Buradasınız
“Aile Dertleşmesi!”
Sincan Organizeden bir grup kadın işçi
Çalıştığımız fabrikada yaklaşık 9 aydır maaşlar sürekli gecikmeli ya da yarım yatıyor. Geçtiğimiz günlerde maaşlar yine gecikince pres, emaye ve boyahane bölümleri iş durdurdu. Bunun üzerine patron çay molasında toplantı yaptı. Daha konuşmaya başlamadan, toplantı alanına pres bölümündeki işçi arkadaşlar biraz yavaş gelince patron “prestekiler yürüdükleri gibi çalışıyorlarsa işimiz var, helal montaj bantlarına” deyip bir arada olmadığını düşündüğü işçileri aklı sıra bölmeye çalıştı.
Konuşmaya başlarken; bu toplantıları aile arasında dertleşme toplantısı olarak adlandırdığını söyledi. Ancak patronumuz bizim ailemiz değil. Eğer bizim ailemiz olsaydı bugün çektiğimiz sıkıntıların aynısını onun da çekmesi gerekiyordu. Biz işçiler gibi saatlerce canı çıkıncaya kadar çalışırdı. Ayrıca dertleşme bizim bildiğimiz kadarıyla karşılıklı olur. Ancak bu “dertleşme” öyle olmadı. Bu sözde dertleşmede suçlu yine biz olduk. Patronun söylediğine göre; Biz işçiler görevimizi doğru düzgün yaparsak onlar da görevlerini yerine getireceklermiş. Maaşlar ne zaman yatacak diye konuşacağımıza parayı düşünmeden çalışacakmışız. Oysa biz işçiler makine gibi sabahtan akşama kadar canımız çıkıncaya kadar çalışıyoruz. Yani görevimizi fazlasıyla yapıyoruz.
Bunlarla yetinmeyip fabrikadaki işçilerin sıkıntılarının haberini yapan işçi dostu basını “teröristlerin yayın organı” olarak gördüğünü söyleyip, karalamaya çalıştı.
Patron “dertleşmenin” devamında her şey için bizi suçlamakla kalmadı işçilerin algısını başka yönlere çekmeye çalıştı. Belçika’daki saldırılar hakkında; “akılları başlarına gelmiştir” dedi, işçilerin kafasını bulandırmaya çalıştı. Oysaki biz işçiler dünyanın neresinde olursa olsun ölen, katledilen herkes için üzülüyoruz. Olan işçi ve emekçilere oluyor hep. Biz Türkiyeli işçilerin dünyanın diğer işçileri ile bir sorunumuz yok. Sermaye bizi her yerde sömürüyor. Ve bugün gittikçe derinleşen bir savaşın ortasındayız. Kapitalistlerin kendi savaşları için bizi cephelere sürmelerine karşı uyanık ve örgütlü olmamız gerekiyor.
Evet, patron söylediği gibi bizimle dertleşmedi. İşçilerin kafasını karıştırıp maaşların yatmamış olmasının yarattığı huzursuzluğu “milliyetçilik” göz bağıyla kapatmaya çalıştı.
Biz işçiler bu oyunlara gelmemeliyiz. Patronun bizim ailemiz olmadığını, işçilerinin dostunun sürekli onları kandıran patron medyası değil işçi dostu örgütler ve işçi basını olduğunu, düşmanımızın Kürt, Arap, Avrupalı işçiler, emekçiler değil; kendimizinki dâhil tüm patronlar olduğunu bilmeliyiz. Ve bu oyunları bozmak için birbirimize sımsıkı kenetlenmeliyiz.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.