Buradasınız
Benim Tarafım Belli, Ya Senin?
Gebze’den bir metal işçisi
Sabah evden acele ile çıktım. Büfeye uğrayıp sabah kahvaltım olan bir simit ve bir de gazete alarak servis durağına yürüdüm. Servis gelip bindiğimde arkadaşlarıma sıcak bir günaydın diyerek oturdum. Birçoğu beni duymadı bile. Kimi uyku sersemiydi, kimi servis ile fabrika arasındaki on dakikayı değerlendirmek için gerçekten uyuyordu. Anlayacağınız neredeyse servise bindiğim fark edilmedi bile.
Ben de geçip yerime oturdum ve gazeteyi açıp okumaya başladım. Gazetelerin köşesinde yazan yazı hep dikkatimi çekmiştir. “Tarafsız” habercilik diye bir şeyden bahsediyorlar. “Nedir bu tarafsız habercilik? Kime göre ve neye göre tarafsız habercilik anlayışıdır?” diye düşündüm. Gözümü gazeteden ayırarak şöyle bir servis içerisindeki arkadaşlarıma göz attım. Bir önceki gün 12, 14, hatta 16 saatlik vardiyalarla çalışmış arkadaşlarım vardı serviste. Ne hikmetse bu “tarafsız” gazetede bizim bu sorunlarımıza değinen bir satır bile yoktu. O kadar çalışmaktan servise biner binmez uyuyakalan işçilerden tek bir satır bile bahsedilmiyordu. Bu nasıl tarafsızlıktır, anlamış değilim.
Neyse ben bunları düşünürken servis fabrika bahçesine girdi. Servisten inip doğru soyunma odasının yolunu tuttum. Üstümü giydikten sonra arkadaştan vardiyayı aldım. O gün akşama kadar, bu olanları, serviste yorulmaktan bitap düşmüş işçi arkadaşlarımı ve elimdeki “tarafsız” gazeteyi düşündüm. Akşam vardiyayı bitirip doğru işçilerin mücadele örgütü olan UİD-DER’in yolunu tuttum.
Aynı gün İşçi Dayanışması bülteni gelmiş, heyecanla aldım ve köşesine baktım. “Tarafsız habercilik” diye bir yazı yoktu köşesinde, hatta isminden de tarafını çok açık bir şekilde belli ediyordu İşçi Dayanışması bülteni. İlk sayfada ben ve benim gibi bütün işçilere Ortadoğu’daki savaşın bizim savaşımız olmadığını ve bu savaşı bitirecek tek gücün de bizim savaşa karşı birleşmemiz olduğunu yazıyordu. Sayfaları çevirmeye devam etiğimde Türkiye’de, dünyada işçi sınıfının mücadelelerini, farklı farklı sektör ve bölgelerden işçilerin sorunlarını yazdığı işçi mektuplarını gördüm, okudum. İşçi mektuplarında kendimi buldum desem yalan olmaz. Fabrikalardaki çeşitli sorunlar üzerine yazılmış mektuplar vardı. Bir tanesi özellikle dikkatimi çekti; bir metal işçisinin yazdığı “kazasızlık ödülü” yazısı. Bu mektup Türk Metal sendikasının toplu sözleşme maddelerinden biri olan kazasızlık ödülünü teşhir ediyor ve şöyle diyordu: “İşyerinde kaza olur, iş kazası tutanağı tutulursa gün sayısı sıfırlanıyor. Yani diyelim ki 99. gün kaza oldu, rapor tutuldu. 100 gün dolmadığı için para alamıyoruz, günleri saymaya baştan başlıyoruz. İşyerinde iş kazası oldu, işçi arkadaş tutanak tutturacak diyelim. Diğer işçiler bu işçi arkadaşımıza düşman olacak; ‘vay biz bunun yüzünden para alamayacağız’ diye! Bu madde tehlikeli bir madde, biz işçileri birbirimize düşürebilecek bir madde.”
