Buradasınız
Emekçilerin Öfkesi Birikiyor!

Yalanın kelime karşılığı “doğru olmayan, gerçeğe uymayan, uydurma söz”dür. Yalan söylenirken gerçekler gizlenir, insanlarda yanılsama yaratmak için gerçekte olmayan şeyler uydurulur. Ancak tek tek insanların birbirine yalan söylemesi ile devleti yönetenlerin halka yalan söylemesi asla aynı değildir. Çünkü ülkeyi yönetenler devlet adına konuşur ve hareket ederler. Bu yüzden onların yalanları kişisel olmaktan çıkarak örgütlü ve kurumsal bir nitelik kazanır; milyonlara ulaşır, milyonları yanıltır ve yönlendirir. Kapitalist sömürü sistemi çürüdükçe, sömürücü egemenler yalan ve utanmazlıkta sınırları zorlamaya başlamışlardır. Mesela ABD Başkanı Trump’ın halkı yanıltmak için binlerce kez yalan söylediği tespit edilmiştir. Fakat tek yalan söyleyen Trump değil. Sermaye düzeninin tüm temsilcileri ve sermaye medyası, gerçekleri emekçilerden gizlemek için sabah akşam yalan söylüyor.
Eğer bir toplumda yalan varsa; orada sömürü, yolsuzluk, yozlaşma ve çürüme de vardır. Yalanın kaynağı sömürü düzenidir. Yalan ve sömürü madalyonun iki yüzü gibidir, biri olmadan diğeri olamaz. Atalarımız ne güzel demiş; “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz” diye. Sermaye birikmiş emek olduğuna göre, sömürüsüz ve yalansız zenginlik yoktur. Geçmişten günümüze sömürücü egemen sınıf toplumda üretilen zenginliğe el koyarken, kurduğu düzeni sürdürmek için devleti kullanmış, yalan söylemiş ve gerçekleri çarpıtıp emekçilerin algısını yönlendirmiştir. Bunu yaparken dini ve insanların saf inançlarını kullanmaktan geri durmamıştır. Yoksa emek hırsızlığını asla emekçilere kabul ettiremezlerdi.
Fakat yalanın tüm çağa, tüm günlük toplumsal yaşama damgasını basması için teknolojinin ve iletişim araçlarının gelişmesi gerekiyordu. Teknoloji ve iletişim araçlarıyla birlikte propaganda teknikleri de gelişip çeşitlenmiştir. Günümüzde egemenlerin yalanları fiziksel engelleri aşıp milyonlara ve hatta milyarlara ulaşabiliyor. Egemenler, insanlarda algı oluşturmak, toplumu belirli doğrultuda yönlendirip yönetmek için kimi bilgi ve olayları alabildiğine sansasyonel tarzda sunuyorlar. İletişim araçlarını ve medyayı kullanarak toplumdaki korkuları körüklüyor, sahte düşmanlar yaratıp halkın dikkatini başka yöne çekiyorlar. Mesela şu anda kapitalizm denen sömürü düzeni, tarihinde olmadık bir kriz yaşıyor. Dünya ekonomisi çökerken, ABD’den Türkiye’ye tüm ülkelerde on milyonlarca işçi işten atıldı, aç ve yoksulların sayısı arttı. Kriz öylesine büyük ve öylesine sarsıcı ki, egemenler emekçilerin tepkisini yatıştırmak için derhal koronavirüs salgınına sarıldılar. Egemenler, salgını kullanarak krize dair toplumda bir algı oluşturmakta ve insanları yönlendirmektedirler. Salgın, sömürü düzeninin pisliklerini örten bir şala dönüştürülmek isteniyor. Egemenlik savaşına tutuşan, ticaret savaşıyla birbirlerini sıkıştıran emperyalist güçler, salgını da emperyalist savaşın bir aracı haline getirmişlerdir. Sadece aşı savaşlarına bakarak bile bunu anlayabiliriz.
Egemenlerin derdi salgına karşı mücadele etmek değil, toplumda bir algı oluşturmak ve kapitalizmin tüm günahlarını salgınla örtmektir. İnsanlar ulaşım araçlarında maske takmayanların gözünü oymaya teşvik edilirken; kapitalizmin yarattığı devasa sorunlar, sağlığın paralı ve hastanelerin yetersiz olması, milyonların işsiz ve yoksul olması unutturuluyor. Bir taraftan küresel bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu ama öte taraftan sadece maske takarak korunacağımızı söylüyorlar. Böylece sorunu bireyselleştirip sorumluluğu bizim sırtımıza yıkıyorlar. Oysa nasıl ki işyerlerinde yalnızca baret takarak iş kazaları önlenemezse, yalnızca maske takarak da salgın önlenemez.
