Buradasınız
“Herkes Biliyor”
Kocaeli’den bir metal işçisi

“Herkes biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini, ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu…” Bir şarkısında bu sözleri dile getirir sevdiğim bir sanatçı. Biliriz bilmesine de neden aynı yalanı duymaya, olan biteni seyretmeye devam ederiz? Bir sene boyunca ne yiyip ne içeceğimize, nereleri gezip nerelere gidemeyeceğimize, ne kadar süre çocuklarımızı, eşimizi, anamızı, babamızı ve dostumuzu göreceğimize karar verenler bize bir şey sorma gereği duymazlar. Biliriz ki umurlarında değiliz. Hiç mi hiç ciddiye alınmayız. Çeşitli zamlarla, dolaylı/dolaysız vergilerle bizlerden alırken hiç tereddüt yaşamayanlar sıra bizlerden aldıklarının bir kısmını vermeye geldiğinde “batarız, ölürüz, kapatırız, işçi çıkartırız”a başvuruyorlar. “Biz bu zamları yaptığımızda emekçiler ne düşünür, nasıl yaşar, hangi zorluklarla karşı karşıya kalırlar” benzeri soru işaretleri olmaz kafalarında. Çünkü bilirler ki dağınık ve örgütsüzüz. İş cinayetlerine kurban gideriz ama suçlu yine bizler oluruz. Mesela eski GİSBİR Konsey Başkanı Kenan Torlak “Biz tüm tedbirleri alıyoruz ama işçiler cahil, uygulamıyor” der. Ölmemiz yetmezmiş gibi üzerine bir de cahil oluruz.
Resmi Gazetede yayımlanan işçi sendikalarının (sarılar da dâhil) üye istatistiklerine göre Türkiye’deki 14 milyon işçinin sadece yüzde 14’ü sendikalı. Oran bu olunca patronlar bizleri neden ciddiye alsınlar ki? Çünkü bilirler işçiler sendikasız, örgütsüz olunca türlü oyunlara kolayca kanabileceğini, birliğin verdiği gücün farkında olmadığı için kendini yalnız hissedeceğini. Yine aynı patronlar emekçiler örgütlü olduğunda neler olabileceğini de bilirler. Mesela 1970’li yıllarda işçilerden korkarak nasıl apar topar İstanbul’dan kaçtıklarını da iyi hatırlarlar. Unutmazlar fakat bize unutturmak isterler. Geçmişteki kuşaklar nasıl yaptılarsa, nasıl bir arada durdularsa bugün bizler de birlikteliğimizi sağlayabiliriz. Evet, herkes biliyor fakat ileriye gitmemiz gerektiğini, kendi sınıfımızın gücüne inandığımızda değişimin başlayacağını da bilmeliyiz. Bunun yolunun da sendikalarımızda, işçi örgütlerimizde birlik olup mücadeleye katılmaktan geçtiği gün gibi ortadadır.
Ya Bizim Geleceğimiz, O Ne Olacak?
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.