Buradasınız
Dilovası’nda Emekçilerin Hayatını Karartanlar Kimlerdir?
Gebze’den bir petrokimya işçisi
Dilovası Kocaeli’ye bağlı bir belde. Bundan birkaç yıl önce de medyada adı öne çıkan bu belde, geçtiğimiz günlerde tekrar gündeme geldi. Fakat gündeme gelme konusu ne yazık ki yine fabrikalardan kaynaklanan çevre felâketiydi. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen hiçbir şey değişmemişti. Artık Kanserovası diye adlandırılır hale gelen Dilovası’nı bu sefer gündeme getiren ise Kocaeli Üniversitesinden Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu idi.
Dilovası, bünyesinde birçok büyük fabrikayı barındıran ve büyük sermaye patronlarının yatırım yaptığı bir bölge. Burada ilk olarak Marshall Boya Fabrikası kuruldu. Ardından 1966’da Çolakoğlu, ardından Basf, Sümerbank, Nasaş, Diler Demir, OlmukSa-Alemdar Lever, Polisan, DYO, İzocam ve Çolakoğlu Metalurji gibi büyük fabrikalar faaliyete başladılar. Fakat bu fabrikaların üretimlerinde insan sağlığına zarar veren kanserojen maddeler kullanılmakta ve bu maddeler fabrika bacalarından salınmaktadır. Dilovası halkı bu kanserojen maddeleri soluyor. Onur Hamzaoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, Dilovası bölgesinde havadaki partiküllerde ağır metaller çok fazla. Bölgede doğan bebeklerin dışkısında ve annelerin sütlerinde ağır metal oranının çok yüksek olduğu tespit edilmiş. Dilovası, sanayi kuruluşlarının bulunmadığı Kandıra ilçesi ile karşılaştırıldığında cehennem gibi gözüküyor diyor Hamzaoğlu. Yani Dilovalılar cehennemde yaşıyorlar. Kandıra ile Dilovası arasında inanılmaz bir fark var. Dilovası’ndaki anne ve bebekler cehennemin kurbanları. Vücutlarında kadmiyum, alüminyum gibi metaller var. Bunlar insan vücudunda doğal olarak bulunan metaller değil.
Bu tespitlerin ardından medyada birçok haber ve istatistikler yayınlanmaya başlandı. İşin bir tarafı böyle idi. Fakat bu haberlerin çıkmasından sonra yine ortaya birçok iddia atıldı. Kimi haberlerde, yapılan araştırmanın gerçek olmadığı söyleniyordu. Ne var ki daha yapılan açıklama gündemden düşmeden Dilovası ile ilgili yeni haberler çıkmaya başladı. Sorun sadece buradaki fabrikaların bacalarından çıkan zehirde değildir. Dilovası ve çevre köylerine dökülen onlarca ton atık ortaya çıktı ve bu atıkların insan sağlığı ve çevre için son derece tehlikeli olduğu açıklandı. Zaten üretim yaparken biz işçilerin hayatını hiçe sayanlar, bunlar yetmiyormuş gibi bir de çıkan atıkları bizlerin yaşadıkları yerlere dökerek hayatımızı iki kez cehenneme çevirmekten geri kalmıyorlar.
Kapitalizm işçi sınıfını öyle bir kıskaca almış durumda ki, çalışırken karşı karşıya kaldığımız birçok meslek hastalığı yaşamımıza mal oluyor, bu da yetmezmiş gibi bir de zehirli atıkları yaşadığımız alanlara gömüyorlar. Patronların aşırı kâr hırsı yüzünden hem biz hastalanıyoruz hem de daha doğmamış çocuklarımız dünyaya hasta gelmiş oluyor. Dilovası halkı yıllardır bu şekilde yaşamak zorunda kalıyor. Bu sorun sadece Dilovası’na has bir olay değildir. Kapitalizm tüm dünyayı zehirliyor, insanları çürütüyor. Kimimiz kanser oluyor veya tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanıyor, kimimiz ise ya sakat kalıyor ya da iş kazalarında yaşamımızı kaybediyoruz. Unutmayalım, bu sorunu patronlar ve onların temsilcileri çözmeyecek. Bu sorunu çözecek olan işçilerin örgütlü mücadelesi olacaktır. Ancak bizler bir araya gelirsek cehennemi cennete çevirebiliriz.
Emekçi Kadınlarla Söyleşi /1
UİD-DER Gebze’de 8 Mart Etkinliği
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.
- Yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Onlar hiç doymayan bir...
- Genelde bir grev ya da direniş ziyaretine gittiğimizde işçi arkadaşlardan şu sözleri duyarız: “Greve çıktım gözüm açıldı, hayata farklı bakmaya başladım.” Peki işçi arkadaşlar neden böyle söylemeye başlarlar? İşçiler patronların karşısında dik bir...