Sömürücü efendiler emekçilerin gerçekleri görmesini asla istemez ve gerçekleri baş aşağı çevirerek emekçilerin algısını belirlemeye çalışırlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ağustos tarihli konuşması buna örnektir. Ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyen Erdoğan’a göre, “Türkiye adeta bir uçuşun içerisinde” bulunuyor. Peki, 2018’de ağır bir krize giren ve üstelik bu krizden çıkamamışken dünya ekonomisindeki fırtınaya tutulan Türkiye ekonomisi nasıl uçabiliyor? Elbette uçurumdan aşağı düşerken de uçma hissiyatı oluşabilir ve aslında durum tastamam budur. Ama Erdoğan gökyüzünde yükseklere doğru süzüldüğümüzü, Türkiye’nin küresel güç haline geldiğini düşünmemizi istiyor!
Siyasi iktidarın temsilcileri halkın gözüne baka baka yalan söylüyor, bunu da politik uyanıklık ve iş bilme olarak pazarlıyorlar. Gülerek liranın dolar karşısında değer kaybetmesinin halkı ilgilendirmediğini söyleyen Bakan Albayrak, belli ki milyonları istediği gibi aldatabileceğini düşünüyor. Şüphe yok ki bu konuşmanın ardında kibir ve emekçileri aptal yerine koyma vardır. Enflasyon ve işsizlik verilerinin çarpıtılması da aynı bakış açısının ürünü değil mi? TÜİK’in Mayıs ayı işsizlik verilerine göre, son bir yılda işgücüne katılanların sayısında 2 milyon 742 bin kişilik azalma olmuş. Yine son bir yılda istihdamda 2 milyon 411 bin kişilik bir azalma yaşanmış. Yani bu kadar insan işten atılmış. Lakin hikmete bakın ki işsizlik ağır ekonomik kriz koşullarına rağmen düşüyor! Bu “mucizeyi” TÜİK’in işsizlik rakamlarını gizleyerek yarattığını cümle âlem biliyor. TÜİK, keyfi bir şekilde dört hafta içinde iş arama kapılarını kullanmayanları işsiz saymıyor. Bunları “iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar” ve “iş bulma ümidi olmayanlar” kategorisine atıyor. Bu iki kategoride olanların sayısı 6 milyondan fazladır. Ne var ki bu çarpıtmaya rağmen resmi işsiz sayısı 3 milyon 826 bindir. Oysa yukarıdaki üç rakamı topladığımızda, işsizliğin 10 milyona tırmandığını görürüz.
Sendikalara göre gerçek işsiz sayısı 17 milyondur. Kısa çalışma ödeneği alan ve ücretsiz izine gönderilen milyonlarca işçi var. İktidarın yalana dayalı algı oluşturma siyasetini burada da görebiliriz. Güya işten atma yasaklanmış ama ücretsiz izinlerin önü açılmıştır. Bunun adı fiilen işten çıkarmadır ama işsizlik rakamları şişmesin diye iktidar bu oyunu oynamakta ve algıları yönetmek istemektedir. Üstelik ücretsiz izne çıkartılan milyonlarca işçi günlük 39 liraya mahkûm edilmektedir. Bunu kabul etmeyip kendi rızasıyla işten ayrılanlar ise, kıdem ve ihbar tazminatını patrona bırakmak zorundadır. Her nereden bakarsak bakalım, işçi sınıfı son iki yılda daha fazla yoksullaşmıştır. Buna karşılık AKP iktidarı devlet kaynaklarını ve işsizlik fonunu patronların kasasına aktarmaya, onları zengin etmeye devam etmektedir.
İktidar, ekonomik yıkımın boyutları anlaşılmasın, işsizlik ve yoksulluk ülke gündemine oturmasın diye, sansasyon yaratarak toplumun dikkatini dağıtmaya ve yönlendirmeye çalışıyor. Bu doğrultuda dış siyasal gerilimleri körüklemekten geri durmuyor. Keza Karadeniz’de büyük doğalgaz yatakları bulunduğu söylenerek kopartılan fırtınanın amacı da aynıdır: Toplumun dikkatini dağıt, umut ver, oyala! Tüm medya gücü harekete geçirilerek Türkiye için yeni bir dönem açılacağı ilan edilmiş, toplumun ilgisi bu tarafa çekilerek umut yaratılmıştır. Ancak daha sonra ortada büyük doğalgaz yatakları olmadığı anlaşılmıştır. Şurası çok açık ki, iktidar sonsuza dek gerçekleri çarpıtıp emekçilerin dikkatini dağıtamayacak. Ağır ekonomik krizin altında ezilen işçi sınıfının bağrında derinden derine biriken öfke bir gün mutlaka açığa çıkacak!
Gün Gelir Hesap Sorulur!
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...