Buradasınız
Medyanın İşçiler Üzerindeki Etkileri
Tuzla’dan bir metal işçisi
Medyanın gücü hepimizin malumudur. Sermayenin en etkili silahlarından biri olan medya işçi sınıfının en belalı düşmanı haline gelmiş durumda. Nasıl mı?
Hayatının çok büyük bir bölümünü işte ve işe giderken yolda geçiren işçiler, arta kalan zamanlarında medya araçlarından özellikle televizyonun en önemli izleyici kitlesi. Öyle ki ailesi ya da kişisel ihtiyaçlarına zaman ayırmaktansa işçiler ekranlara kilitlenip kalıyor. Neler izliyorlar peki?
Saatlerce süren dizileri izliyorlar. Onların da çoğunun en temel konusu zengin-fakir aşkı üzerinedir. Her dizide bu iki kavramın (zengin-fakir) altı egemen ideolojiye uygun bir biçimde dolduruluyor ve sinsi bir biçimde işçilerin zihinlerine kazınıyor. Zengin sınıfın her şeye hakkı olduğu ve bunları kullanırken kimseden korkmadığı, alttan alta zihinlere zerk ediliyor. Fakir ise daima çaresiz, bilinçsizdir. Her daim muhtaç insan portresinden bir türlü kurtulamıyor.
Hiçbir dizide işçi konumunda olan karakterler cezbedici değil. Onlar genel olarak patronun adı geçtiğinde dizleri titreyen tipler. İşçi karakterler işlerinden olduklarında bir tepki göstermiyorlar. Başlarına gelenlerde bir hukuksuzluk, yanlışlık ya da haksızlık görmüyorlar. Yani verilen mesaj net; “patron ne derse o.”
Elbette sadece bununla da sınırlı kalmıyorlar. İnsanları birbirine düşüren, menfaat uğruna birbirlerinin arkasından kırk dolap çevirttiren, rekabeti körükleyen yarışmalar da cabası. Bu programlarla insanların birbirlerine güvenleri iyice zedeleniyor. İşçi sınıfının birlik ve dayanışma zincirinde en önemli halka olan güven duygusu ortadan kaldırılıyor. Daima şüpheci, güvensiz ve birlikten korkan insanlara dönüştürülüyor kitleler.
Kapitalizmin yarattığı bütün ikiyüzlülük, rekabet ve çürümüşlüğe rağmen hâlâ az da olsa insanlar arasında kalan erdemli ilişkileri, insani değerleri ortadan kaldıran izdivaç programları ise kontrolden çıkmış durumda. En basit ahlâki değerleri bile yitiren katılımcılar, yuva kurmaktan ziyade yuva yıkmaya meyilli. Kavgalar, ihanetler almış yürümüş.
Belgeseller ancak işçi kitlelerinin önemli bazı gelişmelerden haberdar olmasının istenmediği durumlarda ekranlarda yer alıyor. Onlar da genellikle bilimsel gerçeklerden uzak, çapı sınırlı programlar. Tartışma ve siyasi programlarda muhalif her düşünceye savaş açılan bir zemin özellikle hazırlanıyor. Bu yapımlarda ötekileştirme almış başını gidiyor. Yarışmalar ise artık içeriğinden çok ödülüne odaklı. Ada konseptli yarışmalar ise işçi sınıfının en temel iki unsuru olan dayanışma ve birlik alışkanlıklarını yok etmeye odaklanmış durumda.
Nihayetinde her program sömürü düzeni sorgulanmadan devam etsin diye, benmerkezci, çıkarcı, tek başına bencil bireyler oluşturmak için var. Oysa sermaye karşısında yalnız kalan işçinin aczini biz işçilerden daha iyi kim bilebilir? Ekranlar karşısında harcanan zamanı birlik, dayanışma ve bilinçlenme için harcamanın vakti geldi de geçiyor.
Uykuya Dalıyorum Ayakta Dururken
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...