Buradasınız
Emekçi Kadının Sıkıştığı Cendere Nasıl Kırılır?

Öyle bir düzende yaşıyoruz ki patron işçiyi sömürüyor, erkek kadını eziyor. İnsanlar bir sınıfa, bir ulusa, bir cinse ait oldukları için eziliyorlar, horlanıyorlar. Bu toplumda hiç kimse sadece insan olamıyor, herkesin toplumsal bir kimliği var. Kapitalizm denen bu sistemin egemeni; paranın, sermayenin, üretim araçlarının, bankaların, sarayların sahibi patronlar sınıfıdır. İşçileri sömürüyor, eziyorlar. İşçi sınıfının kadınlarıysa hem sömürülüyor hem de kapitalist düzen tarafından beslenen erkek-egemen zihniyet tarafından ikinci sınıf olarak görülüyor. Kadınlar şiddet görüyor, öldürülüyorlar. Yani emekçi kadınlar çifte ezilmişlik altında yaşıyorlar.
Bu düzende gerçekler büyük bir ikiyüzlülükle çarpıtılıyor, insanlara gerçekçi olmayan şeyler benimsetiliyor. Düzenin efendilerine göre emekçi kadın çok sayıda çocuk doğurup tüm sorumluluğu sırtlanmalı, bütün gün bitmeyen işlerle uğraşıp evin dört duvarı arasına sıkışmayı sorun etmemeli. Zayıflığı kabul etmeli, korunmaya muhtaç olduğunu düşünmeli, pasif olmalı. Fikrine değer verilmemesine ses çıkarmamalı hatta fikir üretmemeli. Şiddet gördü mü bunu kendi suçu saymalı. Çocuk yaşta evliliğe, şiddete, tacize başkaldırmamalı. Emeğinin, iradesinin değersiz sayılmasına boyun eğmeli. Erkeğin egemenliği altına girmeyi kabul etmeli, kocası ya da babasının yani evdeki erkeğin çizdiği sınırların içinde yaşamalı. Toplumsal meselelerle ilgilenmemeli, siyasetten anlamamalı. “Kutsal” görevlerini yerine getirdiğini düşünüp halinden memnun olmalı!
Bu bakış açısı, insani olmayan cinsiyetçi ve erkek-egemen bir bakış açısıdır. Örneğin Cumhurbaşkanı bir konuşmasında “çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkâr ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun, eksiktir, yarımdır” diyebiliyor. Kimin kadın kimin “yarım, eksik” olduğuna egemen bir erkek olarak kendisi karar veriyor, kadınların fikrini umursamıyor. Zaten kadına değer vermeyen, onu eve kapatmak isteyen erkekler de Cumhurbaşkanının bu konuşmasından güç alıyor, kadına şiddet uyguluyorlar.
Dış dünyadan soyutlanan, ürkütülen, hapsedildiği sınırların dışına çıkamayan emekçi kadın, bazen yaşadığı sorunların nedeninin farkına varamıyor. İşyerinde, evinde, mahallesinde yaşadığı sorunların kaynağının kapitalist sistem olduğunu, bu sorunlardan kurtuluşun tek yolunun mücadele vermek olduğunu göremiyor. Ya kendisine çizilen sınırları benimsiyor ya da bunu değiştirebileceği inancını taşımıyor. Pek çok emekçi kadın ev işlerinden, çocuklarıyla ilgilenmekten kafasını kaldırıp da yaşadığı dünyayı sorgulayacak bir dakika bile bulamıyor. Politikayla ilgilenmeyi erkek işi olarak görüyor. Böylece içine itildiği pasif yaşamı “gönüllü” olarak kabul ediyor.
Oysa önyargılara rağmen emekçi kadınlar, geçmişte çok daha ağır koşullarda yaşıyor ve çalışıyorken, siyasetle uğraşmaları ayıplanıyorken, bütün baskılara karşı durdular ve mücadelede öne çıktılar. Dişle, tırnakla oy hakkı, süt izni, doğum izni, kürtaj hakkı, kreş hakkı, ağır sektörlerde gece vardiyasında çalışmama hakkı gibi bugün sahip olunan bütün hakları kazandılar. Rusya’da işçilerin iktidarı aldığı ve kadınlara özgürleşmenin yolunu açan 1917 Ekim Devrimini başlatanlar da emekçi kadınlardı. 1917 yılının Mart ayında binlerce emekçi kadın cesaret ve kararlılıkla alanlara çıkmış, tarihin akışını değiştirmişti.
140 yıl önce Avusturya’da yaşamış, çocukluğu ve gençliği sefalet içinde geçmiş ama sonra mücadeleci bir işçi kadın haline gelmiş Adelheid Popp, emekçi kadınlara şöyle sesleniyordu: “Kadın işçiler! Henüz tamamen körelmediğinizi ve zihinsel olarak dumura uğramadığınızı gösterin! Toparlanın ve erkek ile kadın işçilerin birleşmek üzere el ele vermesi gerektiğini görün. Size yöneltilmiş bu çağrıya kulağınızı tıkamayın. Kadınlara da ekonomik ve politik mücadeleyi öğretmek isteyen işçi örgütüne katılın!”
UİD-DER Kadın Komitesi, emekçi kadınlara aynı şekilde sesleniyor: Gelin zincirlerimizi kıralım. Bize dayatılan kör yaşamı kabul etmeyelim. Emekçi kadınlar mücadeleye!
Nice Sayılar İşçi Dayanışması!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...