Buradasınız
Gençler Neden Sorumluluk Almıyor?
Kartal’dan UİD-DER’li bir öğretmen
“Bu çocuğun neyi var? