Buradasınız
Truman Show: Bir Kurgu Filminin Gösterdiği Gerçekler

Bazen bir film bize yaşadığımız hayatı sorgulatabilir, gerçekleri gösterebilir. İşte Truman Show böyle filmlerden biridir.
Filme göre “Truman Show” tüm dünyada canlı olarak yayınlanan bir şov programıdır. Truman adlı genç adamın yaşadığı kasaba aslında devasa bir stüdyodur, içinde yaşayan herkes oyuncudur. Bu durumun farkında olmayan ve yaşadığı hayatı gerçek zanneden tek bir kişi vardır; Truman… Doğar doğmaz programın “yıldızı” olarak seçilmiştir. Binlerce kamera arasında yaşayan Truman, bu sahte dünyanın içinde her şeyden habersiz büyür, okula gider, çalışmaya başlar ve evlenir. Show’un devam edebilmesi için Truman’ın hiçbir şeyi anlamaması, sorgulamaması gerekmektedir. Bu nedenle sadece Truman için basılan gazeteler, yapılan radyo ve televizyon programları, reklamlar, her şey algısını yönetmek için kullanılır.
Gel gelelim, günün birinde yönetmenin olmasını istemediği şey olur ve Truman’da uzaklara gitme isteği uyanır. Yalan değirmenleri daha hızla işlemeye başlar. Ama Truman kararlıdır. Önce uçak bileti almak için seyahat acentesine gider. Acentenin içindeki her şey onu vazgeçirmek üzerine kurgulanmıştır. Örneğin duvarda sözde sigorta şirketine ait iki afiş göze çarpar. Birincisinde seyahatte yolcuları bekleyen tehlikeler yazılıdır: Teröristler, hastalıklar, vahşi hayvanlar, sokak çeteleri… İkincisi ise üzerine yıldırım düşen bir uçak resmidir. Resmin üzerinde “Sizin başınıza da gelebilir” yazılıdır. Yine de bilet almak istediğini söyleyen Truman, boş yer yok denilerek geri çevrilir. Bunun üzerine otobüsle Şikago’ya gitmeye karar verir ama bindiği otobüs arızalanır! Etrafındaki her şeyin onu bu isteğinden vazgeçirmekle ilgili olduğunu sezen Truman, yaşamında ilk kez sorgulamaya girişir. Etrafına çok daha dikkatli bakmaya, gözlemlemeye ve aslında hep olan ama daha önce hiç dikkat etmediği tuhaflıkları görmeye başlar. Gözündeki perde aralanmaya başlamıştır. Gerçekte neler olduğunu öğrenme çabası etrafındakilerle karşı karşıya getirir Truman’ı. Şimdi bütün oyuncular onu akıl sağlığıyla ilgili bir sorun olduğuna, sinir krizi geçirdiğine inandırmak için harekete geçirilmiştir.
Yönetmenin bütün çabalarına rağmen Truman gerçeklerin farkına varmıştır ve ne olursa olsun bu sözde kasabadan çıkmaya kararlıdır. Bir gece gizlice tekneyle denize açılır. Daha doğrusu deniz zannettiği şeye… Çünkü aslında deniz de yapaydır. Ama Truman henüz bunu fark etmemiştir. Ta ki teknesi stüdyonun bittiği yere, yani gökyüzü zannettiği duvarlara çarpana kadar… İşte o an Truman aslında bir hapishanede yaşadığını anlar. Artık ne olursa olsun buradan çıkmalıdır. Tüm engellemelere ve yönetmenin “sen buraya aitsin, buradan çıkamazsın” demesine rağmen o gerçek dünyaya, özgürlüğe açılan kapıdan çıkmayı başarır. Beş bin gizli kameranın yerleştirildiği sözde kasaba görüntüsü verilmiş sette 30 yılını geçiren Truman, kendisini engellemeye çalışan yönetmene “ama beynime kamera koyamadın” der. Evet, bütün hayatı çevrelenmiş, her adımı takip edilmiş, algıları yönetilmiştir ama gerçekten de beyni tam anlamıyla zapt edilememiş, sorgulaması, düşünmesi, harekete geçmesi engellenememiştir.
Şimdi, filmden çıkalım ve kendi gerçekliğimize geri dönelim. Şu anda dünyamız, Truman’ın yönetmence kurgulanmış dünyasından çok mu farklı? Filmdeki yönetmen bugün bizi yöneten egemenleri, Truman ise biz emekçileri temsil etmiyor mu? Her şey egemenlerin düzeni sürsün diye yapılıyor. Televizyonlar, gazeteler onların çıkarlarına göre haber yapıyor. Yaşadıklarımıza bir bakalım: Egemenler koronavirüsü her gün televizyonlardan, gazetelerden yapılan haberlerle beynimize işlediler. Bu virüsün çok tehlikeli olduğu yalanına inandırmayı başardılar. Bizi paniğe sürüklediler ve aynı anda haklarımıza saldırdılar, milyonları işten attılar.
Hayatın her alanındaki tercihlerimizin ve düşüncelerimizin bize ait olduğunu zannediyoruz ama aslında algılarımız yönetiliyor, farkında değiliz. Çünkü içine doğduğumuz sistemin kurallarına göre büyütüldük. Bu kuralları sorgulayanlar “terörist” olmakla bile damgalanıyor. Truman’ın neden yıllarca yaşadıklarını sorgulamadığının sorulması üzerine, yönetmen şöyle cevap veriyor: “İnsanoğlu kendisine sunulan dünyanın gerçekliğini kabul eder.” Bu cevap her şeye kadir olduklarını düşünen kibirli egemenlerin zihniyetini yansıtıyor aslında. Egemenler, sömürü düzenini ayakta tutmak için her şeyi yapabilirler ama gerçekleri ilelebet saklayamazlar; içimizdeki öfkeyi, özlemi bastıramazlar, zihinlerimizi esir alamazlar. Yeter ki düşünelim, sorgulayalım ve harekete geçelim.
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.