Buradasınız
Bir İşçinin Düşünceleri
Sancaktepe’den bir kadın işçi
Zor zamanlarda işçinin yardımına kimler koşar?
İşçilerin oyları ile o koltuklarda oturan vekiller ve vekillerin oluşturduğu meclis mi?
Yok daha neler…
Onlar dost olsalardı, işçilerin aleyhine çıkartılan yasalara el kaldırmazlardı.
Uzağa gitmeye gerek yok, yakın zamandan bir örnek…
Torba yasanın içindeki 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilere belirli süreli iş sözleşmesi dayatan, kıdem tazminatı ve iş güvencesini yok eden yasaya alt komisyonda el kaldıran onlar değil miydi?
Güya işten çıkarmalar yasaklandı. Peki bu kimin işine yaradı? İşçinin mi? Patronun mu?
Patronlar sınıfının kurtarıcısı haline getirilen pandemiyle birlikte ücretsiz izinlerin önünü açan ve işçileri günlük 39 lirayla geçinme(me)ye mahkûm edenler kimlerdi?
Aylardır ücretsiz izin ödeneği denilen üç kuruşla geçinemeyen işçi arkadaşlarımız, yeni iş arayışına girdiler. İş bulabilenler, yıllardır çalıştıkları fabrikalardan kıdem tazminatlarını bırakarak çıkmak zorunda kaldılar. Bu işçilerin fiilen kıdem tazminatı hakkını ellerinden alan kim?
Doların yükselişiyle birlikte, her şeye zam geldi. Alım gücümüz düştü. Dolarla maaş almıyoruz tabi… Ama doların yükselmesiyle gıdadan giyime her şeye zam geldi.
“İstesek doları düşürürüz” dediler ve damat istifa edince dolar düşmeye başladı. Doların düştüğünün ikinci günü akaryakıta zam geldi. Gıda ve giyim fiyatlarında bir değişiklik olmadı. Alım gücümüzde hâlâ bir iyileşme yok…
Aklımızla oynayanlar kimler? Bu soruların cevaplarını duyar gibiyim… İktidar tarafında maalesef bizi düşünen, biz işçilerin çıkarına kılını kıpırdatan yok…
Peki basın, medya, gazeteler vs. kimden yana? Onlardan biz işçilere dost olur mu?
Boşuna denmiyor yandaş medya diye… Kimlerin yanında oldukları belli... Hangi işçi grevini, hak arama mücadelesini ekranlarda gördük?
Maden işçilerinin ödenmeyen ücretleriyle ilgili, bir kanal ya da gazete çıkıp da “verin ulan alınteri ile çalışanların hakkını” dedi mi?
Pandemi sürecinde işçilerin yaşadığı ekonomik sorunlarla ilgili bir haber izledik mi? Günlük 39 lirayla geçinen işçilere, utanmadan “bağışıklığınızı güçlendirin, sağlıklı beslenin” dediler ama bunu hangi parayla yapacaklarını söylemediler!
Günde 12 saat çalışan işçiye, “dinlenmek bu süreçte çok önemli, iyi uyumak bağışıklığı güçlendirir” denildi. Çalışma saati 07.00’ye çekildi. Peki, bu saatte işe gitmek için sabahın beşinde uyanmak zorunda kalan işçiler, günde 12 saatten fazla çalışırken nasıl iyi uyuyacak? O ekranlarda söylenen süslü laflar gibi değil bizim hayatımız… Bilmek ve anlamak işlerine gelmiyor. Çünkü onlar bu düzenin, bu iktidarın yandaşları, bizim değil…
İşçiler olarak dost ve düşmanlarımızı kolayca ayırt edebileceğimiz pek çok örnek verebiliriz.
İzmir depreminde patronların yaşadığı villalar değil, işçilerin yaşadığı binalar yıkıldı. Her depremde olduğu gibi göçük altında kalan gene emekçilerdi. İzmir’de deprem olduğunda, direniş çadırlarından çıkarak kardeşlerine yardıma koşanlar Somalı maden işçileriydi… İşte bu güzel bir gerçek dostluk örneği…
Torba yasanın 25 yaş altı ve 50 yaş üstüne güvencesiz çalışmayı dayatan maddesi geri çekildi. Madem çekecektiniz, neden önümüze getirdiniz? Ha, anladım, bunların hepsi bir nabız yoklama. Bir getirelim bakalım yasayı, ne oluyor? Belki sessiz kalırlar, tutar bu yasa…
Ama tutmadı... Bu yasayı geri çektiren şey dostların yan yana gelişiydi. Sendikalarında, meydanlarda, işyerlerinde, kenetlendi dost yürekler… “Kıdem Tazminatıma Dokunma” dedi işçiler, emekçiler... Ve başardık, dokundurtmadık! Bu başarı nereden geliyor? İşte bu kısmına hepimizin dikkat etmesi ve örnek alması gerekiyor. Demek ki yan yana geldiğimizde başaramayacağımız hiçbir şey yok.
Yan yana geldiğimizde iktidarın ve patronların oyunlarını bozabiliyoruz. Biz bunu hep yapsak ya!
İşçi Dayanışması gazetesi gerçekleri bize gösteren, bizleri aydınlatan, aynı zamanda da yol gösteren bir gazetedir, dostumuzdur. Dostlarla bol bol okuyalım, okutalım ki; bilinçlenelim, öğrenelim ve hak gasplarına karşı sağlam birliklerimizi oluşturalım.
“… Siyaseti Olmaz!”
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...