Buradasınız
Çalışmaktan Gözlerinde Fer Kalmayanların Dinlenmeye Hakkı Yok mu?
Gebze’den bir kadın işçi

Havaların ısınmasıyla birlikte yazın kendini iyice hissettirdiği şu günlerde, yıllık izinler hem biz işçilerin hem de patronların gündemine girdi. Hepimizin içinden geçen şey, bütün bir yıl çalışıp didindikten sonra dinlenmek, tatil yapmak, koca bir yılın yorgunluğunu atmak elbette. Bir karınca misali durmadan çalışıp ter akıttığımız fabrikalardan çıkıp, yüzünü görmeye hasret kaldığımız ailemizle birlikte, bir makine değil insan olduğumuzu hissetmek istiyoruz çoğumuz.
Günlük çalışma süresinin 10-12 saatlere çıktığı, fazla mesailerin alabildiğine arttığı çalışma hayatımız, adeta bizleri fabrikalarda esir haline getiriyor. Bizlere uzun çalışma saatlerini, düşük ücretleri reva görenler, sömürü kırbacını daha bir şevkle vurmaktan geri durmuyor. Kendi kârlarını büyütmek için bizlere gözlerimizin feri sönünceye dek çalışmayı, her şeyi yaratan ellerimizi kaybetmeyi, yerin yüzlerce metre altında can vermeyi reva görüyorlar. Yani patronlar da çok çalışıyorlar. Öyle çok çalışıyorlar ki, yılmadan-durmadan kaşıkla verdiklerini kepçeyle nasıl geri alacaklarını düşünüyorlar. Tam da bu aylarda, yıllık izinler konuşulmaya başlandığında, “çalıştırmadığı” işçilere para vermek daha bir güçlerine gidiyor. Hak edilmiş izinlerimizi kendi istedikleri zamanlarda kullandırmaya kalkıyorlar, rızamız olmadan izin günlerimizi bölmeye çalışıyorlar. Ya da işlerin yoğunluğunu bahane ederek izinlerimizi kullanmamıza engel oluyorlar. Yani yıllık izinlerimiz sadece bizim değil, patronların da gündeminde epey yer tutuyor.
Asgari ücretin sefalet ücreti olması, yaz aylarında tatil planı yapmayı da imkânsız hale getiriyor. Aynı fabrikada çalıştığım bir işçi arkadaşım şöyle diyordu geçen günlerde: “Amaann nerde tatil yapmak, nerde biz. Üç kuruş para alıyoruz. Evden burnumuzu çıkaramıyoruz. Tatil düşlemek bizim değil o Ağustos böceğinin işi!” Ne kadar doğru söylüyor değil mi? Aldığımız para evin geçimini sağlamaya yetmezken, tatil düşlemek bizler için kolay mı öyle? Tatil yapmaktan bile bahsetmiyor arkadaşım, düşlemek diyor! Hayat pahalılığını gözlerinin önünden geçirdikten sonra, bu düşünden de vazgeçiyor. Günde 10 saat çalışan işçi arkadaşım tatil düşünden vazgeçerken, patron yıllık izinleri Ağustosta kullandırmak istemediğini, işlerin yoğun olduğunu, izinleri kendisinin belirlediği bir zamanda kullandıracağını ilan ediyor tüm fabrikaya. Aradan birkaç gün geçtikten sonra da, keyfine keyif katmak için tatile çıkıyor. Biz işçiler harıl harıl çalışıyoruz, yoruluyoruz, alınterimizi akıtıyoruz. Ama sefahat içinde yaşayan patronlar bizleri sefalete sürüklemeye devam ediyorlar. Çalışmaktan gözlerinde fer kalmayan biz işçilerin, dinlenmeye hiç mi hakkı yok?
Elbette var! Çalıştığımız makinenin bir parçası ya da robot olmadığımıza göre, ruhen ve bedenen dinlenme ihtiyacımız da bir insan olarak en doğal hakkımız. Bütün bir yıl durmaksızın çalışıyoruz. Ailemizle, sevdiklerimizle geçireceğimiz birkaç haftanın düşünü kuruyoruz. Ama patronlar, keyiflerince izin süremizi ve zamanını belirlemeye kalkıyorlar. Oysaki deneme süresi dâhil bir yıl çalışan her işçi, 14 gün ücretli izin hakkına sahiptir. Ve bu süre, işçinin rızası olmadan bölünemez. İşçinin rızasının olması durumunda, bir bölümü 10 günden az olmamak kaydıyla en fazla üçe bölünebilir.
Haklarını bilen ve sahip çıkan her işçi, düşlerinde kurduğu güzellikleri yaşamak için kollarını sıvar. Düşlerini kurduğumuz güzellikleri sonuna kadar hak ettiğimizi artık görmek gerek. Birbirine kenetlenen işçiler büyür, büyür ve patronların karşısına dev bir güç olarak dikilir. Birbirine kenetlenen işçiler, daha büyük düşler kurarlar. Birleşen işçiler daha büyük kazanımlar elde ederler. Örgütlü işçiler; düş değil, hayal değil daha yaşanılası bir dünya kurar!
Gelin UİD-DER’de Birleşelim!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...