Buradasınız
Bir Düşmanlaştırma Hikâyesi
George Floyd, “nefes alamıyorum” diye inliyordu ama ırkçı polis umursamadı ve onu acımasızca öldürdü. Floyd’a yapılan bu muamele, kara derililerin değişmeyen kara bahtı, bitmeyen çilesidir. Yüzlerce yıl boyunca Afrika’dan Amerika’ya köle olarak satıldılar bir hayvan ya da bir eşya gibi. İnsan yerine konmayan, aşağılanan, horlanan siyahlar onlarca kez isyan ettiler ve sonunda 1861’de başlayan Amerikan İç Savaşı sonrasında kölelikten kurtuldular. Özgürlüklerine kavuşan siyahların gözleri daha bir ışıl ışıl parlamaya başladı. Ne var ki, o umutlu bakışlardaki ışıltı çok geçmeden solduruldu, tam bir vahşetle karşı karşıya bırakıldılar.
Howard Fast, Hürriyet Yolu romanında İç Savaşın sonlanıp özgürlükleri için savaşan siyahların evlerine döndüklerinde, kurdukları yeni yaşamı ve yeni umutları anlatmaktadır. Güney Karolina’da geçen bu hikâye gerçektir. Köleliğin olduğu Güney’de devasa büyüklükteki toprakların sahipleri, kölelerin azat edilmesiyle topraklarını bırakıp kaçmışlar, siyahlar yoksul beyaz kardeşleriyle birlikte elbirliğiyle, dayanışmayla yeni bir yaşam kurmuşlardı. Kimsenin kimseyi aşağılamadığı, horlamadığı, kardeşliğin hüküm sürdüğü bir yaşam! Siyahlar da artık beyazlarla eşit haklara sahipti; oy kullanıyor, aynı okullara gidebiliyor, otobüse, trene binebiliyorlardı… Fast’in romanlaştırdığı sekiz yıllık bu kısa kesit, düşmanlaştırma siyaseti olmadığında siyah ve beyazların nasıl da tüm önyargıları tuzla buz edip kucaklaştığını, barış ve huzur içinde yaşadığını gözler önüne seriyor. Ancak egemen sınıf iktidarını sağlamlaştırdıktan kısa bir süre sonra, siyah ve beyaz emekçilerin hiçbir ayrım gözetmeksizin kurduğu bu yaşamı parçalamaya girişti. Eski köle ve toprak sahibi efendiler; eski köle tüccarlarından, kâhyalardan, şeriflerden, serserilerden oluşan ırkçı bir örgüt kurdular. Ku Klux Klan olarak adlandırılan bu ırkçı çete, siyahlar üzerinde tam anlamıyla terör estirdi, kadın çocuk demeden vahşice katliamlar gerçekleştirdi.
Yani kısa bir kesitin ardından, özellikle siyah emekçiler için dünya pek aydınlık bir yer olmadı. Neden? Neden siyahlar horlanıyor, aşağılanıyor ve insan yerine konmuyor? Romanda, 1870’li yıllarda Ku Klux Klan’ın gerçekleştirdiği vahşice saldırıların ardından Gideon Jakson’ın konuşması bu sorulara cevap oluyor: “Klan’ın tek amacı var: Güney’de demokrasiyi yok etmek, bağımsız çiftçiyi öldürmek, böylece beyaz deriliyle, kara deriliyi birbirinden ayırmak. Kara derili savaştan önceki kölelikten pek farklı olmayan ırgat durumuna düşecektir; boğaz tokluğuna çalışacaktır. Böyle olunca, yani köle olmasa bile, köle gibi çalışmaya başlayınca da, beyaz derili de onunla birlikte alaşağı edilecektir. Birkaç göbekli zengin olacaktır. Ama sadece birkaç kişi… Savaştan önce olduğu gibi… Geri kalanlarımız yoksulluk, açlık ve nefret içinde yaşayacağız…”
Irkçı, ayrımcı politikalarla topluma beyazların siyahlardan daha üstün bir ırk olduğu düşüncesi aşılandı. Böylece yoksul beyazlarda “biz farklıyız, biz üstün ırka mensubuz” duygusu yaratıldı ve açlıktan nefesi kokan bir beyaz emekçinin, yanındaki siyah emekçiden kopması ve egemenlerin bir parçası gibi hissetmesi sağlandı. Bir işçi önderi ne güzel demiş: Irkçılık değirmen taşına benzer ve o değirmen taşını senin boynuna asanlar seni sonsuza kadar köle yapmış olurlar! Irkçılık zincirini boynuna takan bir emekçi, egemenler nereye çekerse oraya gider. Nitekim Amerika’da ırkçılığın etkisiyle siyahlardan farklı oldukları hissiyatına kapılan beyaz emekçiler, kendilerini iliklerine kadar sömüren ve aldatan egemen sınıfla aynı tarafta oldukları düşüncesine kapılabildiler. Irkçılık bir duvar gibi siyah ve beyaz emekçileri birbirinden ayırdıkça, buradan kârlı çıkan sermaye sınıfı oldu, olmaya da devam ediyor. Mesela bugün Trump, ırkçılığı kışkırtarak işsizliğin ve yoksulluğun asıl nedeninin göçmenler olduğunu söylüyor. Gerçek hedefi saptırarak Amerikalı emekçilerin öfkesini, yine başka halklardan emekçilere yönlendiriyor.
Bu örnekte de gördüğümüz gibi ırkçılık bir tuzaktır, kapitalist sömürü düzeninin ayakta kalması için egemenlerin emekçi sınıfa karşı kullandığı bir silahtır. Dünya emekçilerinin önünde iki seçenek duruyor: Irkçılık tuzağına düşmek ya da bu tuzağı parçalamak… Irkçılığa karşı çıkarken, aynı zamanda işçi sınıfının birliği ve beraberliği için mücadele etmiş oluruz. Irkçılığın büyüdüğü, işçilerin ırkçı politikalara alet olduğu bir dünyada ekmeğimiz ve haklarımız büyümez, küçülür. Unutmayalım, ırkçılık egemenlerin boynumuza asmak istediği bir değirmen taşıdır!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...