Buradasınız
Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?

İşçi sınıfı olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik yıkımın faturası sırtımıza yıkılıyor, ücretlerimiz gerçek enflasyon oranında artmadığı için reel ücretlerimiz ve alım gücümüz düşüyor, yoksullaşıyoruz, sendikalaşma hakkımız baskı ve yasaklarla engelleniyor. Çalışma ve yaşam koşullarımız her geçen gün ağırlaşıyor. Hepimiz sorunlardan şikâyet ediyor, bir çıkış yolu arıyoruz. Peki, neden bir çıkış yolu bulamıyoruz?
Çünkü sorunlarımızın çözümünü yanlış yerde arıyoruz. Sokakta adres soran birine sürekli yanlış tarif yapıldığını düşünün. Bu kişi aradığı adrese varabilir mi? Zamanla yorulur, kafası karışır ve belki istediği yere gitmekten vazgeçer. İşte egemenler de sürekli hatalı tarif yapıyor, deyim yerindeyse hedef saptırıp bizi aldatıyorlar. Bizi aynı tezgâhta çalıştığımız arkadaşımızla, kapı komşumuzla karşı karşıya getiriyor, yapay temelde kutuplaştırıyorlar. Bu tuzağa düştüğümüzde kim dost kim düşman bilemiyoruz. Adeta at izi ile it izi birbirine karışıyor. Yapay kutuplaşma tuzağını iyi kullanan egemenler örgütsüz milyonları istedikleri gibi yönlendirebiliyorlar. Kimi zaman dini ayrımları kimi zaman etnik köken farklılıklarını kullanarak işçilerin birbirine mesafeli durmasına neden oluyorlar. Yerlileri göçmenlere, çalışanları emeklilere, gençleri yaşlılara karşı kışkırtarak işçi sınıfının, emekçilerin yan yana gelmesine mani oluyorlar. Sonuç, aynı sorunları yaşayan insanların o sorunların çözümü yolunda birlik olamaması, sorunların kangrene dönmesi oluyor.
Mesela Kromevye fabrikasında çalışan bir kadın işçi, “sendikalı işçilere, Kürtlere, Alevilere selam verme” denilerek mobbinge maruz kalmış, bu duruma itiraz ettiği için işten atılmıştı. Patronun amacı sendikanın işyerinde güçlenmesini engellemekti. Tekstil fabrikasında çalışan bir işçi ise fabrikasındaki işçilerin cemaatçiler ve Aleviler, Kürtler olarak ayrıştığını söylüyor. Patronlar sendikal örgütlenmenin önüne geçmek için “sendikacılar ortalığı karıştırıyor, senin gibi milliyetçi bir işçiye yakışıyor mu bu sendikaya üye olmak” diyerek milliyetçilik tuzağı ile sendikaları karalıyorlar. Yasa üzerinde aynı işi yaptığımız halde işyerlerinde taşeron-kadrolu, beyaz-mavi yakalı gibi sıfatlarla bölünmüş durumdayız. Yapay ayrımların kışkırtıldığı böylesi bir ortamda işçiler birbirinden uzaklaşır, güven duygusu kaybolur. Kimse kimseye selam vermez, işçiler birbirinin derdini dinlemez. Seçimlerden depremlere, maçlardan filmlere hemen her konu işçiler arasında bölünmeye neden olur. Bütün bunların sonucunda işçiler yan yana gelemez, birlik olup haklarını arayamaz hale gelir.
Dilimiz, dinimiz, rengimiz, kökenimiz farklı olabilir. Fakat bilmeliyiz ki bu ayrımlar yaşam koşullarımızı belirlemez, bizi farklı bir sınıfın insanı yapmaz. Patronların ve siyasi iktidarın yapay kutuplaştırma tuzağına düşen işçi, sınıfına güvenini kaybeder, sınıf örgütlerinden uzaklaşır, yalnız kalır. Çaresiz ve tek başına kalmış bir insan diğer insanlarla birlikte hareket etmekte zorlanır. Kime güvense, kiminle birlikte hareket etse yarı yolda bırakılacağını sanır. İnsanların kendisini kandıracağını düşünür. Bu düzen böyle gelmiş böyle gider düşüncesine hapsolur. Kendisini aldatan egemenlerin fikirlerine, siyasetçilerin vaatlerine, televizyonda çıkan haberlere hatta reklamlara bile güvenir.
Bir düşünelim; bizi birbirimizden uzaklaştıran, bölen patronlar ne yapıyorlar? Rakipleriyle aynı sendikada, aynı dernekte bir araya geliyorlar. İşçilerin hak mücadelesi söz konusu olduğunda rekabeti bırakıp domuz topu gibi birleşiyorlar. Mesela Mata patronu direnişçi işçileri işten attıktan sonra serbest bölgedeki tüm patronları arayarak Mata işçilerini işe almamalarını istemiş, patronların büyük bir kısmı bu isteği yerine getirmişti. Onlar dinleri, dilleri, ırkları farklı olsa da uluslararası iş birliği yapıyorlar. “Dış güçler” dedikleri ülkelerin egemenleriyle G-20, BRICS, NATO gibi örgütler kuruyor, güçlerine güç katıyorlar.
Sahte kutuplaşma, sahte ayrımlar biz işçilere hiçbir zaman fayda sağlamaz, aksine bizi bir labirentin içine hapsederek yorar. Bu sahte kutuplaşmayı kırmalı ve doğru safta yer almalıyız. Günümüz dünyasında tek gerçek kutuplaşma emek ve sermaye, işçi sınıfı ve patronlar sınıfı arasındaki kutuplaşmadır. Bir tarafta bizim alın terimiz üzerinden servet sahibi olanlar, bir tarafta biz sömürülenler, yoksulluk çukurundan çıkamayanlar yer alıyor. Bu eşitsizliği, bu haksızlığı, bu ayrımcılığı ancak emekçiler olarak aynı kutupta, aynı safta, aynı örgütlerde aynı amaç için birleşirsek yok edebiliriz.
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/