Buradasınız
Krizin Nabzini Pazarda Tuttuk: Evde de Çarşıda da Hesap Şaşıyor
“Gel ablacım geeel”, “Bedava yaptık koş koooş”, “Batan geminin malları bunlaaar”, “4 kilo 10 lira, 4 kilo 10 liraaa!”... Semt pazarlarında duymaya alışkın olduğumuz bu sözler, üç kuruş daha ucuza alışveriş yapmak isteyen emekçilerin uğrak mekânı olan pazarlara can verir adeta. Ama gelin görün ki, rengârenk tezgâhlarıyla pazar alanını cümbüşe çeviren, avazları çıktığı kadar bağıran pazarcıların şimdilerde sesleri içine kaçmış sanki. Gittiğimiz pazarda bağırışlardan eser yok. “Bir sıkıntı var ama ‘psikolojik’ herhalde!” deyip alışverişe koyuluyoruz. Bu arada hem pazarcılarla hem de alışverişe gelenlerle sohbet ediyoruz.
Pazarcıların o birbirinden yaratıcı çağırışlarının yerini ellerindeki poşet sayısı ikiyi geçmeyen, kaşları çatık, yüzleri asık emekçilerden yükselen homurtular, mırıltılar almış. “Bu ne pahalılık kardeşim!”, “Daha geçen hafta kilosu 4 liraydı hangi ara 6 lira oldu?”, “Bir de kriz yok diyorlar, krizi gelsinler pazardan sorsunlar!” benzeri hayıflanmalar kulağımıza çalınıp duruyor. Soruyoruz henüz içi boş pazar arabasıyla pazarı baştan aşağı birkaç kez turlayacak olan teyzeye: “Televizyonlarda ‘kriz yok’ diyorlar, ‘psikolojik’ diyorlar, ‘geçecek’ diyorlar, geçer mi teyze?” Elindeki üç beş domates dolu poşete bir domates daha koyup koymama kararsızlığı içinde yüzümüze bakıp cevap verdi: “Kriz onlara yok kızım. Bize bal gibi de kriz var. ‘Üretim çok, bolluk var’ diyorlar. Ele bolluk, bize yokluk…” Ardından elindeki domatesi tezgâha bıraktı, daha ucuz tezgâh bulma umuduyla, arabasını peşinden sürüp gitti. Arkasından bakan pazarcının hali daha perişandı. “Aldığım emekli maaşı yetse ne işim olurdu burada? İki çocuğu okutmak kolay iş mi? Şimdilerde her şey çok zor. Eskiden poşet poşet, kilo kilo alınırdı sebze. Şimdi bakıyorsun, iki kabak, üç patlıcan tarttırıyorlar. Kızamıyorsun da… Ne diyeceksin ki, onların da eline geçen para belli.” Yanındaki tezgâh sahibi de dert sahibi. Dayanamıyor, katılıyor sohbete: “Televizyonlar yalan söylüyor. ‘Fırsatçı’ diye bizi gösteriyorlar. O domates tarladan buraya gelene kadar neler çekiyor? Gübreye, benzine, sebze kasalarına da mı ben zam yapıyorum? Asıl fırsatçı onlar!”
Pazarcıların giderleri diğer esnaflara göre daha az olduğu için pazarda satılan mallar diğer alışveriş mekânlarına göre nispeten daha düşük olur. Haliyle bu durum, geniş bir tüketici kitlesi için pazarları cazip alışveriş mekânlarına dönüştürür. Pazarın bir diğer özelliği ise, marketlerden farklı olarak tane tane değil, kilo kilo alışverişin yapıldığı mekân olmasıdır. Ancak doğru bildiğimiz her şey, her zaman ve her yerde geçerli olmaz. Yaşamlarımız krizden etkilenirken o bildiğimiz semt pazarları da krizden nasibini alarak büyük değişimlere uğrar, fiyatlar el yakmaya başlar. Böylece daha ucuz olur diye pazardan medet uman emekçilerin kanayan yaralarına tuz basar. Pazarcının da, pazar alışverişi yapanın da hali içler acısı. Ama durun hele, vakit ‘fedakârlık’ vakti! İki domates, üç soğan daha az alır, kemerlerimize bir ilmek daha açar sıktıkça sıkarız. Nihayetinde “biz bir aileyiz!”
Pazarı gezmeye devam ediyoruz. Bu arada gözlerimiz sebzelerin üstündeki fiyatlarda. Bir yandan “kriz yok, manipülasyon var” derken, öte yandan el yakan fiyatlar, elektriğe, doğal gaza gelen zamlar… Hayat pahalılığı karşısında eridikçe buharlaşan ücretler… “Rahibin cezasının bedelini de biz ödedik. Madem serbest bırakacaklardı niye biraz daha erken bırakmadılar da bizi bu kadar süründürdüler. Olan hep bize oluyor” diye dert yanıyor az ileride bir pazarcı ağabey, tezgâhından salatalık seçen bir ablaya. Abla da hak veriyor: “Yazık bize yazık. Krizi çıkaran onlar, altında kalan biz!”
Egemenler “aynı gemideyiz” demeyi çok seviyorlar. Ama gemi su almaya başlayınca bizi filikalara yaklaştırmıyorlar. Deyim yerindeyse, onlar kaçıp kurtulurken biz boğuluyoruz. Kabul edelim ki, biz o gemide değiliz. Onların yalanına kanıp haklarımız için mücadeleyi daha ne kadar erteleyeceğiz? Şimdi vakit kendimiz ve sınıfımız için birleşme, dayanışmayı güçlendirme ve haklarımız için mücadele vakti!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
- Maaşlar Eriyor: Bu düzen Değişmeli!
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...