Buradasınız
Hadrian Duvarı Tanıktır, Ne İmparatorluklar Çöktü
Roma, kudretli “sınırsız” imparatorluk! Kuzey Britanya’dan Cezayir’e, Galya’dan Kudüs’e, Ren’den Nil’e uçsuz bucaksız topraklarda yükselen güç! Fetihten fethe koşan lejyoner ve imparatorların Roma’ya taşıdığı ganimetler: Köleler, hayvanlar, madenler ve el konulan, yağmalanan daha pek çok zenginlik… Fethedilen toprakların zenginlikleri mesela; Güney İspanya’nın gümüş madenleri, devasa zeytinliklerinden elde edilen küp küp zeytinyağları hep Roma’ya akıyordu.
Fetihler, “barış götürme” olarak propaganda ediliyor, yerel halk üzerindeki hâkimiyetin ve gücün sembolü olarak yükseltilen zafer anıtları ise “barış anıtı” olarak sunuluyordu. Günümüze dek ulaşan koca koca gösterişli saraylar, su kemerleri, tapınaklar, stadyumlar egemen sınıfın sahip olduğu baş döndürücü zenginliğin ve ihtişamın kanıtlarını sunuyor. Bu muazzam zenginlik, egemen sınıfın kibrini besleyip büyütüyordu. Kibir ve şımarıklık yozlaşma ve çürümeyi de beraberinde getiriyor, imparatorlar saraylarının bahçesine genelev kurduracak kadar ileri gidiyorlardı. Lüksün, gösterişin, debdebenin sonu yoktu: Ziyafetlerde bülbül dilinden deve kuşu beynine neler yoktu ki… Gladyatörler vahşi hayvanlar gibi dövüştürülüyor, kan gövdeyi götürüyor ve egemenler kendilerinden geçiyorlardı.
Yeryüzünün en büyük gücüydü Roma ve egemenler bu gücü sonsuza kadar ellerinde tutacaklarını sanıyorlardı. İmparatorluğun artık nihai sınırlara ulaştığını düşünen İmparator Hadrian, Britanya’yı ziyareti sırasında Kuzey’deki uç sınırın duvarla çevrilmesini emretti. Böylece kısa sürede Kuzey İngiltere’yi bir denizden ötekine kavuşturan, milyonlarca taştan kilometrelerce uzunlukta Hadrian duvarı inşa edildi. Bu heybetli surun önüne ve arkasına derin hendekler kazıldı, yontulmuş kütüklerden tuzaklar kuruldu. Üzerindeki kaleler, gözetleme kuleleri, 5 metreye varan yüksekliğiyle tepelere kondurulmuş korkunç bir ejderhayı andırıyordu surlar. Bu sayede göçler engellenecek, geçit bölgelerinden giriş çıkış yapan tüccarlar vergiye tâbi tutulacaktı. Düzen ve gücün sembolü olarak yükselen surlarla Roma’nın işgali altındaki toprakların Romalılaştırılması hızlandırılacaktı. Ayrıca askerlere savaş zamanları dışında yapacak iş lazımdı. Askerler duvarın inşasında çalıştırılarak isyan çıkarmaktan uzak tutuldu. Hadrian, tüm Roma sınırlarını duvarlarla çevirmek istiyordu ama ömrü yetmedi.
Köle emeği üzerinde yükselen Roma’dakine benzer duvarları günümüzün vicdansız egemenleri de inşa ettirmiyorlar mı, üstelik benzer amaçlarla? Mesela ABD Başkanı Trump’ın göçmenlerin geçişini engellemek için Meksika sınırına inşa ettirmeye başladığı kilometrelerce uzunluktaki duvarı düşünelim. Göç sebebiyle ABD’nin her yıl milyarlarca dolar zarara uğradığını, ABD vatandaşlarının işsizlikle karşı karşıya kaldığını ileri süren Trump, seçimlerde Meksika sınırına duvar çekmeyi vaat etmişti. Göreve gelir gelmez de kolları sıvadı. Trump’ın göçmen karşıtı politikasının bir parçası olarak kullandığı duvar, ne yazık ki bugün büyük trajedilere sahne oluyor.
Orta ve güney Amerika ülkelerinden daha iyi bir yaşama kavuşma umutlarıyla göç yollarına düşen binlerce emekçi, Trump’ın 2018’de ilan ettiği “göçmenlere sıfır hoşgörü” politikası nedeniyle acımasız uygulamalara maruz kalıyor. Meksika sınırından kaçak yollarla geçmeye çalışan göçmenler gözaltına alınıyor. Göçmenler, iki yaşın altındaki çocuklarından bile ayrı, günlerce kalabalık hücrelerde, yeterli yiyecek ve temiz su dahi verilmeden tutuluyor. Meksika ile ABD’yi ayıran Rio Bravo nehri üzerinden geçmeye çalışanlar akıntıya kapılıp yaşamlarını kaybediyor. Göçmenlerin nehir kıyısına vurmuş cansız bedenleri kimi zaman bir fotoğraf karesi olarak medyaya yansıyor…
Egemenler; yaşlanmış, tıkanmış ve çürümüş olan kapitalist sömürü düzenini ayakta tutmaya çalışıyorlar. Artan işsizliğin sebebi olarak göçmenleri gösterip hedef şaşırtıyorlar. Lakin işsizliğin de, sefaletin de gerçek sorumlusu kapitalist düzendir. Yerlisiyle göçmeniyle tüm emekçiler bu gerçeği bir gün mutlaka görecektir. Örgütlenen ve harekete geçen işçi ve emekçiler, sömürü düzenini yeryüzünden silip atacaklardır. İşte o zaman, egemenlerin inşa ettikleri zulüm duvarları gelecek kuşaklara bir kötülük örneği olarak aktarılacaktır. Tarihin sayfaları çöken sömürü imparatorluklarıyla doludur. Zaman içerisinde Britanya’nın yeşil tepelerinde uzanan Hadrian duvarından sisli İskoçya’yı izleyen kalmadı. O ihtişamlı, acımasız, güçlü Roma İmparatorluğu nasıl tarihin sayfalarına karıştıysa, kapitalist sömürü düzeni de öyle yok olup gidecektir!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...