Buradasınız
Alpullu Şeker İşçileri Özelleştirmeye Ne Diyor?
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi süreci devam ediyor. Türkiye genelinde 14 şeker fabrikasının satışı için ihale süreci başlatıldı. Özelleştirme sonucu yüzlerce işçi işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya ve bu durumdan binlerce emekçi etkilenecek. 1926 yılında Kırklareli’nde kurulan Türkiye’nin ilk şeker fabrikasının işçileriyle konuştuk. Alpullu şeker fabrikasından işçiler özelleştirmeye karşı düşüncelerini İşçi Dayanışması’yla paylaştı.
Şeker-İş Sendikası Alpullu Şube Başkanı Orhan Saltık: Bugün Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde toplamda 25 adet şeker fabrikası bulunuyor. Şeker fabrikaları paket haldeyken yani 25’ini birlikte düşündüğümüzde zarar etmiyor. Bu fabrikaların bir kısmı istihdam amaçlı, bir kısmı kâr amaçlı kurulmuş zamanında ve bugün 14’ü özelleştirilmek isteniyor. Eğer siz fabrikaları tek tek satarsanız, istihdam amaçlı kurulan fabrikalar zarar edip batar. 5 yıl üretim şartı konuluyor ama fabrikayı alan kişi zarar etmeye başlayınca 1-2 yıl içinde kapatıp gidecek. Bu şekilde en az 10 fabrika kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Biz sendika olarak buna karşıyız. Devletin kâr odaklı düşünmemesi gerekiyor.
Emekli şeker işçisi: Ben Alpullu Şeker fabrikasında 25 sene çalıştım, şimdi emekliyim. Şu an fabrikanın satışı söz konusu, biz emekliler olarak fabrikanın satılmasını istemiyoruz. Biz emekli olduk ama burada bizim kardeşlerimiz, çocuklarımız çalışıyor. Bize fabrikanın 5 yıl çalıştırılacağı söyleniyor iyi ama o süreden sonra ne olacak? Bu fabrika yıkılacak mı, müze mi olacak, ne yapacaklar? Sadece bizim bölgemizdeki değil hiçbir bölgedeki fabrika kapanmasın. Sümerbank ve Tekel fabrikalarını özelleştirdiler, ne oldu sonra? Hepsinin yerinde AVM’ler var bugün. Fabrikalar kapandığında hadi emekliliği gelenler emekli oldu, ya diğerleri? Ne olacak o işçilere? Yıllarca yaşadıkları, kök saldıkları yerlerden koparılıp başka yerlere mi sürülecekler yoksa işten mi atılacaklar? Bu insanların arasında 40 yaşında, 45 yaşında işçiler var. Bu işçiler yıllarca şeker işinde çalışmışlar, ee ne yapacak bu insanlar? Cam sanayinde mi çalışacaklar, hangi patron alır? Babam da 25 sene çalıştı, ben 25 sene çalıştım, damadım da 25 senedir çalışıyor. Toplarsak 75 senedir çalışıyoruz biz bu fabrikada, hayatımız bu fabrika bizim. Torunlarımız var, bizim gibi onlar da çalışsın.
Şeker işçisi: Hiçbirimiz özelleştirilmesini istemiyoruz. Bizim endişemiz özelleştirme sonrası bu fabrikaların kapatılması. Burası 1926’dan bu yana çalışıyor. Kaç kuşaktır ekmek kapımız, 2-3 nesil ekmek yiyoruz buradan. Kimse ekmek kapısının kapanmasını istemez, biz de istemiyoruz. Devlet yetkilileri kapanmayacağını ve bizlere 5 yıl iş güvencesi verileceğini söylüyor ama sonuçta satılacak. Hayırlısı diyoruz ama sonumuzun ne olacağı belli değil. Yıllardır burada çalışıyorum, bundan sonra ne yapacağım bilmiyorum. ‘Bu yaştan sonra evime nasıl ekmek götüreceğim’ diye kara kara düşünüyorum.
Şeker işçisi bir kadın: Aslında ben özelleştirmelerine direkt karşı değilim. Çalışmaya devam edeceksek, kimi düzeltmeler yapılacaksa eğer buna neden karşı olalım? Özelleştirme adı altında kapatacaklar fabrikalarımızı, biz buna karşıyız. Sonuçta buradan ekmek yiyoruz. Özelleştirilen fabrikaların akıbetini biliyoruz. Tekirdağ’daki Tekel fabrikasında eniştem çalışıyordu. Orayı özelleştirdiler şimdi gidin görün, yerinde yeller esiyor. Yüzlerce insan mağdur oldu. Dolayısıyla ben çok iyi biliyorum özelleştirmelerden sonra işyerlerinin başına ne geldiğini. Özelleştirilen şeker fabrikalarının da hepsi kapanacak, hepsi bir biçimde devre dışı bırakılacak. Ben buna karşıyım.
Şeker-İş Sendikası Alpullu Şube Başkanı Orhan Saltık: Çeşitli demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendikaların içinde bulunduğu platform kuruldu bölgemizde. Trakya Şeker Platformu, gönüllülük temelinde tüm bölgede imza topluyor. Platformla birlikte 25 Mart’ta Lüleburgaz’da özelleştirmeye karşı bir miting gerçekleştireceğiz. Ben tüm işçi ve emekçileri bu mitinge davet ediyorum.
Bellum Omnium…
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Barış İstemenin Suç Olduğu Yerde İnsanca Yaşam Olur mu?
- Saldırılara Karşı Durmanın Yolu Birlik ve Dayanışmadır
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...