Buradasınız
Yeni Otomat’ta Haksızlıklara Boyun Eğmedim!
Yeni Otomat’ta işten atılan bir işçi
Tuzla deri sanayi bölgesinde bulunan Yeni Otomat fabrikasında Ocak ayının 26’sında haksız yere işten atılan bir işçiyim. İşten atıldığımın ertesi günü servise binerek tekrar fabrikaya gittim. İş elbisemi giyerek kartımı bastım ve işbaşı yaptım, 10 dakika çalıştım. Bir müddet sonra fabrikanın muhasebecisi yanıma gelerek, “biz seni işten çıkardık, hangi yüzle işbaşı yaptın, çek git polis çağırırım” diyerek beni tehdit etmeye başladı. Bense elini üstümden çek, hiçbir yere gitmiyorum, kimi çağırırsan çağır diyerek çalışmak istediğimi söyledim. Bu tartışmadan sonra muhasebeci çekip gitti. Ben de bölüm bölüm fabrikayı dolaştım ve işçi arkadaşlarıma şöyle seslenip destek istedim:
“Arkadaşlar beni haksız yere işten atıyorlar. Bugün beni, yarın içinizden birini atacaklar. Fabrikada iş kazaları aldı başını gidiyor, birçoğumuzun sigortası yok, kesilen paralar, zorunlu mesailer ve 14 saatlik çalışmaya sessiz kalmadım. Beni bu yüzden atmaya çalışıyorlar, ben onurlu bir işçiyim, bu haksızlığa boyun eğmeyeceğim.”
Bu kez müdür beni ofisine çağırdı ve “seninle çalışmak istemiyoruz” dedi. Ben yine “çalışmak istiyorum, hırsızlık mı, onursuzluk mu, namussuzluk mu yaptım da beni çıkartıyorsunuz?” dedim. O da polis çağırırım, diye tehdit etti. Ben de karşısında oturup ayak ayaküstüne attım: “Çağır buradayım, ben de arkadaşlarımı çağırırım” deyince, “ya sen nasıl bir insansın” dedi. Ben de “ben senin gibi onursuz değil, onurlu bir işçiyim” dedim. “Bak ben boş değilim” diyerek belindeki silahı gösterdi. Beni onunla korkutacağını zannediyordu. Ben de cevap verdim: “Ben de boş değilim, buyur hodri meydan, sende o yürek var mı?” dedim.
Sonra ustalarımı çağırdı ama halen polisi çağırmadı. Ustalardan biri “bu kadın ne yaptı, hiçbir şey yapmadı, çok güzel de çalışıyordu. Bir kere zıt gittiniz uğraşıp duruyorsunuz. Yeter be, ben sizin gibi adamlarla çalışmam” dedi ve kartını basıp çıktı. Sonra diğer ustabaşı ben de çıkıyorum diye geldi ve dışarı çıktı. Bu tartışma dışarıda da devam etti. Patron geldi, usta ile müdürü konuşmak için idari bölüme aldı. Usta o anda “ya ben giderim ya da müdür” dedi. Bu tartışmadan sonra müdür dışarı çıkıp “rahat edin, istifa ettim” diyerek arabasına binip fabrikayı terk etti. Ama bir gün sonra hem müdürü hem de ustaları ikna edip fabrikaya geri getirdiler, bense kapıda direniyordum.
Konveyörde direnişte olan işçi arkadaşlar ve UİD-DER’li işçi arkadaşların da desteğiyle 3 gün kapıda bekledim. Daha sonra SSK bölge müdürlüğüne hem fabrikadaki koşulları hem de işten atıldığımı bildirdim. Ben dışarıda beklediğim için işçi atmalar durduruldu. Biz baskılara boyun eğmezsek, kolayına yılmazsak, patronlar eninde sonunda geri adım atmak zorunda kalacaklardır. Bunu bilelim ve kararlı ve örgütlü bir mücadele yürütelim.
Sağlığımızla Oynuyorlar
Torbadan Çıkanlar
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın vergi politikası doğrudan emekçileri hedef alıyor. Hemen her şeye yapılan fahiş zamlar yetmiyormuş gibi bir de durmaksızın vergi ödemek zorunda bırakılıyoruz. Açlık sınırındaki ücretlerle geçim mücadelesi verenleri vergi rekortmeni...
- Dükkânda televizyon açıktı ve haber bülteninde “Kenya’da halk sokaklarda” haberi dönüyordü. O sırada içeri giren bir müşteri bir süre televizyona baktıktan sonra “Ya abi! Şu Kenyalılar bile sokağa çıkıyor, biz halen sesimizi çıkaramıyoruz” dedi ve...
- İzmir, Aydın, Bolu, Uşak, Manisa ve Karabük’te toplam 8 ayrı bölgede çıkan yangınlar nedeniyle ormanlar yine küle döndü. Günlerdir süren orman yangınları, müdahalenin de gecikmesiyle birlikte yerleşim yerlerine sıçradı; çok sayıda ev ve sanayi...
- “Sağlıkta dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen saldırı politikalarının sonucu olarak sağlıkta özelleştirmenin önü alabildiğine açıldı. Zamanla kamu hastanelerinde verilen sağlık hizmeti niteliksiz ve yetersiz hale getirildi. Böylelikle iktidarın...
- 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçti. Marmara depremi bu toprakların gördüğü en büyük felaketlerden biriydi. Deprem kuşağında olduğu bilinen Türkiye’de egemenler yine emekçilerin canını hiçe saymıştı. ‘99 depremine kadar irili...
- UİD-DER, 15-16 Haziran Genel Direnişinin 54. yılında adına yaraşır bir anma gerçekleştirmişti. Ben de o salonu dolduran ve yüreği mücadele için atan işçilerle aynı heyecanı yaşamıştım. Etkinlik sonrasında her yaştan UİD-DER’li işçilerin sohbetlerini...
- Bursa’da Gemlik Gübre Sanayi A.Ş’de çalışan 6 işçi DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atıldı. Lastik-İş Sendikası, işverenin işçilerin sendikalı çalışma hakkına saldırarak işçi atmasını ve içeride baskıyı arttırmasını...
- Polonez işçileri Çatalca’da sürdürdükleri direnişlerinin 28. gününde şirketin Ataşehir’deki Genel Müdürlüğü önünde düzenledikleri eylemle taleplerini bir kez daha haykırdılar.
- Bizim için bu filmin bir anlamı da filmi göçmen bir işçi arkadaşımızla beraber izlememiz oldu. Arkadaşımız filmde yalın bir dille anlatılan gerçeklerin benzerlerini yaşadığını aktardı. Filmdeki bir sahne önemliydi. Filmin ana karakterlerinden biri...
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.