Buradasınız
Bir de Çocuklardan Dinleyin Hayat Pahalılığını
İstanbul/Sancaktepe’den bir grup işçi

Geçtiğimiz günlerde işçi arkadaşlarımız ve çocuklarıyla bir araya geldik. Sohbetimiz hayat pahalılığı, zamlar üzerineydi. İşçi arkadaşlarımız pek çok şey anlattılar hayat pahalılığı üzerine. Ama sadece onlar anlatmadılar, çocuklarımız da anlattı yaşadıklarını. Hayat pahalılığı öyle can yakıcı hale geldi ki, artık çocuklarımızın da hayatına, gündemine girdi. Biz de istedik ki, çocuklarımızın anlattıklarını aktaralım sizlere.
Deniz (10 yaşında): Üç yıl önce drone aldık bana. Drone bozuldu şimdi, ama artık yenisini alamıyoruz. Drone az satılan bir şey zaten. Sürpriz yumurta, oyuncak araba çok daha fazla satılıyor. Bunlara da çok zam yapılıyor. Artık anneler babalar alamıyor bu oyuncakları. Bir de kantin fiyatları çok pahalandı. Küçücük bir çikolata 4 lira kantinde. Zaten kantin fiyatları normalden de pahalı. Her aile çocuğuna yeterince harçlık veremiyor. Biz yine de bir şeyler alabiliyoruz, ama alamayan çok çocuk var.
Güven (12 yaşında): Uzaktan eğitimle birlikte bilgisayar bizim için bir ihtiyaç haline geldi. Milli Eğitim’in verdiği tabletler işimizi görmüyor. Artık her evde bir bilgisayar olması gerekiyor. Zoom’da yüz kişi birden bağlanmıştık, benim bilgisayarım kaldıramadı, sorun yaşadım. O yüzden de yeni bir bilgisayar almam gerekti. Ama önceden 4000 lira olan bilgisayar 8000-9000 liraya çıkmıştı. Bu parayı her aile veremez, biz taksitle aldık. Bilgisayarın bu kadar çok pahalanması aynı zamanda bizim eğitimimize, geleceğimize zarar demek. Kantinde kaşarlı sucuklu tost önceden 2,5 liraydı. Şimdi 6 liraya satılıyor. Tostun içindeki kaşar o kadar ince ki, arkasını görebiliyorsunuz. Kantinci “yine zam gelecek, harçlıklarınızı ona göre biriktirin” dedi bize. Kantindeki her şeyin fiyatı artıyor, artık çocuklar ya almıyor ya da en ucuzunu alıyor. Ama ucuzlar da sağlıksız oluyor. Geçen bir çocuk ucuz çikolata aldı, ateşlendi, gitti mesela. Yani durum kötü.
Evet, çocuklarımız da artık istedikleri her şeyi alamadıklarının, alamayacaklarının farkındalar. Pek çok aile çocuklarına neden her istediklerini alamayacaklarını anlatmakta zorlanıyor. Bazen çocuklarıyla çatışmalar yaşıyorlar bu nedenle. Biz ise çocuklarımızla birlikte yaptığımız sohbetlerde hayat pahalılığının, yoksulluğun sorumlusunun anne-babalar olmadığını, sadece kendilerinin değil bütün işçi çocuklarının aynı durumda olduğunu anlatıyoruz çocuklarımıza. Ve elbette anne-babalarının bunun değişmesi için mücadele ettiğini…
- Ekmeksiz İftar
- Nihayet Mango Yedim
- Manda ve Yoksullara Şifa Tarifleri
- Yüksek Elektrik Faturaları Hastaları Etkiliyor
- Ülke, İşçileri Dizginsiz Sömürenler İçin “Çok Tatlı!”
- Hayat Pahalılığı, Zamlar, Yoksulluk: Bitsin Artık Bu Zulüm!
- Yoksul muyuz Değil miyiz?
- KDV İndirimleri, Vergiler, Zamlar, Müjdeler ve Hayatımızın Gerçekleri
- Enflasyon, Döviz ve TÜİK
- Yoksulluk Derinleşiyor Borçlarımız Artıyor
- Rüyalarımız Ancak Mücadele Edersek Gerçeğe Dönüşebilir
- Bir Özel Hastane ve İşçi Şinasi’nin Bebeği
- Emekli Milletvekilleri Mağdurmuş!
