Buradasınız
Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan, sohbetimizin başında işçilerin açlık grevi eylemine başlama nedenlerini anlattı: “İşçilerin işten çıkarılma şekli zaten yanlıştı. Anayasa kayıt altında sigortalı çalışan herkese sendikalı olma hakkı vermiş. Ve sen işveren olarak kabul etmemişsin, anayasayı çiğnemişsin. Anayasayı uygulamakla yükümlü olan kişiler Anayasa çiğnendiği halde bunu yapana ağzını açmamış. İlk etapta işçilerin 24 tanesini Kod 04’den çıkarmışsın, bunların dahi tazminatını vermemişsin. İşçilerin son çalıştıkları ayın maaşını vermemişsin, açlığa, yokluğa mahkûm etmişsin. 75 gün fabrikanın önünde direniş sürmüş, patronun yakın olduğu siyasi parti gelmiş ama hiçbir şey yapmamış. Sadece millet alışverişte görsün misali bir tavır sergilemiş. Resmi kurumlara başvurmuşsun bunun da karşılığı olmamış. Çaldığımız her kapı yüzümüze kapanmış. İşçi tüm riskleri göze alarak açlık grevine başlamışsa birilerinin de artık ne oluyor burada deyip yükümlülüğü, sorumluluğu olduğu için bu işin içine girmesi gerekir. Buradaki açlık grevinin sebebi budur. Bakın burada biz koridorda sandalyelerin üzerinde oturuyoruz. CHP’li yöneticiler söylemlerinde yanınızdayız diyorlar ama buradaki durum da ortada.”
“Patronlar, ‘fesih yasağını’ ve Kod 29’u fırsata çevirdi”
Ziyaretimizden bir gün evvel, sendikanın şikâyeti üzerine SGK müfettişlerinin incelemeleri sonuçlanmış, Ekmekçioğulları patronunun Kod 29’la işçi çıkarmasının haksız olduğu rapor edilmiş. Ilgan, bu kararın önemli bir kazanım olduğunu dile getiriyor: “İşçi sınıfının başına ‘fesih yasağı’ diye bir bela çıkardılar. İşverenlere böyle bir yol açtılar. Bütün çıkışlar Kod 29 üzerinden yapılıyor. Patronlar bu durumu fırsatçılığa çevirdi. Bu İstanbul’daki, İzmir’deki işçinin de problemi. Buradaki mücadele sendikalı olarak, örgütlü bir şekilde içeri girip çalışma talebinin yanında, Kod 29 uygulamasıyla işverenlerin hükümetin açmış olduğu bir kanalı fırsata çevirerek işçileri işten atmasına karşı da yürütülüyor. Müfettiş raporu işçilerin iftirayla çıkarılmış olduğunu tespit etti. Sistemde kodlar değişti, 04’e çevrildi ve bu işçilerin tamamı işsizlik maaşına bağlandı. Bu önemli bir kazanım. Ekmekçioğulları işçilerinin buradaki mücadelesi emsal yarattı. Bu iş demek ki yapılabiliyor.”
İşverenin iftiralarının, Kod 29’un, işten atmaların kader olmadığını belirten Ilgan, “burada nasıl yapıldıysa başka işyerlerinde de kazanım elde edilebilir” diyor ve şöyle devam ediyor: “Mesela torba yasada 25 yaş altı-50 yaş üstünün kıdem tazminatının gaspı konusunda sokaklara döküldük, meclis kapısına kadar dayanıldı, bizim kendi şubemizde, Ankara’da sokağımızda polis ablukasına aldılar bizi. Meclisin önünde gözaltılar oldu. Systemair HSK, Baldur, Özer Elektrik işçisi, derdini Bakana anlatmak için İstanbul’dan Ankara’ya ancak 3 günde geldi. Yapılmak istenen Türkiye ILO temsilciliğine haklı talebi içeren bir dosya vermek ve Bakanla görüşerek çözüm istemekti. Ama bunu da yaptırmamak için neler neler yaptılar. Yine burada Ankara’ya yürüyüşümüzde 5 noktada önümüze geçtiler. Arbedeler, bekletmeler yaşandı, bastırmaya, caydırmaya çalışmalar da oldu ama bir şekilde gittik, ulaştık. Bunlar şunu gösteriyor: İşçi artık mücadeleyi, kavgayı biliyor, öğrendi. Bunun için başarılar kazandığı yerler de var. Bu başarılar insanları daha fazla bir araya getiriyor.”
