Buradasınız
Kıdem Tazminatımızı Patronlara Yedirmeyelim; Sahip Çıkalım, Savunalım!

Hükümet, kıdem tazminatını bir fona aktarmak ve zamanla ortadan kaldırmak üzere bir kez daha harekete geçmiş bulunuyor. Çalışma Bakanı Müezzinoğlu, peş peşe açıklamalar yapıyor ve ne denli kararlı olduklarını ifade ediyor. Elbette bu kararlılığın amacı patronları memnun etmek! Ama tüm açıklamalarının sonuna, “biz işçileri düşünüyoruz” gibi bir ifade sıkıştırmaktan da geri durmuyor. Yani Bakan, işçilerin kafasını karıştırmak için özel ve incelikli bir çaba sarf ediyor. “Patronların alkışladığı kıdem fonu planı nasıl olur da işçilerin çıkarına olur?” diye sorabiliriz, ama gelin önce kıdem tazminatının gerçekte ne olduğuna ve bizi neden ilgilendirdiğine bir bakalım.
Yaşadığımız sömürü düzeninin adı kapitalizm. Kapitalizm, işçilerin işgüçlerini (emek güçlerini) patrona sattıkları bir sistemdir. Acı ama gerçek: Bu sömürü düzeninde işçilerin patronlara sattığı işgücü, herhangi bir üretim aracı gibidir ve bu nedenle bir metadan başka bir şey değildir. Nasıl ki her malın/ürünün bir değeri varsa, işçilerin patronlara sattığı işgücünün de bir fiyatı/değeri var. İşçi işgücünü satar ve karşılığında bir ücret alır. Meselenin bu boyutu son derece önemlidir: Zira işçiler çoğu zaman aldıkları net ücrete odaklanır ve bütüne bakmazlar. Oysa ister ikramiye, ister prim, isterse yakacak ve giyecek gibi sosyal yardımlar olsun; bunların tamamı işçinin işgücü tutarının bir parçasıdır. İşçiye hangi biçim altında ödenirse ödensin bu değişmez. Nitekim patronların “işçilik maliyeti” dedikleri şey de işgücü maliyetidir ve bunların tamamını kapsar. İşte bu nedenle kıdem tazminatı da işçinin işgücü tutarının içinde yer alır. Yani kıdem tazminatı işçinin ödenmemiş ücretinin bir parçasıdır.
Fakat kıdem tazminatının özel bir durumu var. Bir anlamda ücretin sonraya bırakılan ve içeride tutulan kısmını oluşturan kıdem tazminatının amacı, işçi için iş güvencesi oluşturmaktır. Böylece tazminat ödemek istemeyen patron işçiyi kolayca işten atamaz. İşten atılan ve kıdem tazminatını alan işçi ise, işsizlik döneminde geçinebileceği bir gelir elde etmiş olur. Görüleceği gibi kıdem tazminatı işçinin kazanılmış hakkıdır. Ancak işçiler örgütlü olmadıkları ve haklarını bilmedikleri için, bu haktan çok az işçi yararlanabiliyor. Şimdi burada durup soralım: AKP hükümeti gerçekten de tüm işçilerin kıdem tazminatı almasını mı istiyor?
Eğer hükümet gerçekten de işçileri düşünüyorsa, o zaman sorunun çözümü çok kolaydır. Meselâ bizzat yaygınlaştırıp kalıcı hale getirdiği taşeronluk sistemini ve kiralık işçilik düzenlemesini yasaklayarak işe başlayabilir. Çünkü taşeronluk ve işçi kiralama sisteminde işçilerin bir yılı doldurmalarına ve kıdem tazminatına hak kazanmalarına izin verilmiyor. Keza tüm işçilerin kıdem tazminatı alabilmesi için çok basit bir düzenleme yeterlidir: Hükümet, kıdem tazminatına hak kazanmak için gerekli olan bir yıllık zorunlu süreyi kaldırabilir ve ayrıca tazminat ödemeyen patronlara ağır cezalar uygulayabilir. Böylece bir gün çalışan işçi bile tazminat alabilir.
