Buradasınız
Asgari Ücretin Pazarlık Konusu Olmaması İçin
Hadımköy’den bir işçi
Milyonlarca işçinin ücretini belirleyecek bir asgari ücret belirleme dönemi daha yaklaşıyor. AKP hükümeti seçim vaatleri arasına “asgari ücreti 1300 lira yapacağız” vaadini de eklemişti. Oysa aynı AKP yıllardan beri kaynak yok bahanesiyle, yüksek vaatlerde bulunanlara “nereden bulacaksınız kaynağı” diyordu. Sanki işçilerin parasını işverenler değil de kendileri verecekmiş gibi işverenlerin avukatlığına soyunmuştu.
Aynı AKP, erken emekli olduğumuzu iddia ederek emeklilik yaşını 65’e çıkarmış, GSS adı altında işçilere ek yük bindirmiş, hasta kuyrukları bahanesiyle hastanelere ulaşmayı imkânsız hale getirmiş, her muayene ve ilacı paralı hale getirmişti.
Bunlar da yetmediği gibi, işçilerin iş güvencesi olan kıdem tazminatına göz dikmiş, esnek çalışma ve taşeronlaşmanın yasallaşmasını sağlamıştı. Silah sanayisine, kendi yandaşlarına ve savaş tekellerine tonlarca para akıtırken, sıra biz işçilere gelince, bizlere damlacıklar düşmektedir. Çıkarları bir olunca el birliğiyle işçilerin kazanılmış haklarına saldıran AKP ve patronlar, işçileri birbirine düşürmekten çekinmemektedirler.
Yıllardan beri, tescilli bir işçi düşmanı olan bu patronlar ve partileri, nasıl olacak da işçilerin yaşam koşullarını düzeltecekler?
Bunlar değil miydi çok ücret aldığımızı, erken emekli olduğumuzu, vergilerin kendilerine yük olduğunu, işçi ölümlerinde kabahatin bizlerde olduğunu iddia edenler.
Peki, patronların temsilcisi olan AKP, kaynak yok diyerek çok bulduğu asgari ücrete şimdi nereden kaynak bulacak? Ve patronları buna nasıl ikna edecek? Daha doğrusu hangi sosyal haklarımız pazarlık konusu olacak? Kıdem tazminatımız mı? Patronlara düşen vergi ve prim yükünün azaltılıp, hepsinin işçilerin sırtına yıkılması mı sağlanacak?
Kardeşler, yıllardan beri her türlü haklarımıza saldıran, biz işçileri düşük ücretlere ve fazla çalışmaya mahkûm eden, aldığımız çok komik düzeydeki ücretleri de vergiler aracılığıyla gasp edenler, kendilerine saraylar saltanatlar kuranlar, silah tekellerini besleyip halkları birbirine boğazlatan savaş tacirleri nasıl olur da biz işçilerin derdine derman olur?
Ancak işçi ve emekçiler bu kan emici savaş tacirlerine karşı birlik olup mücadele ederlerse insana yakışır bir ücreti elde edebiliriz ve asgari ücret pazarlık konusu olamaz.
Asgari ücreti işçi kurulları belirlesin!
Silah tekellerine değil işçiye bütçe!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...