Bu yazının dikkatimi çekmesinin nedeni benim de Türk Metal’in örgütlü olduğu bir metal fabrikasında çalışmamdı. Bizim fabrikada da iş kazası çok sıklıkla yaşanıyor. Aslında bu yazı toplu sözleşme imzalanmadan bana yaşayacağım şeyi anlatıyordu. Kazaların olmasının sebebi alınmayan iş güvenliği önlemleri değil de işçilermiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Yazının devamında da buna karşı ne yapmam gerektiği anlatılıyordu: “Patronlarla işbirliği yapan sendikacıları kovalım ve TİS’lerde biz işçilerin çıkarına maddelerin kabul edilmesini sağlayalım. TİS’lerde “biz de varız” diyebilmek için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz.” Evet, benim de kendi fabrikamda yapmam gerekenin örgütlenmek olduğunu İşçi Dayanışma’sının sayfalarında tekrar ve tekrar gördüm, okudum.
Ben İşçi Dayanışması sayfalarını çevirmeye devam ettikçe her sayfada ben ve benim gibi işçilerin çalışma ve yaşam koşularını işçi sınıfının Türkiye ve dünyadaki mücadelelerini gördüm. Son sayfalarına yaklaştığımda bizlerin en çok zorlandığı ve birçok işçinin bilmediği yasal haklarımızın yer aldığı İşçilerin Sordukları köşesi de benim çok dikkatimi çekti. Bütün sayılarında yeni bir hakkımı öğreniyorum. Patronların saldırılarına karşı ne gibi yasal haklarım olduğunu görüyorum. Bu son sayıda da havalandırmalar, gürültülü ortamlar ve sürekli ayakta veya sürekli oturarak çalışan işçilerin yasal haklarının ne olduğuna yer vermişlerdi. Örneğin; 8 saat çalışan bir işçinin günlük gürültü maruziyet sınırı en düşük 85, en yüksek ise 87 desibelmiş. Bizim işyerinde özellikle taşlama bölümünde bu seviyenin çok üzerinde gürültü var. Ama yine de herhangi bir önlem alınmıyor, verdikleri kulaklıklar da hiçbir işe yaramıyor.
Bu ve bunun gibi birçok hakkımı ben İşçi Dayanışması bülteni sayesinde görüyor ve okuyorum. Kendine “tarafsızım” diyen gazetelerde bu ve bunun gibi haberlere denk gelmek mümkün bile değil. İşçi haberlerine yer verildiğinde de iki satır olarak ve olayı çarpıtarak veriyorlar. Meselâ bir iş kazasını ele alan “tarafsız” gazete; falanca yerde (fabrika ismi vermeden) bir iş kazası yaşandı, bir işçi hayatını kaybetti şeklinde veriyor. İşçi Dayanışması bülteni aynı haberi yaptığında “falanca yerde, falanca fabrikada patron iş güvenliği önlemlerini almadığı için bir işçi arkadaşımız iş cinayetinde hayatını kaybetti” diye veriyor ve iş kazalarına karşı bütün işçileri örgütlenmeye ve iş güvenliği önlemlerini aldırmaya çağırıyor. İşte aradaki fark bu kadar net! Bir tarafta üç satıra sığdırılmış ve fabrika ismi dahi verilmeden yapılan bir haber, öbür tarafta patron önlem almadığı için işçi arkadaşımızı kaybettiğimizi yazan ve hepimizi iş cinayetlerine karşı örgütlü mücadeleye çağıran İşçi Dayanışması bülteni.
İşçi Dayanışması patronların saldırılarına karşı nasıl bir yol ve yöntem izlememiz gerektiğini bize gösteriyor. Hem de bizim gibi işçiler yazıyor, basıyor ve dağıtıyor. İşçi Dayanışması biz işçilerin sorunlarına sahip çıkıyor. Ben bir metal işçisi olarak İşçi Dayanışması bültenini sürekli takip ediyor, elimden gelen katkıyı yapıyor ve sahip çıkıyorum. Bütün işçileri de işçilerin bülteni İşçi Dayanışması’na sahip çıkmaya davet ediyorum. “Tarafsızlık” maskesi altında yalan yanlış haber yapan burjuva medyaya, burjuva gazetelerine değil, işçilerin yayını olan İşçi Dayanışması’na sahip çıkalım. Okuyalım, okutalım ve örgütlenelim.
Büyüyor
Sorunlarımızı Düzen Partileri Çözemez
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...