İşte sorunun çözümü bu kadar basit… Lakin gerçek şu ki AKP’nin böyle bir derdi yoktur. Hükümetin esas amacı patronların arzusunu hayata geçirmektir. Çünkü patronlar, kıdem tazminatı engelinden kurtulmak ve istedikleri zaman istedikleri işçiyi işten atmak istiyorlar. Kıdem tazminatının fona aktarılmasıyla işgücü maliyetleri de ucuzlamış olacak. Fonun zaten amacı dışında kullanılacağı ve aynı diğer fonlar gibi, ilerleyen yıllarda tümüyle yok edileceği ise bir sır değil. Böylece işçiler hem iş güvencelerini hem de ücretlerinin sonraya bırakılan kısmını kaybetmiş olacaklar.
Gerçek böyle olmasına rağmen, hükümet işçilerin bilincini bulandırmak için olmadık bahanelere, yalanlara başvuruyor. Öncelikle şu noktanın altını kalınca çizmek istiyoruz: Fon mantığı ile kıdem tazminatının varlık nedeni birbiriyle taban tabana zıttır. Hükümet, kıdem tazminatını fona aktarma adı altında işten atmaları frenlemek amacıyla geliştirilen mekanizmayı ortadan kaldırmak istiyor. Kurulacak fon, bu mekanizmanın yerine geçmeyecektir. Dolayısıyla tüm işçilerin odaklanması gereken nokta burasıdır.
İşçilerin işten atılmasını frenleyen mekanizmayı yok etmek isteyen hükümet, “fonla birlikte tüm işçiler kıdem tazminatı alacak” diyerek işçileri para tuzağına çekiyor. Böylece zaten kıdem tazminatı alamayan işçiler, sahip oldukları hakkı korumak ve kullanmak için mücadele vermek yerine, fonla birlikte alacaklarını düşündükleri üç kuruşa odaklanıyorlar. Oysa olası fondan para almak hiç de kolay olmayacak. Zira hükümetin niyeti, 30 günlük brüt ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatını 15 güne düşürmektir. Lakin hükümet, sendikaların ve işçilerin tepkisini yatıştırmak için, fonun ilk döneminde kıdem tazminatını 30 günlük net ücret üzerinden hesaplayabilir. Ne var ki fon kabul edilir edilmez, bu süreyi derhal düşürme yoluna gitmekten geri durmayacaktır. Daha da önemlisi, işçinin fondan para çekebilmesi için 10 yıl çalışması gerekecek. Fon üzerinde hiçbir denetim hakkı olmayan işçilere, fonun nasıl kullanılacağına dair fikirleri de sorulmayacak.
Elbette işçilerin önüne dikilen engeller tesadüf değil. Çünkü hükümetin amacı, hem patronları memnun etmek hem de dilediği gibi kullanabileceği bir fon kurmaktır. Hükümet, işçilerin parasını borçlanmak için garanti olarak gösterebilecek, borçlarını bu fondan ödeyebilecek, işsizliği azaltma adı altında patronlara peşkeş çekecek! Kıdem fonunun nasıl kullanılacağını görmek isteyenler, dönüp işsizlik fonunun nasıl kullanıldığına baksınlar!
Durum buyken, kimi işçilerin AKP hükümetine güvenerek “ama öyle yapmazlar” gibi bir düşünce içinde olması saflıktan başka bir şey değildir. İşçilerin AKP’nin tuzağına düşmesinin nedeni elbette örgütsüz ve sınıf bilincinden yoksun olmalarıdır. Ve işçiler birlik olmadıkları, bir araya gelip örgütlenmedikleri, geçmişin mücadele deneyimleriyle donanmadıkları sürece AKP’nin ya da bir başka düzen partisinin tuzağına düşmeye devam edecekler. İşçilerin sorunlarını ne AKP ne de başka bir düzen partisi çözebilir. Taşeronluğu yaygınlaştıran, kiralık işçiliği getiren, sendikaların önünü kesen, grevleri yasaklayan, emeklilik yaşını daha fazla yükselten AKP hükümeti değil mi? Çare, tüm üretimi gerçekleştiren, alın teri döken ve elinde muazzam bir güç tutan işçilerin; örgütlü, kararlı ve bilinçli bir mücadele yürütmesidir. Gelin kıdem tazminatı hakkımızı patronlara teslim etmeyelim, sahip çıkalım, savunalım!
Çok Şey mi İstiyoruz?
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...