Buradasınız
Bireysellik, Bencillik, Rekabet İşçi Sınıfına Zarar Verir
Tuzla’dan bir otomotiv işçisi
İnsanlar başlarına bir şey gelip de dayanışma görmediklerinde hayıflanır, iç çekerek “nerde o eski insanlık, devir değişti, insanlık öldü” derler. Oysa insanlık kendi kendine ölmüyor. Onu öldüren ve yok eden patronların düzeni kapitalizmdir. Kapitalizm topluma paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın yerine bencilliği, rekabeti, bireyselliği pompalıyor. Peki, kapitalizm bunu hangi araçları kullanarak yapıyor? Bunu medyasıyla, eğitim sistemiyle, çalışma sistemiyle ve daha pek çok yolla yapıyor. Kuşkusuz ki çok yaygın olan ve yediden yetmişe tüm topluma ulaşan medya bu araçların en etkililerindendir.
Patronlar medya ile insanların tüm dünyasına hükmeder. İnsanların duygularını, düşüncelerini, algılarını değiştiren reklamlar, diziler, yarışmalar, facebook, twitter v.b medya araçları durmadan patronlar sınıfına hizmet ederler. Rekabeti, bencilliği ve bireyselliği gece gündüz pompalarlar. İnsanlar tüm bu bombardımana maruz kalırken içine itildikleri bireyci, bencil, rekabet dolu dünyanın farkında bile olmazlar. Mahkûm edildikleri yaşamın kısırdöngüsünü fark etmezler.
Televizyonda yer alan yarışmalardan biri olan Survivor insanların televizyon başında nasıl bir dünyaya götürüldüğünün en iyi örneklerinden biridir. Bu yarışmayı milyonlarca insan evinde bağımlı bir şekilde izliyordu. Bu yarışmada birinci olmak isteyenler kıyasıya bir rekabet içerisindeler. Yalnız rekabet değil hırs, birbirine düşmanlık besleme, birbirini ezme, çekememe gibi duygular veriliyor. Öyle ki izleyen insanlar onlarla özdeşlik kuruyor, birlikte rekabet eder hale geliyor. Yetmiyor, kendi gerçek sorunlarını unutup kim birinci olacak diye de telefonlara sarılıp oylamaya katılıyorlar.
Reklamlarda hep çok tükettikleri için çok “mutlu” aileler yer alırken, dizilerde entrika, hırs, zengin olma, “akıllı” olma, acımasız olma, kariyer ve yükselme hevesiyle dolu karakterler övülür. Yarışmalarda hep “ben” duygusu işlenir. Facebook, twitter gibi sosyal medya araçlarıyla insanlar paylaşımlar, beğeniler yaparak bu bombardımandan bir an bile kurtulamazlar. Patronlar insanları uyuşturan yarışmaları, reklamları, dizileri insanların mutlulukları, sağlıkları, huzurları için değil bu düzenin sürmesi için yapıyorlar. Önemli olan işçiler uyanmasın, haklarını aramasın, hesap sormasın, iktidarları sarsılmasın!
Tüm bunlar kendisini kaptıran, gece gündüz televizyondan, telefondan ayrılamayan insanlar birbirlerinin sorunlarına duyarsızlaşır, körleşirler ve insanlıklarını unuturlar. İşyerinde yapılan haksızlıklara, süren emperyalist savaşlara, hükümetin oyunlarına, düşük ücretlere karşı da seslerini çıkarmazlar. Eğer televizyon, reklam, soysal medya bizi körleştiriyorsa, duyarsızlaştırıp insanlığımızı unutturuyorsa teknolojiyi kullanmayalım o zaman denebilir. Fakat sorun internet, televizyon, facebook değil bu araçların kimin elinde olduğudur ve kimin ideolojisini yaydığıdır. Bu araçlar patronların elinde olduğunda ve tüm topluma etki ettiğinde insanlar arasında dayanışma, paylaşım, mücadele, yardımlaşma bitiyor.
Etrafımıza baktığımızda işçi ve emekçi sınıfların insanları sınavlarda, okullarda, işyerlerinde kıyasıya rekabet, bencillik ve bireysellik içerisindeler. Bu akışı ancak mücadele ederek tersine döndürebiliriz. Geçmişte işçi sınıfı yardımlaşmayla, dayanışmayla, birlikte mücadeleyle birçok haklar kazanmış ve bugüne miras bırakmışlar. İşçi ve emekçiler tek tek bireyler olarak değil birlikte mücadele ettiklerinde ancak kazanabilirler. Bencillik, bireysellik ve rekabet işçi ve emekçilere değil patronlar sınıfına aittir. İşçiler birleştikçe, kaynaştıkça, mücadele ettikçe patronların insanlık dışı düzeninden kurtulabilirler!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...