“Pandemi yasakları işçinin mücadelesini engellemek için”
İşçiler fabrikalarda hiçbir önlem alınmadan üretime devam ederken pandemi bahanesiyle hak mücadelelerinin engellenmesi karşısında şunları söylüyor Ilgan: “Pandemiden kaynaklı genelgeler yayınlanıyor, kısıtlamalar geliyor, sokağa çıkma yasakları oluyor. Bunlarla birlikte işçilerin kazanılmış haklarına çok ciddi bir saldırılar geliyor. İşveren pandemi döneminde o kısıtların ortasında işçisine çalışma izni alıyor. Resmi kurum hiç tereddüt etmeden o izni veriyor. O fabrikalar çalışırken o fabrikalarda çalışan işçilere yapılan haksızlıklar devam ediyor. Bu noktada o fabrika örgütlü olsa da sendikal anlamda buralara müdahale etmek, bu yanlışlara dur demek mümkün olmuyor. Zaten işin başındaki yanlış şu: Pandemi riski varken işçiler hiçbir önlem alınmadan burun buruna çalışıyor. Sendikanın işyerindeki haksızlığa müdahale etme hakkı var ama sendikanın görevlisi valiliğe başvurduğunda izin alamıyor. Pandemi koşullarında işçiler kuralsız, güvencesiz, ölümüne çalıştırılırken işçilerin temsilcileri o fabrikalara sokulmuyor. Pandemiyle ilgili kesinlikle önlem alınması lazım ama bu önlemler yerinde alınmalı. Pandemi mücadeleyi bastırmak için araç oldu.”
Ekmekçioğulları’nda 22 yıl alın teri akıtmış bir işçi şunları söyledi: Bizim artık işe dönmemiz sendikalı olursak olacak. Yoksa geri dönüşümüz imkânsız. Sendikasız dönersek 1-2 ay sonra bizi işten çıkaracaklarını da biliyoruz. Sendika bizim anayasal hakkımız, bu hakkımızı kullanmak istiyoruz biz. Ben 22 yıllık işçiyim. Beni işten çıkardı. Ne kendi tazminat verdi ne de işsizlik maaşımdan yararlanmamı istedi. Ben artık bu patrona güvenmem.”
“Biz Ankara’ya İstanbul’a gitmeseydik yanlıştan bu kadar çabuk dönülmezdi. Hiç kimse de bizi duymazdı” diyen işçiler çalışırken de patrona bir şey anlatamadıklarını, patronun yöneticilere “beğenmeyenin hesabını kesin” dediğini anlattılar. Direnişe başladıkları günden sonra da patronun kendileriyle irtibat kurmadığını, masaya oturmaya yanaşmadığını, eylemlerine çok öfkelendiğini işçiye kinlendiğini söylediler. İşçiler açlık grevi eylemini ilk etapta 6 işçiyle 3 gün olarak başlattıklarını ama hiç bir yanıt almadıkları için süresiz, dönüşümlü açlık grevine çevirdiklerini söylüyorlar. “Buradaki amacımız bu eylemin sonucunda patronla diyaloga girebilmek. Yaptığımız eylemler sonucu Kod 29’un kaldırılması bizi daha çok güçlendirdi. Biz de daha çabuk sonuç alabilmek için bu eyleme başladık. Gerekli yerlerin araya girmesini ve patronun sendikamızla masaya oturmasını istiyoruz” dediler.
