Buradasınız
Kaynakları Tüketen Kim?

Siyasi iktidar, sefalete mahkûm ettiği emeklilerin kamu bütçesine çok büyük bir yük olduğunu iddia ediyor, zam taleplerini görmezden geliyor. Örneğin AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi “EYT demek geleceğin kaynaklarını bugünden tüketmek demektir” diyor. Yani işçilerin sefalete itilmeleri yetmezmiş gibi, onca yıllık emekleri yok sayılıyor, emekli olunca gün yüzü görmeleri engelleniyor. İşçiler yıllarca çalışıp emeklilik için prim ödememişler de “havadan” emekli olmuşlar gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Zeybekçi’nin geleceğinden pek endişe ettiği kaynaklar, sosyal güvenlik fonlarıdır ve bu fonlardaki birikim işçi ve emekçilerin çalışmasıyla oluşturulmuştur. Bugünün emeklileri on yıllarca çalışıp değer üretmiş, emeklilik primlerini, işsizlik sigortası primlerini ve vergilerini kesintisiz ödemiş işçilerdir. Emeklilik, bir lütuf değil işçi sınıfının mücadeleyle kazanılmış hakkıdır. Zeybekçi gibiler bu gerçekleri yok sayıyorlar. Üstelik Türkiye, emeklisine en düşük maaşı veren ülkelerden biridir. Buna rağmen nasıl oluyor da iktidar sözcüleri kaynakların tükenmesinden söz ediyorlar? Kaynaklar gerçekten tükeniyor mu, tükeniyorsa emekliler yüzünden mi tükeniyor? Kaynaklar gerçekte nereye ve kime aktarılıyor?
SGK fonları, İşsizlik Sigortası Fonu, kamu fonları, devlet bütçesi… Bütün bu kaynaklar esas olarak işçi ücretlerinden yapılan kesintilerle, işçi ve emekçilerden alınan vergilerle oluşturulduğu halde neyin nereye harcanacağına, kime ne kadar pay ayrılacağına siyasi iktidar karar veriyor. İktidarsa tercihini tüm kaynakları sermayeye aktararak bu kaynakları üreten işçi ve emekçilere küçük kırıntılar vermekten yana yapıyor. İktidar sahiplerinin gelecek nesil için kaynakların azalacağından dem vurması, emekliler yıllarca ödedikleri primlerin karşılığını istediğinde emeklileri bedavacı, sırtta kambur diye yaftalaması aslında olayı çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Bugün 16 milyonun üzerinde emekli var diye yakınan ama dün bu işçilerin yarattığı kaynakları tüketen, kurutan siyasi iktidarın ve hizmetinde olduğu sermaye sınıfının ta kendisidir.
Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı tüm kaynaklara aynı açgözlülükle ve sınıfsal tutumla yaklaşıyor. SGK fonları sağlık sektöründeki özel şirketlere peşkeş çekiliyor, sonra da SGK zarar ediyor diye sağlık hizmetleri kısılıyor. İşçi ve emekçilerden, emeklilerden katkı payı alınıyor. AKP iktidara geldiğinden beri devletin sadece özelleştirmelerden elde ettiği gelir 63 milyar doları buluyor. Bu gelir ve çok daha fazlası kamu-özel işbirliğiyle yapılan projelerle yandaş sermayenin inşaat ve gayrimenkul faaliyetlerine akıtıldı. Sırf rant yaratmak, kaynakları ceplerine doldurmak için tabir yerindeyse inin cinin top oynadığı havalimanları, kimsenin uğramadığı köprüler, tüneller, hasta garantili hastaneler, lüks binalar ve benzeri yatırımlara 150 milyar doları aşan kaynak aktarıldı. Bunlarla birlikte yolsuzluklar, rüşvetler, para aklamalar ortalığa saçıldı. Bürokratlara “huzur hakkı” adı altında üçer beşer maaş bağlandı. Bu süre zarfında iktidar şirketlerden tahsil etmesi gereken vergilere de muafiyet getirdi. Örneğin 2010-2020 yılları arasında Cengiz İnşaata 30, Kolin İnşaata 36 kez vergi muafiyeti getirildi, 2013-2023 yılları arasında ise şirketlerin 7,5 milyar lirayı aşan vergi borcu ve vergi cezası bir çırpıda silindi. Kamu kaynaklarının yanı sıra, doğal kaynaklar da sermayeye peşkeş çekildi.
Tasarruf tedbirlerinin dillerden düşürülmediği bugünlerde sarayın günlük harcaması yaklaşık 33,6 milyon lira. Yani sarayda lüks ve şatafattan ödün verilmiyor, her 44 saniyede bir, bir asgari ücret harcanıyor. Emeklinin ailesiyle bir ay boyunca geçinmesi beklenen 12 bin 500 lira ise her 32 saniyede bir harcanıyor. Sarayın günlük harcaması 10 yılda yüzde 5 bin artmış durumda! Hal böyleyken yerinde sayan maaşlarıyla yarı aç yaşayan emeklileri utanmadan yük ilan ediyorlar. Ne hikmetse söz konusu sermayenin kârı ve çıkarları olunca pek bol olan kaynaklar sıra emeklilere, okul çocuklarına bir öğün yemeğe, SMA’lı bebeklerin tedavisine, ücret zamlarına gelince birden sorun haline geliveriyor.
Sermaye sınıfı ve siyasi iktidardakiler kaynakların sadece kendi kasalarına akmasını istiyorlar. Bunun işçi ve emekçiler için anlamıysa daha fazla sömürü, daha düşük ücretler, hak gaspları, sendikasızlaştırma, yoksulluk, açlık, baskı ve yasaklardır. Sermayenin ve siyasi iktidarın saldırılarına, ekonomik yıkımın faturasını bizlere kesme planlarına karşı durabilmek için uyanık olmalı, yalanlara, tuzaklara aldanmamalı, haklarımızı korumak ve genişletmek için örgütlenmeliyiz.
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...