Buradasınız
Artık Yeter! Koşullarımız Düzeltilsin, Herkese Parasız Nitelikli Sağlık Hizmeti Sunulsun!
İstanbul’dan bir sağlık emekçisi

İstanbul’a ataması yeni yapılmış bir sağlık çalışanıyım. Çalışma biçimimiz 3+1 yıl şeklinde. Yani üç yılın sonunda kadrolu bir devlet memuru olma, dördüncü yıl dolduğunda ise tayin isteme hakkımız oluyor. Şu an sözleşmeliyim. İlk yıl senelik izin hakkımız yok. Sözleşmeli çalışma güvencesiz çalışmak anlamına geliyor. Herhangi bir sıkıntı yaşadığımda işten çıkarılma riskim kadrolu bir çalışana göre çok daha yüksek. Herhangi bir şey yaparken, tepki verirken düşünüyorum, kendimi baskı altında hissediyorum; sonuçta sözleşmeliyim. Bir de süresiz sözleşmeli olanlar var. Şimdi seçim öncesinde EYT meselesi gündemde. EYT geçerse süresiz sözleşmelilerin de kadroya alınma durumu olabilir beklentisi oluştu.
Nöbetlere 15 hastaya kadar tek hemşire bakıyoruz. Ancak 15 hastanın üzerinde olduğunda iki hemşire çalışıyoruz. Bunu ek mesai ücreti vermemek için yaptılar. Bu durum yanlış gelse de şu an için ses çıkartamıyorum. Servisten servise yoğunluk değişse de 15 hastayla tek kişinin hakkıyla ilgilenmesi çok zor. 10 hastanın üzerinde olması bile tek kişi için zor oluyor. Tedavi ve takipleri çok hızlı bir şekilde yapıyoruz. Her hastaya yeterince zaman ayıramıyoruz ve en hızlı şekilde işlerimizi nasıl yetiştiririz derdine düşüyoruz. Bu durum bizleri de çok yıpratıyor, hem psikolojik olarak hem de bedenen yoruluyoruz. Hastayla en iyi şekilde ilgilenmek yerine zamana karşı yarışıyoruz. Gece nöbetinde tek çalışırken başımıza bir şey de gelebilir. Elbette serviste nöbetçi doktor, temizlik işlerine bakan arkadaşlar, hasta yakınları da oluyor, bir şey olsa görebilirler ama yerimize evden apar topar birini çağırmaları gerekiyor. Mesela bir gün nöbetten çıkmış evde dinlenirken acil olarak hastaneye çağrıldım. Geldiğimde öğrendim ki nöbette yalnız çalışan arkadaşımız rahatsızlandığı için servise kaldırılmış. İki kişi çalışıyor olsaydık belki yoğunluk ve stresten böyle bir olay da yaşanmamış olacaktı. Ama hastane yönetimi ve Sağlık Bakanlığı tarafından her şey maliyet olarak görülüyor. Kısmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Daha önce hafta sonları gündüz servislerde doktor bile bulunmuyordu, akşam sekizde nöbete geliyorlardı. Artık sabahtan geliyorlar. En azından bunun iyileştirilmiş olması da iyi. Bir sorun çıktığında, acil bir müdahale gerektiğinde başvuracak birinin olması insanı güvende hissettiriyor. “Teşvik”, “ek ödeme” adı altında maaşımıza ek ödemeler yapılıyor. Ama bunlar neye göre yapılıyor bilmiyorum. Herkese farklı farklı yapılıyor, eşit bir uygulama değil.
İş yükü çok ağır. Yatış işlemlerini, sekreterliği de biz yapıyoruz. Doktorundan hemşiresine yeri geliyor herkes her işi yapıyor. Uzun süredir çalışan arkadaşlarda durumu kanıksama hali var. Ama bu böyle olmamalı. Sistemin köklü olarak değiştirilmesi gerekiyor. Kargaşanın önüne geçmek için herkesin tanımlı görevleri olmalı. İş yükünün hafifletilebilmesi için daha fazla insanın işe alınması ve çalışma saatlerinin düşürülmesi gerekiyor. Durumu ağır olan hastalar olduğunda işler daha da yoğunlaşıyor. Tedavi ve takipler haricinde hastaların yüzüne bile bakamıyoruz, yeterince ilgilenemiyoruz. Bazen hastaların ilaç saatini bile kaçırdığımız oluyor. Hastaların parasız, nitelikli bir sağlık hizmeti alabilmesi ve sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için UİD-DER’in “Yoksulluk Çığ Gibi Büyüyor! Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!” kampanyasını destekliyorum. Artık bir şeyler değişmeli, böyle gitmemeli.
- Kuru Ekmek
- Yoksulluğundan Utanmak!
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Çocuklarımız İçin
- 3 İşçi Kadın, 3 Hayat, 3 Talep!
- Bu Düzen Değişmeli!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Emekçi Kadınlar: Mahalleyi UİD-DER’e, UİD-DER’i Mahallemize Taşıyoruz!
- Market Raflarından Sınıf Siyasetine
- Emekliyiz, Adana Arçelik İşçileriyle Dayanışma İçindeyiz
- Yüksek Kiralar, UİD-DER’in Kampanyası ve İşçi Dayanışması
- Çocuklar Bayılmasın Diye Kampanyamıza Sahip Çıkalım!
- UİD-DER’in Kampanyasının Eyüp’ten Yansımaları
- Yapılan Zamlar Geri Alınsın!
- Annelerimizin Ücretlerinin Yükseltilmesini, Çalışma Saatlerinin Kısaltılmasını İstiyoruz!
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- Israr Ettik ve Kazandık
- “Tost Günü” ya da “Birlik ve Mücadele Günü”
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Okul Öncesi Eğitimde Ücretsiz Yemek Hakkı Kazanıldı
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...