Buradasınız
Komşuyla Sohbet Konusu Sermayenin Oyunu
Gebze’den emekli bir işçi
Merhaba dostlar. Ben sendikalı bir fabrikadan emekli olmuş bir metal işçisiyim. Bildiğiniz gibi Kocaeli bölgesi farklı sektörlerin yoğun olarak üretim yaptığı bir sanayi bölgesidir. 1 Mayıs yaklaşırken farklı sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Arkadaşların anlattığı ve komşumun yaşadığı olaylar birbirine çok benziyordu. Durum böyle olunca geçmiş yıllarda yaşadıklarım aklıma geldi.
Uzun yıllar çalıştığım otomotiv yan sanayi fabrikası, taşıt araçları için yedek parça üretiyordu. 450 işçisiyle 150 ülkeye ihracat yapan bir fabrikaydı. Üretimi arttırabilmek, daha az sürede daha fazla mamul çıkarabilmek için yeni uygulamalar söz konusuydu. Bunu da işçilere anlatabilmek ve onları da bu sürece katabilmek için bu projelere süslü adlar veriyorlardı. Daha az sayıda işçiyi daha hızlı çalıştırarak daha fazla kâr elde etmenin adı kalite olmuştu. İsimleri farklı da olsa (kalite çemberi, 5S ve yalın üretim) bu uygulamalarla hedeflenen aynı şeydi. Bizim fabrikamızda da bu (yalın üretim) gibi çalışmalar başladı. İşveren biz işçilere, “rakip firmalar var, o yüzden üretimi arttırıp fabrikayı daha çok büyütmememiz gerekir” diyordu. Sürekli eğitimler alıyorduk. Eğitimler sırasında kalite müdürü “kalite sistemini bu fabrikada çalışır hale getirirsek üretim artar. Üretim artarsa çalışan sayısı 450 kişiden 700 kişiye çıkar” diye bizi ikna etmeye çalışıyordu. Bu söylem üzerine söz almıştım. “Çok iyi söylüyorsunuz da biz bu uygulamayla gayret ettik ve üretimi arttırdık diyelim. Üretim artınca işçi ihtiyacının 300 kişiye düşmeyeceğinin garantisi var mı?” diye sormuştum. Bana “sen negatif düşünüyorsun, olaylara pozitif yaklaşmamız lazım” diyerek dersine devam etmişti. Sonuçta ne oldu peki? Bir sene sonra işveren 100 işçiyi işten çıkardı, iki yıl sonra ise fabrika komple kapandı!
Uzun yıllar aynı fabrikada çalıştığım komşumun anlattıklarına gelince; şu anda otomotiv yan sanayinde plastik parçaları üreten bir firmada çalışıyor. Firmanın iki ayrı fabrikasında üretim yapıyorlar. 6 ay önce Bulgaristan’a bir fabrika açılmış. Bu arkadaş da oraya gidip tezgâhların kurulmasında görev almıştı. Sonra ailesiyle beraber Bulgaristan’a yerleşmiş ve fabrikada ustabaşı olarak çalışmaya başlamıştı. Ara ara denk gelip konuştuğumuzda kendince yaşadığı sorunları anlatıyordu. Çalışanlardan şikâyet ediyordu. “Çok yavaş çalışıyorlar, hiç fazla mesaiye kalmıyorlar, çay ve yemek zili çaldığında hemen işi bırakıyorlar. Abi orada işçi bulmakta çok zorlanıyoruz” diyordu. Sanki kendisi fabrikada çalışan bir işçi değil, fabrikanın patronu gibi konuşuyordu. Ben de lafa girip “eskiden bizler de birlikte, aynı fabrikada haklarımızın korunması ve geliştirilmesi mücadelesini veriyorduk. Oradaki işçi arkadaşların yaptıkları çok normal, kazanılmış hakları var, haklarını koruyorlar. Bunda bir tuhaflık yok. Bence sen normal değilsin” demiştim. 3 ay sonra aynı arkadaşımla tekrar denk geldiğimde, fabrikanın kapandığını, tekrar eski fabrikaya döndüğünü anlattı. Bu konuşmadan sonra çevremizdeki arkadaşlar dediklerime katılarak “abi çok doğru, insan ne olduğunu unutmamalı, işçiyiz biz. Ustabaşı, şef olsan ne yazar! İşin bittiğinde kapının önüne konuluveriyorsun. Diğer taraftan haberlerde duyuyoruz hep, o fabrika kapanmış, bu fabrika kapanmış, o fabrika 500 işçi çıkarmış ya da şu fabrikayı yabancı sermaye almış diye” anlattılar.
