Buradasınız
Kıdem Tazminatının Gasp Edilmesine Geçit Vermeyelim!
Sermayenin emrindeki AKP hükümeti, işçi sınıfının kazanılmış haklarına yeni bir saldırı dalgası daha başlatmış bulunuyor. AKP’nin hazırladığı hükümet programına göre, kıdem tazminatı fiilen yok edilecek, bölgesel asgari ücrete geçilecek, işçilerin kiralanabileceği “özel istihdam büroları” (kölelik büroları) kurulacak, deneme süresi 25 yaşın altındaki işçiler için 4 aya çıkartılacak, esnek çalışma alabildiğine yaygınlaştırılacak ve kadrolu işçilik tarihe karışacak.
Ancak hükümet, tüm bunlar sanki işçilerin zararına değil de çıkarınaymış gibi sunuyor. AKP hükümeti utanıp sıkılmadan işçilerin zaten kıdem tazminatı alamadıklarını, her işçinin kıdem tazminatı alması için fon kurmak istediğini söylüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, özel sektörde çalışan işçileri düşündükleri için kıdem tazminatı fonu oluşturulacağını ilan ediyor. Başbakan Erdoğan ve Bakanları dinleyince insanın gözleri yaşarıyor: Meğer işçileri ne çok düşünüyorlarmış! İyi ama bu işte bir gariplik yok mu? Kıdem tazminatının bir fona devredilerek fiilen ortadan kaldırılması önerisini getiren bizzat patron örgütleridir. TÜSİAD, MÜSİAD, TİSK, MESS, TOBB gibi patron örgütleri hükümete alkış tutuyor ve cesaretinden ötürü övüyorlar. İşçilere kıdem tazminatı vermek istemeyen ve bunun kaldırılmasını isteyen patronlar; bir fon oluşturarak tüm işçilerin kıdem tazminatı almasını sağlayacağını söyleyen hükümeti alkışlıyorlar! Ne yaman bir çelişki!
Mevcut uygulamaya göre bir işçi, çalıştığı her bir yıl karşılığında bir aylık giydirilmiş ücretini kıdem tazminatı olarak almaya hak kazanır. Ama söz konusu yasanın hayata geçmesiyle birlikte işçi, eskisi gibi her bir yıl karşılığında giydirilmiş bir aylık ücreti tutarında değil bir aylık çıplak brüt ücreti (prime esas ücreti) tutarında kıdem tazminatı alabilecek. Üstelik de kıdem tazminatı bir fona devredileceği için, işten atılan işçi kıdem tazminatını anında patrondan alamayacak. Bir işçinin kıdem tazminatı fonundan para çekebilmesi için tam 10 yıl çalışması gerekecek.
İşçiler kıdem tazminatı fonundan 10 yıl boyunca para alamayacaklarına göre, bu 10 yıl boyunca fonda birikecek muazzam miktarlardaki parayı kim kullanacak? Fonda birikecek büyük miktarlardaki paralar hem hükümetin hem de patronların ağzını daha şimdiden sulandırmış durumda. Hükümet, İşsizlik Sigortası Fonu gibi kıdem tazminatını fonunu da kendi arzuları temelinde kullanacak ve patronlara teşvik olarak verecek. Aslında yapılan tam anlamıyla bir gasptır. İşçilerin kıdem tazminatı ücreti devlet tarafından zorla el konulmak ve patronlara peşkeş çekilmek isteniyor. Bu fonun üzerinde işçilerin hiçbir denetiminin olmayacak olması, fonun nasıl kullanılacağına işaret etmektedir.
AKP hükümetinin sözcüleri, kıdem tazminatının fona devredilmesiyle patronlar daha çok işçi işe alacaklar ve işsizlik azalacak diyorlar. Bu tam anlamıyla kuyruklu bir yalandır. Tersine, kıdem tazminatının gasp edilmesiyle birlikte patronların üzerinde hiçbir yük kalmamış olacak. Kıdem tazminatının varlığı, patronların işçileri rahat bir şekilde işten atmasının bir ölçüde önüne geçiyordu. Ancak kıdem tazminatı yükünden kurtulan patronlar, diledikleri gibi işçileri işten atabilecekler. Mesela, kıdem tazminatının fona devredilmesiyle “işveren üzerindeki yükler daha makul çerçeveye oturacak” diyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu gerçeği açık etmiş oluyor. Anlaşılacağı üzere, kıdem tazminatının gasp edilmesiyle hem patronların daha rahat işçi işten atmasının önü açılacak hem de oluşturulacak fon hükümetin ve patronların yağmasına açılacak.
Bu saldırılar karşısında sendikalara önemli görevler düşüyor. Ancak sendikaların başına çöreklenen sendika bürokratları şu ana kadar kıllarını dahi kıpırdatmış değiller. Bu nedensiz değildir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı şöyle diyor: “Gerçek sendikalaşma oranlarını açıklarsak Hak-İş ve DİSK diye bir konfederasyon kalmaz. Türk-İş’e üye sendika sayısı da yarı yarıya azalır.” Böylece sendika bürokratlarına mesaj verilmiş olunuyor. Eğer kıdem tazminatının gasp edilmesine karşı işçileri harekete geçirirseniz, gerçek sendikalı işçi sayısını açıklar, yetkinizi düşürür ve sizleri koltuğunuzdan ederiz!
İşçilerin mücadele örgütü olması gereken sendikaların, hükümetin ve patronların şantajına boyun eğmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Sendikaların varlık sebebi işçilerin her türlü ekonomik ve demokratik çıkarlarını korumak ve sermayenin saldırılarını püskürtmek için mücadele etmektir. Fakat şunu çok iyi bilelim ki, işçi sınıfı sendikalarına sahip çıkmadığı müddetçe, sendika bürokratları hükümetler ve patronlarla “al gülüm ver gülüm” ilişkisi içinde olmaya devam edeceklerdir.
Sermaye sınıfının saldırıları karşısında başta sendikalı işçiler olmak üzere bütün işçilere çok önemli görevler düşüyor. Bu saldırılara ancak hep birlikte, örgütlenerek ve mücadele ederek karşı koyabiliriz. Bilmeliyiz ki, eğer bizler gerektiği gibi cevap vermezsek kıdem tazminatı gasp edilecek, esnek çalışma daha da yaygınlaşacak, kölelik büroları kurulacak, deneme süresi 4 aya yükseltilecek, bölgesel asgari ücrete geçilecek. Ve böylece işçi sınıfının elindeki son kırıntılarda yitip gitmekle kalmayacak, çalışma ve yaşama koşulları daha da ağırlaşacak.
Kardeşler! Gelin birleşelim ve saldırılara boyun eğmeyelim. Yaşamımızı daha da katlanılmaz hale getirecek saldırılara geçit vermeyelim!
Henüz 16’sında! Sabahın Saat 5’inde!
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...