Buradasınız
Kulak Verin Sesimize!
Sefaköy’den bir UİD-DER’li
Toplu taşıma araçlarını hepimiz kullanıyoruz. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerdeki toplu taşıma araçları hakikaten adını hak ediyor. Bizler işe, okula, evimize giderken bu araçlarda gayet büyük bir topluluk olarak ayakta, tıkış tıkış, doğru dürüst nefes bile alamadan “seyahat” ediyoruz. Bence metrobüsler, tramvaylar, trenler, otobüsler doğal politik tartışma alanı. Bu araçlar hem pahalı hem de çok kalabalık; bu araçları yoğun olarak kullanan işçiler haliyle bu durumdan rahatsızlık duyuyor ve bunu çoğu zaman haklı olarak kalabalık içinde dile getiriyorlar. Ben de çok güzel bir muhabbete ortak oldum.
Geçen günlerde metrobüsteyken yanımda duran 15-16 yaşlarında bir genç sürekli “bu nasıl şey” diyordu. Çevremizde insanlar çocuğa deli gözüyle bakmaya başladı bir süre sonra. Sıkıntısını anladım. Çocuğa “çok kalabalık değil mi” diye sordum. “Böyle seyahat mi edilir ağabey, bu nasıl kalabalık, çalışmaya geldik memleketten ama vallahi de billahi de kaçarım ben buradan, bu insanlar nasıl sabrediyor” dedi. Genç işçiye kanım çok ısındı, muhabbeti devam ettirmek istedim. Adının Hüseyin, memleketinin Adana olduğunu, tekstil işçiliği yaptığını öğrendim. İş yokmuş, o da ağabeyiyle memleketinden 1000 küsur km uzağa, İstanbul’a çalışıp para biriktirmeye gelmiş. 11 saat çalışıp 700 lira maaş alıyormuş. Paralar birikmiyormuş haliyle. Ne sigorta varmış ne hak ne hukuk. Adana’da çok Suriyeli işçinin olup olmadığını sordum. O da savaştan sonra Suriyelilerin çok geldiklerini, o yüzden işsizliğin arttığını söyledi. Hemen hemen her atölyede, fabrikada patronlar Türk ve Kürt işçileri 3’er 5’er çıkarıp, yerlerine sigortalarını yatırmadıkları ve Türkiyeli işçilerden çok ucuza çalışan Suriyeli emekçileri işe alıyorlarmış. Bu durum hem işsizliğe hem de bunun devamı olarak haftalıkların ciddi biçimde düşmesine yol açmış ve Türk işçilerde de Suriyeli işçilere karşı ciddi bir öfke ve milliyetçilik kabarmış. Ben bu durumun Suriyeli işçilerin suçu olmadığını anlatmak istediğimde Hüseyin daha ilk cümlemi ağzıma tıkarak, “biliyorum ağabey, Suriyeli işçiler de gariban Türk işçiler de gariban” dedi. “Peki suçlu kim?” diye sorduğumda uzun uzun düşündü cevap bulamadı. Ben de patronların Suriyeli işçilerin yurtsuzluğunu, acılarını kullanarak onları çok ucuza çalıştırdığını, bizi birbirimize düşman ettiğini, hakkımız olan parayı düşürenin patronlar olduğunu, Suriyeli işçinin bizden bir farkı olmadığını, bütün işçilerin onun dediği gibi gariban olduğunu anlatmaya çalıştım. Dediklerime hak verdi ve benimle bir gün çay içmek istediğini söyledi. Ama genç işçi Hüseyin’in aklına bir soru takılmış: “Ağabey patronlar bizden ne istiyor ki bizle bu kadar uğraşıyorlar?”
Patronlar bizden çok şey istiyor Hüseyin. Bizden önceki işçilerin kazandıkları kıdem tazminatı hakkımızı istiyorlar. Bizim ölene kadar günün her dakikası kendileri için çalışmamızı istiyor ve bize ücret falan vermemek istiyorlar. Bak zaten üç kuruş olan asgari ücretimize göz dikmişler. Utanmadan asgari ücretle nasıl geçinemiyorlar diye soruyorlar. Onlara aldığın 700 lirayla nasıl geçinemediğini anlat Hüseyin, ellerindeki makas kesiklerini göster. Patron bizi Suriyeli, Türkiyeli olarak birbirimize düşürmüş, aramıza girmiş. Bizim sendikalara, işçi derneklerine gitmemizi istemiyorlar, çünkü biliyorlar ki eğer örgütlenirsek Türkiyelisi, Suriyelisi, Amerikalısı, Mısırlısı bir arada aynı talepleri haykırırsak, ne onların saltanatı kalır ne bizim sefaletimiz, garibanlığımız. Kulak ver sesime Hüseyin! Kalk ayağa, senin olanı, hakkını iste. Kulak verin sesimize Hüseyinler, Ayşeler, Maryler, Johnlar, dünyanın bütün işçileri. Ayağa kalkın ve yürüyün kapitalizmin duvarını yıkmak, patronların saltanatına son vermek için!
Hey hey işçi kardeş!
Kulak ver sesimize
Bu düzen değişecek, katılırsan kavgaya
UİD-DER bunu söyler
Güçlüsün, örgütlüysen!
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...