Şimdi ekonomik krizin etkilerini daha fazla hisseder olduk. Yalnızca tüketim maddelerinin fiyatlarının artışıyla değil kapanan fabrikalarla, toplu işten çıkartmaların önünün açılmasıyla çok daha büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Bunları yazarken bence çok önemli olan ve 200 yıl önce işçi önderlerinin söyledikleri sözler aklıma geldi. İlk duyduğumda ne anlatılmak istendiğini anlayamamıştım, şimdi anlayabiliyorum ne kadar doğru bir söz olduğunu: Sermayenin vatanı yoktur! İşçinin de vatanı yoktur! Dünyanın bütün ülkelerinde sermayenin ve onun hizmetinde olan siyasilerin oyunu bitmez. Senaryolar farklı olsa da amaçlanan hep aynı, böl, parçala, yönet! Kimi? İşçi sınıfını! Neden? Daha fazla sömürerek daha fazla kâr elde etmek için.
Savaşların ve açlığın, sınırların ve sınıfların olmadığı bir dünya için, bütün dünyanın işçileri birleşin!
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Arjantin’de sendikaların çağrısıyla işçiler 9 Mayısta 24 saatliğine genel greve gitti. Faşist devlet başkanı Javier Milei ve hükümetine karşı yapılan genel grev çağrısına çeşitli sektörlerden işçiler karşılık verdi. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT...
- Zorlu bir yıldan geçerken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, heyecan ve coşku içinde karşıladık. UİD-DER olarak 1 Mayıs’a işçi kentleri Lüleburgaz ve Bursa’da katıldık. Lüleburgaz’da geçirdiğimiz ilk 1 Mayıs’ımız...
- Emekli bir işçi: Bu 1 Mayıs’ta da sınıf kardeşlerimizle kol kola yürüdük. Sınıfımızın taleplerini hep birlikte haykırdık. İyi ki önümüzde bizlere yolu açan sınıfımızın mücadele örgütü UİD-DER var. Kendini, sınıfın taleplerine ve sadece sınıfın...
- Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- Çorum’un Dodurga ilçesinde bulunan maden ocağında faaliyet gösteren ODAŞ Elektrik bünyesindeki Yel Enerji’de çalışan işçiler patronun sendika düşmanlığına karşı 9 Mayısta direnişe başladı. Yel Enerji işçileri kötü çalışma koşulları ve düşük...
- Sınıfımızın uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele örgütümüz UİD-DER, bu sene 1 Mayıs’ı işçi kentleri olan Bursa ve Lüleburgaz’da kutlama kararı aldı. Bizler de bu doğrultuda tüm hazırlıklarımızı yaparak...
- Öz İplik-İş Sendikası, Başkanlar Kurulunu, direnişteki Durak Tekstil işçileriyle dayanışmak amacıyla Bursa’da gerçekleştirdi. Kurulun ardından sendika yöneticileri direnişlerinin 83. gününde Durak Tekstil işçilerini ziyaret etti. Burada yapılan...
- 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik ve mücadele günü. Her 1 Mayıs’ta UİD-DER’li mücadeleci işçiler bir gelincik tarlasını andırır gibi dolduruyorlar meydanları. Her 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının bu çalışkan evlatları coşku dolu, disiplinli...
- Merhaba dostlar, uzun zamandan beri çalışma şartlarım nedeniyle birçok etkinliğe katılamıyordum. Yaşımın genç olmasına rağmen heyecanımı yitirmiştim. Hem yaşadığım şehirlerde etkinliklerin olmaması hem de maddi imkânsızlıklar yüzünden uzak kalmıştım...
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...