Buradasınız
Ben Temelden Başlıyorum!
Ankara’dan bir işçi

Geçen gün bir arkadaşımla karşılaştım. Uzun zamandır görüşmüyorduk. Biraz sohbet ettikten sonra nerede çalıştığımı sordu. Şehir hastanesinin şantiyesinde çalıştığımı söyledim. “Yahu sen sağlık bölümünden mezun değil misin, şantiyede ne işin var?” dedi. Ben de “arkadaşım, ben temelden başlıyorum!” diyerek şakayla karışık durumu anlattım.
İşin şakası bir yana, biz gençlerin durumu hiç iyi değil. Yıllarca emek veriyoruz. Emekçi anne babalarımız bizi okutmak için en zor şartlarda gece gündüz çalışıyorlar. Ama hayatın gerçekleri acı ve bizi “teğet” geçmiyor. Sonunda işsizlik denizinin ortasında buluyorsun kendini. Kendi alanında iş bulamadığın için başlıyorsun başka yerlerde iş aramaya. Es kaza bir iş buldun diyelim. Bu defa da işyerindeki arkadaşlarının neşe kaynağı oluyorsun. Üniversite mezunu olduğunu öğrenince başlıyorlar çapraz sorguya: “La kardeş, sen bunca yıl benim gibi toz toprak içinde çalışmak için mi okudun, kendi alanında çalışaydın ya? Essahtan bulamadın mı kendi okuduğundan bir iş neyim?” Bazıları ise “iyikine okumamışız, yoksa maazallah senin gibi işsiz kalırdık” diyorlar.
Mesai arkadaşlarım gibi pek çok kişi, üniversiteyi bitiren herkesin kendi alanında iş bulabileceğini düşünüyor. Fakat bu düşünce gerçeklerle uyuşmuyor. Yüz binlerce genç üniversiteyi bitirdikten sonra yıllarca atama bekliyor. Atamalar ise çok az yapılıyor ve üniversite mezunu sayısı da gün geçtikçe artıyor. Milyonlarcası üniversite mezunundan oluşan kocaman bir işsizler ordusu oluşuyor. Elbette bu işsizler ordusu da patronların işine yarıyor. Çünkü işsizlik; patronların işçileri, ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, güvencesizliğe razı edecekleri kırbaç anlamına geliyor.
Peki, sorun bizim üniversite okumamızda mı? Tabi ki hayır. Biz emekçi çocukları da daha fazla eğitim almayı hak ediyoruz. Fakat kapitalizmde hem eğitim sistemi eşitsiz hem de okul bittikten sonra karşı karşıya kaldığımız gerçekler bize üniversite boyunca anlatılan pembe dünyadan çok farklı. Yaşadığımız tüm sıkıntılarda olduğu gibi asıl sorun, patronların doymak bilmeyen kâr hırsı. Suçu çok az işçiyle, çok az işçilik maliyetiyle çok fazla üretim yaptıran, işsizliği işçilerin ücretlerini düşürüp çalışma saatlerini yükseltmek için kullanan kapitalist kâr düzeni ve onun egemenlerinde aramak gerekiyor. İşsizliği yaratan şey kapitalizmin ta kendisidir. Kapitalizmde biz gençlere bir gelecek yok. Gelecek işçi sınıfının örgütlü mücadelesinde!
Onlar İçin Kriz Yok!
“Ayna Nöronlar” ve İşçi Dayanışması
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Diyelim ki hayatınızda ilk kez bir koşu yarışmasına katılacaksınız ve yeterince idmanlı değilsiniz. İsteklisiniz, azimlisiniz ama diğer koşuculara göre hazırlığınız yetersiz ve deneyimli değilsiniz. Böyle bir yarışmada birinci olmanız şaşırtıcı...
- Bir dünya devi olan Amazon’un işçileri en ağır koşullarda çalıştırılmaya devam ediyor. Amazon Tuzla Depo’da çalışan işçiler olarak bizler de ağır iş yüküne, mobbinge, işyeri içinde zor bölümlere sürülme gibi uygulamalara maruz kalıyoruz.
- Türkiye’de çok genç yaşta emekli olunduğundan, emeklilerin sosyal güvenlik sisteminin sırtında kambur olduğundan, aylıklarının arttırılmasının kaynakların heba edilmesi anlamına geldiğinden bahsediyor. Bu sözlerle, sınıfımızın emeklilerini yük,...
- Geçtiğimiz haftalarda Sakarya’da iki çiftçi ürettikleri karpuzları yola atıp parçalamışlardı. Bu öfkelerinin nedeni toptancının son anda karpuzları almaktan vazgeçmesiydi. Belli ki evine, çoluğuna çocuğuna rızkını götüremeyecek olmanın öfkesiydi...
- Eskişehir Seyitgazi’de 23 Temmuz sabah saatlerinde çıkan orman yangınına müdahale etmeye çalışırken 5 orman işçisi ve 5 AKUT gönüllüsü alevlerin içinde kalarak hayatını kaybetti, 14 kişi de yaralandı. Türkiye haftalardır orman yangınlarıyla...
- Gün geçtikçe artan enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik çocukları da işçiliğe zorluyor. İSİG Meclisi verilerine göre 2025 yılının başından beri 24 çocuk işçi, iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybetti.
- Akkuyu Nükleer Güç Santralinde taşeron şirkette çalışan Türk ve Rus işçiler son üç aydır ödenmeyen ücretlerinin ödenmesi için 23 Temmuzda iş bıraktı.
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 23 Temmuzda üniversite hastaneleri önünde basın açıklamaları yaparak TİS taleplerini açıkladı.
- Biz bir grup genç olarak UİD-DER’li abilerimizle birlikte, mücadeleye yıllarca katkı sunan, tecrübe sahibi bir büyüğümüzü Çatalca’daki evinde ziyaret ettik.
- İşçi sınıfının uluslararası marşı Enternasyonal 137 yıldır her dilde söyleniyor, işçi sınıfının sömürüden kurtuluşu mücadelesinin en güzel sembollerinden biri olmaya devam ediyor. Sınıfımızın mücadele geleneğinden doğan bu marşın nasıl ortaya...
- Sağlık Bakanlığı’nın son düzenlemeleriyle birlikte Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) büyük bir çöküşe sürükleniyor. Halk sağlığını korumakla görevli ASM’ler, sağlık hizmeti sunulan yerler olmaktan çıkarılıp, sağlık emekçilerini cezalandıran, halkı...
- Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi, DİSK’in kurucusu ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 45. yılında Topkapı Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı.
- Katledilişinin 45’inci yılında Kemal Türkler’i ve lideri olduğu Maden-İş Sendikasının mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını hatırlamak, belki de her zamankinden daha büyük önem taşıyor.