- Emekçi Kadınların Sağlıklı Yaşam Sırları
- “Ne Diyor Birileri: İş Yok! Nankör Bunlar Nankör”
- Zor Zamanlardan Geçiyoruz
- İstanbul’da 3 m² Kiralık Oda
- “Evi Az Isıttık”
- Nebatiler İçin Emekçiler Değersizdir
- Ya Bizim Geleceğimiz, O Ne Olacak?
Son Eklenenler
- EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) Federasyonu’nun çağrısıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen on binlerce EYT’li; “Varız, Biriz, Buradayız” şiarıyla İstanbul Maltepe meydanında bir miting gerçekleştirdi. Mitinge çok sayıda siyasi parti...
- İnsan dünyayı ve yaşamı, kendi yaşadığı dönemle sınırlı düşünmeye meyillidir. Çoğu zaman içine doğduğu dünyayı, toplumu sabit, değişmez, kalıcı zanneder, adeta dondurur. Mesela bugün dünya üzerinde 7 kıta olduğu kabul ediliyor. Hâlbuki dünyadaki tüm...
- Merhaba dostlar, ben demire, çeliğe şekil verilen metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Kulaklarımda çınlar hâlâ o söz: “Sınıfını bil!” Ne olursan ol, ister öğretmen, ister doktor, ister mühendis ol, sınıfını, safını bil işçi kardeşim. Babam da...
- İki yılık bir aradan sonra nihayet yeniden 1 Mayıs alanlarında Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği ile yerimizi aldık. Hepimizin içinde ayrı bir heyecan, ayrı bir coşku vardı. Özlemiştik birbirimizi! Gözlerimizde yeniden dostlarımızla, sınıfımızla...
- 1 Mayıs günü alanlara hâkim olan ruh ve coşku, insanın yüreğine dokunacak türdeydi. Atılan sloganlar, haykırılan talepler ve söylenen şarkılar hislerimizi dillendirdi ve aynı zamanda öfkemizi. Tabii beni etkileyen şeyler bu kadarla sınırlı değildi....
- Kocaeli/Dilovası’ndaki İMES Sanayi Sitesinde bulunan Asen Metal fabrikasında işçiler, çalışma koşullarını düzeltmek, düşük ücretlere ve baskılara dur demek için Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendiler. Asen Metal patronu işçilerin haklarını...
- Soma Katliamının 8. yılında, hayatını kaybeden 301 maden işçisi basın açıklamaları ve etkinliklerle, sendikaların, işçi örgütlerinin, emekten yana milletvekillerinin, demokrat aydın ve sanatçıların yayınladıkları mesajlarla anıldı. Anmalarda...
- Çin’in koronavirüs salgınına karşı uyguladığı “sıfır tolerans” politikası gün geçtikçe işçiler üzerinde daha da ağır bir baskıya dönüşüyor. Ülkenin en büyük sanayi şehirlerinden biri olan 25 milyon nüfuslu Şangay’da 1 aydan uzun süredir devam eden...
- 1 Mayıs sabahı içimde bir kıpırtıyla uyandım. Heyecan, sevinç ve mutlulukla birlikte Maltepe sahilinde UİD-DER kortejinin toplanma alanına vardım. Toplanma alanındaki programla birlikte şarkılarımız, türkülerimiz, halaylarımız ve sloganlarımızla...
- 2 yıldır pandemi bahanesiyle alanlar yasaklanmış ve 1 Mayıs’ta alanlarda olamamıştık. Alanlarda olamadığımız 2 yılın özlemiyle, öfkesiyle 1 Mayıs alanındaydım bu yıl. Yine gelincik tarlasına dönmüştü kortejimiz. Günler öncesinde başlayan heyecan...
- 13 Mayıs 2014… Saat 15.10 suları. Soma Kömür İşletmeleri adlı holdinge bağlı madende büyük bir göçük olduğu haberi yayıldı ülkeye. Vardiya değişim zamanıydı. 301 işçi katledilmişti. Yüzlerce ailenin ocağına ateş düşmüştü. Anneler, babalar, eşler,...
- Yetişkin bir insanın çocukluğunda yaşadıklarının izlerini taşıması gibi toplum da kendi geçmişinin izlerini taşır. İnsan geçmişten bugüne içinden çıktığı toplumun değer yargılarını, kültürünü, bakış açısını edinir ve yansıtır. Tıpkı bu topraklara...
- İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet, 1962 senesinde yani bu dünyadan göçüp gitmeden bir sene önce “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” şiirini nakşetmişti, iğneyle kuyu kazar misali. Bütün yaşamı, işi gücü işçi sınıfının kurtuluşu için çalışmaktı. Nâzım...