Kod 29 uygulamasının işçiye yapılmış büyük bir haksızlık olduğunu ve bu uygulamanın mutlaka değişmesi gerektiğini söylüyor işçiler: Biz yıllardır işine gidip gelen insanlarız. Kimseye bir zararımız olmamış. Yıllardır çalışmış, rapor bile almamışız. Bir gecede mi ahlâksız olduk? Kod 29 patronlara bir fırsat oldu. İşçi işyerinde kavga etse diyelim bu yine de işsizlik maaşı vermemek için bir gerekçe olamaz ki. İki kişi kavga ettiyse bu onların arasında bir davadır. Ben 25 yıl işsizlik pirimi ödemişim misal, patron işyerinde kavga ettim diye beni işten çıkarıyor, hadi diyelim çıkardı, primini ödediğim işsizlik maaşımı vermemek ne demek oluyor? Kişinin suçu varsa adalet önünde yargılanır, cezasını çeker. İşsizlik maaşını vermemek ne demek? Patron işine geldiği gibi tazminat vermeden işten çıkarıyor, SGK işsizlik maaşı vermiyor. Peki, bu işçi ne yapacak? Böyle bir yasa kanun olmaz.”
Direnişçi işçiler pandemi gerekçesiyle işçilerin mücadelelerinin nasıl engellendiğini kendi deneyimleriyle anlattılar. Ankara’ya giderken karşılaştıkları baskı ve polis engeli nedeniyle 2-3 saatlik yolu 6 saatte gidebildiklerini söylediler. “Aslında amaçları bizi desteklemeye gelenlerle buluşmamızı engellemekti. Pandemiyi gerekçe gösterdiler. İşçiden çok polis vardı. Dönüşte bizi kimse durdurmadı. Hatta akşam 9’dan sonra geldik ama kimse bizi durdurmadı. Kendileri her yerde toplanıyor, miting yapıyor, salonlarda toplanıyorlar, onlara sıkıntı yok, suç yok, sana gelince pandemi var. İşçiye, öğrenciye, hakkını arayan herkese terörist diyorlar. Adaletsizlik, kanunsuzluk bu! Göz göre göre fakirin hakkını yemek bu!”
İşçilerin örgütlenme hakkı yok sayılıyor
Direnişleri karşısında siyasi iktidarın tutumuna da öfkelerini vurguluyor direnişçi işçiler: “Siyasi partiler seçim dönemlerinde bizi hatırlıyorlar sonra unutuyorlar. AKP İlçe Başkanı bizim yanımıza bir kere gelmedi ama fabrika açılışlarına gidiyor. İlin mülki amiri, valisi bir kere gelip ‘vatandaş senin derdin ne’ diye sormaz mı? Onların kapısına gitsek terörist diye suçlarlar. Herkes duydu, bunlar hiç mi duymadı burada olanları? Sendika başkanlarımız Çorum meydanda konuşma yaptı. Hiç mi duymadılar? İktidarın Çorum’da %67 oyu, 4 milletvekili var. HDP Ardahan’dan, İzmir’den, şuradan buradan geliyor buradaki işçiye destek oluyor. Ama 4 tane milletvekili daha gelmedi. Bize kulaklarını kapattılar.”
İki ayı aşkın süredir direnişte olan işçiler, işçi mücadelelerinin özellikle uzatılıp pörsütüldüğünü, bunun mücadele edecek işçilerin gözünü korkutmak için yapıldığını belirtiyorlar. “Biz direniş yapmazsak bu dava 5-6 sene hatta 8 sene sürer. Böyle olması mücadele edecek işçiyi ürkütüyor. Bu davalar kısa sürse, mesela 2 ayda sonuçlansa işçiler bundan cesaret alır. 3 ay bir adamın evine para girmezse bu adam nasıl direnecek? Herkesin evi kira, faturası var, çocuklarının ihtiyacı var. Bunları gören işçi örgütlenmekten korkuyor” diyorlar. Hükümetin işverenlere “sendikaya üye oldukları için işten attığın işçileri çalıştıracaksın” demesi gerektiğini belirtiyorlar. “Bu işin mahkemeye düşmemesi lazım. Patron nasıl gidip MESS’e üye oluyorsa, kimse engel olmuyorsa, ben de tercih yapmışım, Birleşik Metal-İş’e üye olmuşum. Yüzde 51’i yakaladığımda bu fabrika sendikalıdır artık. Bunu aslında işçiler birleşmesin, örgütlenmesin diye yapıyorlar. Çünkü işçiler birleşirse yukarıdakini de belirler. İşçi örgütlenirse ailesi de örgütlenir. Ailesi örgütlenirse çevresi de örgütlenir. Tabandaki yukarıdakini belirler. Sen ne kadar çoğalırsan onlar o kadar korkar.”
