Buradasınız
Zonguldak Maden İşçilerinin Uzun Yürüyüşü

Sermaye sınıfı bir taraftan işçilerin kazanılmış haklarına saldırırken, öte taraftan da işçi sınıfının mücadele tarihini unutturmaya çalışıyor. Patronlar sınıfının ve onun hükümetinin amacı işçileri tarih bilincinden yoksun bırakmaktır. İstiyorlar ki işçiler bir sınıf olduklarının bilincine varmasınlar. İstiyorlar ki bugünün işçi kuşakları geçmişte verilen mücadeleleri öğrenmesinler. İstiyorlar ki bu mücadeleler sayesinde işçi sınıfının büyük kazanımlar elde ettiğini, örgütlü olunca işçilerin ne denli güçlü olduğu gerçeğini bilince çıkartmasınlar. Sermayenin hizmetindeki hükümet, grevleri yasaklayarak ve sendikaları kontrol altına alarak işçilerin her türlü örgütlü gücünü ezmek istiyor.
Ancak tüm bu çabalara rağmen işçilerin mücadele tarihini unutturamayacaklar. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yere sahip Zonguldak Madenci Yürüyüşü de bu mücadelelerden biridir. Bu yürüyüş hem birleşen işçilerin gücünü hem de sendikal bürokrasinin ihanetini gözler önüne sermektedir.
Neo-liberal saldırılar
1980 sonrasında uygulanan neo-liberal ekonomik saldırılar çerçevesinde madenler de sermayenin hedefine girmişti. Sermayenin değişen ihtiyaçları doğrultusunda madenler kapatılmak ya da küçültülmek istendi. İlk adım olarak madenler zarar eden işletmeler olarak gösterildi. Madenlerin kapatılması demek, geçimlerini yerin derinliklerinde havasız ve güneşsiz bir ortamda çalışarak sağlamak zorunda kalan işçiler için işsiz kalmak, aç kalmak demekti. Madenci kardeşlerimizin köklü bir mücadele tarihi vardır ve 12 Eylül darbesinin etkisine rağmen bu duruma sessiz kalmadılar. Sermaye sınıfı ayak oyunlarıyla madenleri kapatmaya girişti. Önce Kilimli baca ağzı kapatıldı, ardından İhsaniye, Çaydamar ve Dilaver ocakları da kapatıldı.
Grev!
Genel Maden-İş’te örgütlü işçiler madenlerin kapatılmasına, küçültülmesine ve özelleştirilmesine karşı çıkıyorlardı. Ücretlerinin yükseltilmesini istiyorlardı. Bu talepler için 30 Kasımda greve çıkacak ve daha sonra 80 bin işçiyle Ankara’ya yürüyeceklerdi. Alınan grev kararına karşı sermaye hükümeti 4 Aralıkta lokavt ilan etti. Madenciler, “biz üretmiyoruz, Türkiye işçi sınıfı da üretmesin” diyerek tüm işçi kardeşlerini greve katılmaya çağırıyorlardı. 30 Kasım sabahı Gelik işletmesine grev pankartı asıldı. Grevin etkisi kısa sürede pek çok kente ve hatta birçok ülkeye yayıldı. Esnaf ve belediye işçileri de madencilerle omuz omuza vermişlerdi. Güney Afrika dâhil, birçok ülkede liman işçileri Türkiye’ye gelecek kömürleri gemilere yüklemeyerek greve destek verdiler.
Türk-İş Başkanlar Kurulu tabandan gelen baskı üzerine 3 Ocakta ülke çapında “Genel Greve” çıkma kararı aldı. 4 Ocakta ise Ankara yürüyüşüne başlanacaktı. ANAP hükümeti grevin yasadışı olduğu iddiasıyla tehditler yağdırsa da, “ölmek var dönmek yok” diyen işçileri vazgeçiremedi.
Madenci yürüyüşü başlıyor
4 Ocakta bütün madenlerde iş bırakan işçileri Ankara’ya taşıyacak otobüslere polis engel oldu. Bunun üzerine işçiler yürüyerek yola devam etme kararı aldılar. İşçilerle hiçbir ortak çıkarları olmayan sermaye partilerinin temsilcileri de oy kapmak için yürüyüşe katılmışlardı.
Yol boyunca yürüyüşe başka kentlerden işçiler de katılmış ve işçi sayısı 100 bine ulaşmıştı. Ne polis ve asker barikatları ne de soğuk hava işçileri durdurabilmişti. 7 Ocakta işçiler, buldozer, su sıkma araçları, yüzlerce polis ve askerden oluşan devasa bir barikatla karşılaştılar. Barikatın önünde yaktıkları ateşler etrafında halaylar ve türküler eşliğinde beklemeye koyuldular. Bu sırada işçilerin iradesini kırmak için 200 işçi gözaltına alındı.
Sendikal bürokrasinin uğursuz rolü
İşçilerden ayrı olarak hükümetle görüşme yürüten sendika bürokratları, “anlaşma ortamı” yaratıldığını söyleyerek yürüyüşü bitirme kararı aldılar. Bürokratların sözüne kanan işçiler, Bolu Mengen’de birden bire bitirilen eylemin üzüntüsü içindeydiler. Çünkü somut bir kazanım yoktu, sadece görüşme sözü vardı. İlerleyen günlerde Körfez Savaşı patlak verdi ve bu bahaneyle hükümet grevleri 60 gün süreyle yasakladı. 25 Ocakta işçilerin taleplerinin çok altında bir sözleşme imzalandı.
İlk yola çıktıklarında “1 Ocak, 2 Ocak, 3 Ocak, 4 Ocak, Zafer bizim olacak” diyen maden işçilerinin Büyük Ankara Yürüyüşü istedikleri gibi sonuçlanmadı. Fakat bu yürüyüş, ayağa kalkan işçilerin patronlar sınıfının ve sermaye hükümetlerinin yüreğine nasıl korku salabileceğini göstermiştir. Çok değil, bu Büyük Yürüyüş 1991’in başında gerçekleşmiştir. Türkiye işçi sınıfının tarihinde böylesi nice deneyimler vardır. Bu deneyimleri hatırlamak ve dersler çıkartmak verdiğimiz mücadelelerinin başarıya ulaşması için mutlaka gereklidir.
4500 Lira Maaş Alan Yoksul mu Olurmuş?
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Görkemli Eylemleriyle Madenciler
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Barış, İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
- Srebrenitsa Katliamının 29. Yılında Emperyalist Savaş Gerçeğini Bir Kez Daha Hatırlamak
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Haziranda Ölümsüzleşenlere…
- Süleyman Hocamızla Arının Balı, İşçinin Bilinci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- 1991 Madenci Yürüyüşü: Yerin Derinliklerinden Umudun Kararlı Adımlarına
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- 1991-95 Balkan Savaşı: “Kardeştik, Düşman Ettiler”
Son Eklenenler
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...