Buradasınız
Yıllar Sonra 1. Sınıfa Tekrar Başlamak
Kaynarca’dan büro işçisi bir emekçi kadın

2020 yılı birçok aksilikle birlikte geldi. Dünyayı etkisine alan Covid-19 illeti yaşamı alt üstü etti tam anlamıyla. Çalışan bir kadın olarak önce “acaba işimden olacak mıyım?” diye sorgulamaya başladım. Neden önce sağlığım için bir korku yaşamadım acaba? Neden önce işim aklıma geldi? Çünkü yaşamı idame ettirebilmek için önce işini elinde tutmak işçi için daha önemliydi. Dünyada ilk olarak bir ülkede ortaya çıktığı söylenen bir hastalık jet hızı ile dünyaya yayılmaya başladı. İlk başlarda “yok ya, buraya kadar gelmez” dediğimiz virüs bir anda baktık ki başımızda belirmiş. Ama ülkede hiçbir önlem yok, yurt dışından akın akın insanlar geliyor, ülkenin başındakiler “sıkıntı yok, her şey kontrol altında” demeye devam ediyorlar. Derken başladılar salgını kullanmaya, her deliği açan bir araca dönüştürdüler. Bir anda hoop yeni bir paket gündeme geliyor ve okullar tatil ediliyor, işçiler işinden oluyor. “Hani her şey kontrol altındaydı?” sorusunu sormaktan alamıyoruz kendimizi. Maddi durumu iyi olan sanatçılar, bürokratlar, ülkenin ileri gelenleri çağrı üstüne çağrı yapıp “evde hayat var” diyerek sosyal medyada cirit atıyorlar. Sanki istedikleri için evde kalıyorlarmış gibi. “Gel bunu külahıma anlat” demeden yapamıyorum. Yurt dışına giriş-çıkışlar yasak olmasa acaba yine o şaşaalı hayatınızı dört duvar arasına sıkıştırır mıydınız?
Maddi durumu iyi olmayan insanlara ne mi oldu? Borç harç yüzünden bunalıma girmekten, “acaba evime bir ekmek götürebilecek miyim?” kaygısı yüzünden birçok vatandaş evine değil dünyaya sığamadı. Yine olan garibana oldu. Öyle böyle her akşam açıklanan sözde ölüm vakalarıyla aylar geçti. Peki, benim hayatımda neler oldu? Kızım bu yıl 1. sınıfa başladı. Önce eğitim-öğretim yılının Ağustos ayında başlayacağını söylediler, sonra tekrar bir açıklama yaparak Eylül ayı sonuna ertelediler. “Hadi bakalım” dedik, “kim bilir daha neler olacak?” Çalışan bir kadın olarak sıkıntılı bir yıl geçireceğimi anlamıştım ama bu kadarını kestirememiştim açıkçası. Kızım haftada iki gün 4 saat okula gidiyor, geri kalan günlerde de EBA-canlı ders ile eğitim görmeye çalışıyoruz. Tedirginliklerim de cabası… Sokakta yürürken takamadığım maskeyi ufacık çocuk 4 saat boyunca hiç çıkarmayacaktı. Ne kadar adapte olabilirdi? Kendi kendime sorgulamaya başladım “acaba göndermesem mi?” diye. Ama bu kez de bir yıl çöp olacaktı. “Evde hayat var” diyenler gibi özel öğretmen de tutamazdım.
Bir yandan iş bir yandan okul hayatı başladı bizde öyle böyle… Kızım okula gitmediği dönemlerde canlı derse katılıyor; yok internet koptu yok bağlantı kurulamadı derken aksilikler peş peşe devam ediyor. İşyerinde çalışırken bir şekilde fırsat yaratıp canlı dersi açıyor, çocuk gibi defteri kalemi elime alıp not alıyor, akşam eve gelip kızıma öğretmenlik yapmaya çalışıyorum. Bir anne olarak bin parçaya bölünüyorum. Milli Eğitim öğretmenlere sayfa sayfa ödev verdirip “müfredat bu yıl bitecek, önümüzdeki yıl ne olursa olsun öğrenci sınıf atlayacak” diyor. Yine kendi istekleri doğrultusunda müdahale ediyorlar eğitime. Şunları sormadan edemiyorum baştaki sorumlulara aslında “sorunlulara”:
- Pandemi bahanesiyle işten attığınız hiçbir geliri olmayan aileler ne yapsın da internet, bilgisayar vb. ihtiyaçları alsın da çocuklarının eğitim almasını sağlasınlar?
- Babası-annesi çalışan çocuk babaanne-anneanne ile nasıl online ders görsün?
- Kar yağdığında okullarının yolları kapanan, yardımcı olamadığınız çocuklar internet bulup nasıl ders görsün?
- En az üç çocuk diye bangır bangır bağırıp özel yaşamımıza bile müdahale ettiğiniz evlerimizde 1 tablet ile hangi çocuk eğitim görsün?
- Bir anne olarak neden “ya iş ya öğretmenlik” diye tercih yapmak zorunda bırakılıyorum?
- Siz müfredatın ne olursa olsun bitirilmesinden başka bir şeye odaklanmazken neler yaşanıyor farkında mısınız?
Emekçilerin Sabır Taşı Çatlıyor
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...