Buradasınız
Üzülmekle, Sinirlenmekle Tencerelerimiz Dolmuyor
Sarıgazi’den bir otomotiv işçisi

Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar son bir yıldaki gıda enflasyonunun, çalışanları ve emeklileri ezdiğini açıkladı. Yapılan yazılı açıklamaya göre Eylül 2014 ve Eylül 2015 arasındaki 1 yıllık süreçte gıda fiyatlarına %100’e varan zamlarla işçilerin temel gıda maddelerini bile satın alma güçleri düştüğü, tüketicilerin yüzde 70’inden fazlasının gıda yoksulu olduğu belirtildi. Emekli işçilerin 46 temel gıda maddesinde, asgari ücretle çalışan işçilerin ise 37 temel gıda maddesinde satın alma güçlerinin düştüğü ve bu kesimlerin yoksullaştığı vurgulandı. Raporda mercimekte %35,49, kırmızı ette %24,78, yumurtada %15,10, zeytinyağında yaklaşık %100, çayda %20,67, ceviz içinde %28,41, fındık içinde %38,23 artış olduğu yer aldı. Buna karşı Türkiye’de 14-15 milyon insanın açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya çalıştığı belirtildi.
Aslında hepimiz yaşamımızda bu açıklamada rakamlarla belirtilen gıda zamlarını biliyoruz. İşyerindeki sohbetlerde, pazara-markete gittiğimizde, çocuğumuzun istediği her şeyi alamadığımızda, yeterli ve dengeli beslenememekten hastalandığımızda lanet okuyor, üzülüyor, sinirleniyoruz. Özellikle mutfakta tencereyi dolduramayan emekçi kadınlar daha da derinden hissediyor bu pahalılığı. Üstelik tek ihtiyacımız gıda da değil. Kiradan giyime, ulaşımdan sağlığa artan hiçbir giderimizi maaşlarımıza yapılan zamlar karşılamıyor.
Ama üzülmekle, sinirlenmekle tencerelerimiz, çocuklarımızın beslenme çantaları dolmuyor maalesef. Kapitalizm dünya ölçeğinde derin bir krizden geçerken patronlar sınıfı bunun yükünü, kendi yarattıkları krizin faturasını biz işçilere kesmeye devam ediyorlar. Biz işçilerin payına daha fazla sefalet, daha düşük ücretler, daha fazla kredi kartı borcundan başka bir şey düşmüyor. Egemenlerin kendi çıkarları ve pazar payı oluşturma arzuları için sürdürdükleri savaşlar yaşam koşullarımızı günden güne kötüleştirecek. Bunların nedenini sorgulamadığımız, anlamadığımız ve mücadele etmediğimiz müddetçe daha da kötü günler bekleyecek biz işçileri.
Hayatta her şeyi üreten biz işçileriz, her şeyin en iyisini de bizler hak ediyoruz. Bu kötü gidişata dur demek biz işçilerin örgütlü mücadelesinde. Biz fabrikalarımızda, işyerlerimizde, mahallelerimizde örgütlülüğü güçlendirmeliyiz ki bu kokuşmuş düzenin bizlere reva gördüğü koşulları değiştirebilelim. Gelecek biz işçilerin elinde, kendi gücümüzde.
Parmaksız Eldiven!
SF DERİ’de Anlaşma Sağlandı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Sermaye sınıfı, burjuvazi, sağıyla soluyla, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütündür ve yoksul halka, işçi sınıfına düşmandır. Ancak bu utanmaz sınıf ve politikacıları, bizleri kandırmak için yapmadıklarını bırakmazlar....
- Türk Tabipleri Birliği (TTB), 25 Şubatta “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün, Başka Bir Hekimlik Ortamı Mümkün!” diyerek İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı. İstanbul Kadıköy’de bir basın açıklaması yaparak yürüyüşlerini başlatan hekimler,...
- İstanbul Beşiktaş Belediyesi ve Seyhan Belediyesi işçileri ücret gaspına karşı 24 Şubatta geciken ödemelerinin yapılması talebiyle iş bıraktı.
- Bugün ilaç yazdırmak için aile hekimime gittim. Ama onu hiç bu kadar üzgün görmemiştim. Normalde güler yüzlü, hastalarına iyi davranan, insani ilişkileri güçlü biriydi. Üzüntüsünün sebebini sorduğumda iç çekerek anlatmaya başladı: “Gerçekten çok...
- Patronlar sınıfının biz işçilere topyekûn savaş açtıkları çok açık şekilde ortadadır. Her fırsatta mikrofonu kapan patronlar ve siyasetçiler büyümekten, gelişmekten, enflasyonun kısa sürede sona ereceğinden bahsediyor. Ancak gerçekler bunun tam...
- İşçi eylemlerinde, grev ve direnişlerde çokça atılan bir slogan vardır: Hak Verilmez Alınır! Bu yalnızca bir slogan değil, işçi sınıfının mücadele tarihinin bir özeti gibidir. Geçmişten bugüne sendikal ve siyasal hakların mücadeleyle kazanıldığını,...
- UİD-DER, 6 ay boyunca haklarını almak için mücadele eden ve sonunda patrona geri adım attıran Polonez işçileri ile birlikte 23 Şubatta etkinlik düzenledi. Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “Polonez İşçileri Diyor ki:...
- Hepsiburada’nın taşımacılık şirketi olan HepsiJET’in İstanbul Esenyurt’ta bulunan deposunda çalışan 4 kadın işçi 17 Şubatta depo önünde direnişe başladı. DİSK/Lastik-İş Sendikası, örgütlenme faaliyeti yürüttüğü İstanbul Esenyurt’ta bulunan Huhtamaki...
- İstanbul’da çeşitli sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta “çalışma hürriyetinin ihlali” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamasıyla tutuklanmasını ve Antep’te çeşitli fabrikalardan...
- Dünyanın en yüksek sendikalılık oranına sahip ülkelerinden biri olan Finlandiya’da birçok sektörde sendikalar ve işverenler arasındaki toplu sözleşme süreci devam ediyor. Ücret artışları, çalışma saatlerinin düzenlenmesi, sözleşme süreleri gibi...
- Güven kelimesi aslında ne kadar derin bir anlama sahiptir. Güven, bireyler arasındaki ilişkilerin sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlayan temel bir unsurdur. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, güven duygusu yaşamın vazgeçilmezidir....
- Mücadele örgütümüzün yayın organı İşçi Dayanışması’nın 201. sayısının arka kapağında yer alan “Suriyeliler Geri Dönecek mi?” yazısını ben de okudum. Yazıda, “Almanya’ya giden insanların ne kadarı kalıcı olarak Türkiye’ye geri döndü?” diye bir soru...
- Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında aralarında otel çalışanlarının ve çok sayıda çocuğun da olduğu, 78 kişi hayatını kaybetti. Sömestr tatili olduğu için ailelerin çocuklarıyla birlikte gittiği otelde toplu bir katliam yaşandı. Akabinde ortaya...