Buradasınız
Eğitim Emekçilerinin Tek Seçeneği Örgütlenmek
Sancaktepe’den bir eğitim emekçisi
Mersin’den bir grup eğitim emekçisinin “Özel Sömürü Kurumları” mektubunu okuyunca anlatılanlar o kadar tanıdık geldi ki bana. Çünkü ben de Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde çalışan bir eğitim emekçisiyim. Rehabilitasyon merkezlerinde de bir yıllık sözleşmeyle öğretmen alınır. Ama bu bir yılın sonunda işe devam edip etmeyeceğinizin garantisi yoktur. Çünkü işveren hiç zam yapmayabilir ya da çok az bir zammı dayatabilir. Böyle bir durumda ya verilene razı gelip çalışmaya devam edersiniz ya da hiçbir şey almadan çekip gitmek zorunda kalırsınız.
Rehabilitasyon “iyileştirme” demek. Ama görevi bu olan öğretmenlerin iş ve yaşam koşulları bırakın iyileşmeyi gün geçtikçe kötüleşiyor. Aynı işi yapmamıza rağmen hiçbir öğretmenin maaşı aynı değildir, kimse kimseye maaşını söyleyemez. Daha doğrusu “kimseye söyleme” dendiği için söyleyemez. Sizden daha düşük maaş aldığını öğrenen bir öğretmen sanki sorunun nedeni sizmişsiniz gibi size soğuk davranır ve hemen soluğu işverenin ya da müdürün yanında alır. “Bu öğretmen bu kadar maaş alıyor, benimki neden az?” diye serzenişte bulunur. Böyle davranmanın çözüm olacağını düşünür ama tam tersi olur. Hem kendisi hem de siz sorun yaşarsınız. İşveren bu şekilde şikâyet eden öğretmene “beğenmiyorsanız ayrılabilirsiniz” derken, diğer öğretmene “hocam, maaşınızı kimseye söylemeyin demedik mi?” diye hesap sorar. Hatta bazı kurumlarda maaşını başkasına söylediği tespit edilen öğretmenlerin ceza olarak ücretlerinden kesinti yapılır.
“Maaşını kimseye söyletmeme” uygulaması aslında bizleri birbirimize güvensizleştiren ve ayrıştıran bir uygulamadır. Maaşlarımız asgari ücretten yatar, tazminat alanların sayısı çok azdır. Her şeye rağmen haklarını almak isteyen arkadaşlarımıza “yediği kaba tükürüyor” gibi bir tavır takınılır. Senelik izinlerimiz 14 işgünü olarak değil 12 işgünü olarak kullandırılır ve işverenin uygun bulduğu tarihlerde olmak zorundadır. Maalesef sektörde çalışan çoğu öğretmen yasal haklarını dahi bilmiyor. Örneğin bir kadın arkadaşımız günde 2 saat olarak kullanması gereken süt izninin yarısını 1 saatlik yemek molasında kullanıyor. Yani gerçekte sadece 1 saatlik süt izni kullanmış oluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamaları için öğretmenlere verilmek üzere her sene ayırdığı bir ödenek vardır. Bu ödenek özel eğitim kurumlarına da veriliyor. Ama yıllardır bu sektörde çalışan bir eğitim işçisiyim ve bugüne kadar bu ödeneğin bize verildiğini hiç görmedim. Rehabilitasyon öğretmenlerinin eğitim araçlarına çok daha fazla ihtiyaçları vardır. Bu nedenle ödenek verilsin verilmesin kurumların bunları temin etmesi gerekir ama genellikle böyle olmaz. Şu anda çalıştığım kurumda öğretmenler adeta yarış halinde materyalleri kendi paralarıyla temin ediyorlar. Bu durum arkadaşlarımızı maddi olarak zorlamasına rağmen adeta sürü psikolojisiyle kendilerini yapmak zorunda hissediyorlar. Böyle yaparak aslında kurum sahibinin sorumluluğunu kendileri üstleniyorlar. Örgütsüz ve işçi olduğunun bilincinde olmayan eğitimcilerimiz farkında olmadan her geçen gün hem kendilerinin hem de kendilerinden sonra gelecek eğitimcilerin yaşamını zorlaştırıyorlar.
Daha pek çok sorun sıralayabilirim. Ama mesele sorunları sayıp dökmek değil, sorunun asıl kaynağını bulmak. Bizim sorunumuzun kaynağı sınıf bilincinden ve örgütlülükten yoksun oluşumuzdur. Ne yazık ki öğretmen arkadaşlarımız kendilerini işçi sınıfının bir parçası olarak görmüyorlar ve örgütlülük fikrine uzaklar. Örgütlü hareket etmeyi işverenlerin tepkisini çekmek olarak görüyorlar ve hiçbir sonuç elde edememelerine rağmen bireysel hareket ediyorlar. Oysa birlikte mücadele edip örgütlenmediğimiz sürece sorunlarımız çözülemez.
“Bak, Gördün mü?”
Korkma Örgütlen!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.