Buradasınız
Kocaman Bir Kumbara Sürekli Doluyor: Kimin Sayesinde?
Kıraç’tan bir kadın işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Vergi, vergi, vergi… Hayatımızın her alanında ödediğimiz vergiler var. Şimdi hep birlikte biraz düşünelim. Acaba vergiler direkt bizim maaşlarımızdan kesilmese, devlete ödediğimiz vergileri kendimiz gidip yatırsak nasıl olurdu? Biliyorsunuz, bizim maaşlarımızdan daha cebimize girmeden direkt devletin kasasına aktarılan vergilerimiz var. Devlet yetkilileri çıkıp “yol yaptık, hastane yaptık, havaalanı yaptık, size hizmet ediyoruz” diyorlar. Acaba kesilen vergilerimizin karşılığını ne kadar alıyoruz?
Ben sağlık malzemeleri üreten bir fabrikada çalışıyorum. Bizim işyerinde sekizinci ay gelince arkadaşlarla en çok konuştuğumuz konulardan biridir kesintiler. Bazen muhasebeye gidip soruyoruz, “Neden bu kadar kesinti yapılmış?” diye. Tabii ki aldığımız cevap hepinizin malumu: “Biz kesmiyoruz devlet kesiyor.” Biz de “devlet bizden neden bu kadar vergi kesiyor?” diye arkadaşlarla konuşuyoruz. Sonuçta bizler asgari ücretle çalışan insanlarız. Ama bizim fabrikada Ramazan ayında yaptıkları yardımı bile maaş bordrolarımıza yansıtıyorlar. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde verdikleri bir gülü bile yansıtıyorlar. Böylece işveren gider olarak gösteriyor, vergisini de devlet bizden kesiyor. Aldığımız ücret yetmiyor. Doğal olarak fazla mesaiye kalıyoruz. Fazla para kazanacağız derken bir bakıyoruz ki mesaiye kalanlardan daha çok kesinti yapılıyor.
İktidar sahipleri “halka hizmet için” vergi aldıklarını söylüyorlar. Gerçekten öyle mi? Devlet okullarında nitelikli eğitim görüyor mu çocuklarımız? Geçenlerde bir arkadaşımız çocuğunu okula kaydettirebilmek için kendisinden 10 bin lira istediklerinden dert yanarak “sanki benim kızı özel okula yazdırıyorum” demişti. Yola çıkıyoruz memleketimize gitmek için, geçtiğimiz bütün yollar paralı. Bizler için yol yaptıklarını söyleyenler, o yolları kullanırken de bizden para kesmeye devam ediyorlar. Bir hastaneye gitmek istiyorsun, tabii ki randevu bulabilirsen gidiyorsun. Orada da para kesmeye devam ediyorlar. Eczaneye gidiyorsun ilaç almak için, hastane masrafı diye senden devlet adına vergi alıyorlar.
Ödediğimiz vergilerin birçoğunun adını bile bilmiyoruz. Allamışlar pullamışlar, güzel birer de ad bulmuşlar. Mesela su faturalarında bulunan “çevre tüketim vergisi” gibi… Karnımızı doyurmak için bir şeyler almamız gerek, markete gidiyoruz. Tabii ki onun da bir bedeli var. Bize diyorlar ki “kendini doyur ama bizi de unutma.” Hemen vergi kesiliyor. Bir bebek bezi alıyorsun “üç tane çocuk yap” diyenler yüzde 18 KDV alıyor.
Bizler bu vergileri ellerimizle vergi dairelerine götürüp yatırsak neler olur acaba? Bunu neden sorgulamıyoruz? Marketlerde satılan poşete 25 kuruş vermemek için insanlar çantalarında poşet taşıyor ama attıkları her adımda devlete vergi verdiklerinin farkında değiller. Bir yudum su içsek ona da vergi veriyoruz. Aslında düşündüğümüz zaman devletin bütçesini var eden bizim paralarımız. Kocaman bir kumbara var ve biz işçiler sürekli dolduruyoruz. Şu an mecliste 650 milletvekilinin maaşını bizler veriyoruz. Devlet adına çalışan herkesin maaşını bizler veriyoruz.
İktidarın bakanları çıkıp “evet ekmek 5 lira ama insanlar daha rahat alıyor” diyor. 2017’de ekmek fiyatı 1,25 lirayken, asgari ücret bin 777 liraymış. Yani o parayla tam 1421 adet ekmek alınıyormuş. Sene 2022, asgari ücret 5 bin 500 lirayken ekmek 5 lira. Aldığımız parayla sadece ekmek alsak 1100 adet ekmek alabiliyoruz. Alım gücümüz ortada. Ya bunlar matematik bilmiyor ya da bizimle eğleniyorlar.
Bizler alım gücümüzün uçurumdan yuvarlanır gibi düştüğünün farkındayız. Alamıyoruz, nitelikli şeyler yiyemiyoruz. Sadece ekmekle karın doyar mı? Şimdi siz söyleyin bu kadar yağmanın sömürünün karşısında birlik olup mücadele saflarına katılmaktan başka şansımız var mı? UİD-DER gibi bir mücadele örgütümüz var. Yeni kampanyamız, “Yoksulluk Çığ Gibi Büyüyor. Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” tam yerinde ve doğru bir kampanyadır. Bu anlamda mücadele örgütümüze çok teşekkür ediyoruz. Yoksulluğa söylenmek yetmez elbette, bunu bitirmek için mücadele şart. Haydi, emekçi kardeşlerim birlikte mücadele edelim. İnsan gibi bir yaşamı mücadele edip kazanacağız.
Sınıflar Nasıl Siyaset Yapar?
- Kuru Ekmek
- Yoksulluğundan Utanmak!
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Çocuklarımız İçin
- 3 İşçi Kadın, 3 Hayat, 3 Talep!
- Bu Düzen Değişmeli!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Emekçi Kadınlar: Mahalleyi UİD-DER’e, UİD-DER’i Mahallemize Taşıyoruz!
- Market Raflarından Sınıf Siyasetine
- Emekliyiz, Adana Arçelik İşçileriyle Dayanışma İçindeyiz
- Yüksek Kiralar, UİD-DER’in Kampanyası ve İşçi Dayanışması
- Çocuklar Bayılmasın Diye Kampanyamıza Sahip Çıkalım!
- UİD-DER’in Kampanyasının Eyüp’ten Yansımaları
- Yapılan Zamlar Geri Alınsın!
- Annelerimizin Ücretlerinin Yükseltilmesini, Çalışma Saatlerinin Kısaltılmasını İstiyoruz!
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- Israr Ettik ve Kazandık
- “Tost Günü” ya da “Birlik ve Mücadele Günü”
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Okul Öncesi Eğitimde Ücretsiz Yemek Hakkı Kazanıldı
Son Eklenenler
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...
- Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de çalışan maden işçilerinin 1 Temmuzda başlattığı iş bırakma eylemi şirketle yapılan anlaşma üzerine 16 Temmuzda sonlandırıldı.