İşçilerin sorunları ortaktır, birlikte mücadele etmeliyiz!
Bu haksızlıkların aslında işçi sınıfının genelini ilgilendirdiğini, sorunların ortak sorunlarımız olduğunu vurguluyor işçiler ve şunları söylüyorlar: “Birleşerek, birbirimizi dinleyerek, birbirimize destek olarak bu saldırılara karşı durabiliriz. Biri bana ne, öteki sana ne derse insanlar kutuplaşır. Zenginin partisi olmuyor. Zengin çıkarı neredeyse orada oluyor. Bizim de birbirimize sahip çıkmamız lazım. Sırt sırta dayanmamız lazım. Korkuyu aşmalıyız.”
Direnişçi Ekmekçioğulları işçileri UİD-DER aracılığıyla tüm mücadeleci işçilere selamlarını iletiyor ve şunları söylüyorlar: “Kimse ucuz işçiliği kabul etmemeli. Ucuz işçiliği kabul eden işçi, çocuğunun da ucuz işçi olmasının önünü açar. Hepimiz hakkını arayana destek olmalıyız. Destek olmazsak, köstek olursak çocuğumuz da o duruma düşer. Hatta çocuklarımız bizden de kötü duruma düşer. Siz geldiniz, burada bize destek oluyorsunuz, sesimizi duyurmamıza yardımcı oluyorsunuz, sizden olan daha çok sesini duyuracak! Eskiden kölelik devri vardı şimdi paralı kölelik devri var. İşçiler yevmiyem kesilecek diye şartlar ne olursa olsun bulduğu işe gitmeye çalışıyor. İşçiler kendilerini zorunlu gördükleri için asgari ücretin bile altında çalışmaya razı oluyorlar. Oysa patron o işi yaptıracaksa sen de hakkını arayacaksın! Tüm işçilerin bize destek olmasını istiyoruz. Biz de onlara destek oluruz. Bu birleşerek, örgütlenerek olur.”
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- Patronun Grev Kırıcılığına ve Jandarma Saldırısına Rağmen Lezita Grevi Sürüyor
- Durak Tekstil İşçileriyle Dayanışma Etkinliği
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Perfetti’de Baskılar da Direniş de Devam Ediyor!
- Akkuyu Nükleer Santrali Şantiyesi İşçileri İş Bıraktı
- Hakları İçin Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- Ücret Gasplarına, İşten Atmalara ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Gates Endüstriyel Metal Kauçuk’ta Grev Başladı
- Ekol Ofset ve Aunde Teknik’te Sendika Düşmanlığı
- Patiswiss’de Sendika Düşmanlığı Protesto Edildi
- Durak Tekstil İşçilerine UİD-DER’den Dayanışma Ziyareti
- Erciyas Grevini Ziyaret Ettik
- Esitaş İşçileri Sendikalı Olma Hakkını Mücadeleyle Kazandı
- Antep’te Düşük Ücret Dayatmasına Karşı İş Bırakma Eylemleri
- İşçiler Patronların Düşük Ücret Dayatmasına Boyun Eğmiyor
- Patronların Sendika Düşmanlığına Karşı İşçiler Direnişte
- Daha Yüksek Ücret İçin İşçi Eylemleri
- Erciyas Çelik Boru İşçileri Grevde
- Özak İşçileri İstanbul ve Urfa’dan Seslendi: Geri Adım Atmayacağız
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...