Buradasınız
Bir Acayip Sohbet!
Sefaköy’den bir işçi

İş çıkışıydı. Uzun uzun yürüdüm. Hava soğuktu ve yakınlardaki bir alışveriş merkezine girdim. Çoğumuzun alışkanlığı haline gelmiş ya… Mağazanın birine girdim. Önümde sıralanmış yüzlerce çeşit kıyafet. Bakıyorum, bakıyorum… Sonra hoşuma giden bir kazağı aldım. İncelerken sesler duyduğumu sandım. Mağazadaki müzikten olduğunu düşündüğümden aldırmadım. Ben hâlâ kazağı inceliyorum. Alabileceğimden değil, fiyat fazla uçuk, ama bakıyorum. Sonra bir ses kulağımın içine kadar işledi. “Kan damlıyor bu kıyafetlerden görmüyor musun?” kazağı tezgâha doğru fırlattım ve ellerime baktım. Yok, hayır ellerim temizdi. Sonra aptallaşmışçasına etrafıma bakındım. Herkes alışveriş âleminde, gardırobuna yeni şeyler eklemenin telaşı içinde.
“Evet, çok yoruldum bugün ondandır” deyip gözüme çarpan bir pantolona doğru yöneliyorum. Önce fiyatına bakıyorum. Ve hemen etiketi eski yerine itiyorum. İçimden “bunlar kafayı yemiş, altı üstü bir pantolon bu fiyat ne böyle?” diyorum. İç sesimle sohbetim sürerken aynı ses yine fısıldıyor. “Bu lüks mağazaların vitrinlerini süsleyen kıyafetlerden kan damlıyor. Her yerde kan var.” Ne oluyor, anlayamıyorum. Pantolon, kazak konuşabilir mi gerçekten? Deliriyor muyum acaba? Etrafıma bakınıyorum tekrar, benim gibi kendi kendine konuşan var mı diye. Her şey olağan, insanlar kendi halinde alışverişe devam ediyor. Anlayamadığım bu durumdan kurtulmak için kapıya yöneliyorum ve sesler geliyor: “Tarih 24 Nisan 2013. Bangladeş’in başkenti Dakka’da 3000 işçinin çalıştığı 8 katlı Rana plaza çöktü. Altında 1127 işçi kaldı. Bizlere can veren o kuru, sert ve nasırlı eller kaldı 8 katın altında. Çoğu çocuktu. Bize dokunan ellerin minikliğinden biliyoruz. Hayatlarını aylık 38 dolara satmak zorunda kalanlardı.” Yüzüm kızarıyor, kalp atışlarım artıyor ve kulaklarım zonkluyor. Hemen hatırlıyorum, patronların ucuz işgücü cennetinde, Bangladeş’te yaşanan katliamı. Ve o birbirini korumak umuduyla sımsıkı sarılan iki işçinin fotoğrafını anımsıyorum. Devam ediyorlar: “Gözleri, bedenleri nice yangınlar gördü. Defalarca öldürüldüler. İlk ölenlerin üzerinden yıllar geçti. Yerlerine çocukları geçti tezgâh başlarına. Ve değişmezse bilinçler, onlar da betonların arasında sıkışıp kalacaklar.” Gözlerim doluyor, boğazım düğüm düğüm, yutkunamıyorum. Kendimi zorlayarak “ben ne yapabilirim ki” diye haykırıyorum delirmişçesine. Aynı anda şöyle sesler geliyor: “Tek başına değilsin. Binlersiniz, milyonlar hatta milyarlarsınız. Bizleri ve her şeyi nasıl üretip var ediyorsanız, dünyayı da değiştirebilirsiniz. Yeter ki ‘ben’ olmaktan çıkıp ‘biz’ olmaya başlayın.”
Çocuklar İşçi Değil, Çocuk Olsun!
Zeytin, Makarna, Ziyafet ve Çocuk
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...