Buradasınız
Maymunun İbretlik Hikâyesinden Ders Çıkaralım
Gebze’den bir işçi

Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple sabit bir yere bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık maymunun elini sadece açıkken sokabileceği büyüklüktedir. Tuzak kurulur. Maymun tatlının kokusunu alır ve “ziyafete” yaklaşır. Yiyeceği almak için elini cevize sokar ama yiyecek içindeyken yumruk haline gelen elini dışarı çıkarması artık olanaksızdır. Sıkıca yumruk yaptığı elini yarıktan çıkaramayan maymun çılgına döner ama elindekini bırakmayı göze alamadığı için tuzaktan kurtulamaz. Yakınlara gizlenen avcılar çok kolay bir şekilde amacına ulaşır. Maymun yakalanır. Oysa maymunun yapması gereken tek şey o yiyeceği bırakıp elini dışarı çıkartmaktır. Elindekini kaybetmeyi göze alarak daha büyük bir şeyi, özgürlüğünü, hayatını kazanmaktır. Ne yazık ki maymun bunu yapamaz ve elde ettiğini zannettiği yiyecekten olmamak için özgürlüğünden, hayatından olur.
Biz insanız ama maymunların kaderinden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu inkâr edebilir miyiz? Bugün bizlere de benzer tuzaklar kurulmuyor mu? Mesela işsiz kalma korkusuyla, ekmeğimizden olmama kaygısıyla sendikal örgütlenme mücadelesinden uzak duranlarımız, en ağır çalışma koşullarına razı edilenlerimiz yok mu? “En azından bir işim var, onu da kaybetmeyeyim” diyerek en ağır baskılara boyun eğmiyor muyuz kimi zaman? Kıdem tazminatı hakkı elimizden alınırken “ben eski işçiyim, yasa beni etkilemez” diye düşünenlerimiz yok mu? “Bir gün çalışan bile kıdem tazminatı alabilecek” denilerek kazanılmış bir hakkımız olan kıdem tazminatı hakkı elden gitmiyor mu? Bunun tatlı bir yiyecekle maymuna kurulan tuzaktan ne farkı var?
Birkaç sene öncesine gidelim. İşsizliğe çözüm bulunacağı, genç işçilerin tecrübe kazanacağı, uzun dönemli işsizlerin işsizlikten kurtulacağı iddia ediliyordu. Nasıl peki? Özel istihdam bürolarının kurulmasıyla! Onlara göre işsizliğin nedeni, gençlerin tecrübesiz olması, özel istihdam bürolarının yokluğuydu. O zaman da bizler, işçi kardeşlerimize gerçekleri anlatmıştık. Bizi güzel sözlerle tuzağa çekmeye çalışan patronlara ve iktidara kanmayalım, demiştik. İstihdam bürolarının işçilerin köle gibi kiralanacağı, güvencesiz çalıştırılacağı, bir gün bir fabrikada ertesi gün başka bir fabrikada çalıştırılacakları için işçilerin örgütlenmesini engelleyecek kurumlar olarak iş göreceğini ifade etmiştik. Bugün kıdem tazminatını bir fona devrederek ortadan kaldırmak isteyenler; “bir gün bile çalışan kıdem tazminatı alabilecek” diyor. Oysa taşeronlaştırmayı yaygınlaştıran, geçici çalışmayı özel istihdam bürolarıyla olağanlaştıran, işsizliği körükleyen, dolayısıyla kıdem tazminatı hakkının oluşmasının önüne geçenler aynı kişiler ve aynı iktidardır. Yöntem açıktır. Önce sorunları yarat, onları yaygınlaştır. Daha sonra da kurtarıcı pozlarıyla ortaya çıkıp türlü saldırıyı çözüm diye sun!
İşçilere dönük saldırılar öyle kılıklara sokuluyor ki bizde “elimizdekini kaybetmeyelim” kaygısı yaratılıyor. Sonra her şeyimizi kaybediyoruz. Fransa’daki işçileri düşünelim. Emeklilik reformu adı altındaki saldırı karşısında işçiler, emekçiler sessiz kalmadılar. Tüm tehditleri boşa çıkarıp saldırı karşısında kitlesel olarak mücadele ettiler. Fransız işçi ve emekçiler sadece kendileri için mücadele etmediklerini biliyorlardı, aynı zamanda çocukları ve dünyadaki sınıf kardeşleri için de mücadele ediyorlardı. Süslü sözlere kanmayı, tuzağa düşmeyi reddediyorlardı.
Biz işçiler, “aman ha elimizdekini de kaybetmeyelim” tedirginliğiyle hareket ettiğimizde, saldırılara boyun eğdiğimizde ne elimizdekileri koruyabilir ne de kazanımlarımızı ilerletebiliriz. Mücadele ederek, alın teri dökerek elde edilen kazanımlar ancak ve ancak mücadele edilerek korunabilir ve böyle ilerletilebilir. Egemenler tarihte emekçileri aldatmaya yönelik türlü oyunlar çevirmişler ve çevirmeye de devam ediyorlar. Akı kara, karayı da ak olarak göstermekte pek mahirdirler. Fakat biz de yalnız değiliz. Bize de sınıfımızın tarihini, egemenlerin oyunlarına karşı nasıl taktikler geliştireceğimizi gösteren UİD-DER gibi bir mücadele örgütü var. Tarihte yaşanan deneyimlerden dersler çıkarıyoruz. Bu sayede bizler de çıkarılan dersler ve aldığımız tarih bilinci ışığında yolumuzu bulabiliyoruz. Bize gösterilen bu yolda Asya’daki maymunların kaderini paylaşmayı kabul etmeyeceğiz. İşçiler olarak el ele vererek tuzaklardan kurtulacağız.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...