak, üremek değildir. Yaşamdan zevk almak istiyoruz. Gelecek kaygısı olmadan, geçim sıkıntısı olmadan, özgürlüğümüz kısıtlanmadan yaşamak istiyoruz.”
Yaşamı tüm güzellikleriyle gerçekten yaşamak istiyoruz… Evet, gerçekten insanca bir yaşama kavuşmak için yani bir yük hayvanı gibi ömür tüketmekten kurtulmak için yaşamlarımızı işkenceye çeviren bu kahrolası sömürü düzeninden kurtulmamız gerek! Ancak öncelikle zihnimizdeki zincirlerden kurtulup güvenle, cesaretle birbirimizin ellerimizden tutmamız, birbirimize daha sıkı sarılmamız, dayanışmamızı büyütmemiz gerek. İşte o zaman yaşamımız anlam kazanmaya ve güzelleşmeye başlayacaktır…
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
Son Eklenenler
- 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin MESS’e cevabı grev olmuş, Birleşik Metal-İş Sendikası, 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta Grid Solutions ve Schneider Elektrik fabrikalarında...
- Balıkesir’in Karesi ilçesinde bulunan ZSR A.Ş. mühimmat fabrikasında 24 Aralıkta sabah saatlerinde meydana gelen patlama sonucu 11 işçi hayatını kaybederken 3 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Mühimmat, av, spor ve ses fişeği gibi patlayıcılar...
- Merhabalar dostlar. Yaklaşık 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında yapmamız gereken çok daha fazla şey varken yasalar, yönetmelikler, patronların baskıları ve işçilerin canını umursamamaları nedeniyle temel olarak yapabildiğimiz...
- Birleşik Metal-İş üyesi 500 işçinin Hitachi Energy’nin Kartal, Tuzla, Dudullu ve Dilovası fabrikalarında 4 Aralıktan bu yana sürdürdüğü grev 20. gününde anlaşmayla sonuçlandı. 14 Aralıkta Cumhurbaşkanlığı kararıyla metal işçilerinin grevi “erteleme...
- Grev ya da direnişe çıkan işçilerin pek çoğu, daha önce yaşanmış grev ve direnişlerden, bu mücadeleleri yaşayan işçilerin deneyimlerinden haberdar olmadıklarını dile getirirler. Greve ya da direnişe çıktıktan sonra bazı şeyleri öğrendiklerini,...
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.
- Birleşik Metal-İş Sendikası, Çalışma ve Toplum Dergisi değerlendirme toplantılarının yedincisini “Toplu İş Sözleşmesi Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları” başlığıyla 21 Aralıkta gerçekleştirdi. İstanbul Barosu konferans salonunda düzenlenen...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Selçuk İzmir’in güney tarafında son ilçesidir. Daha Selçuk merkeze vardığımızda, gördüğümüz tarihi kalıntılardan pek çok medeniyete beşiklik ve ev sahipliği ettiğini anlarız. Selçuk merkezden sol tarafa gittiğimizde masmavi...
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...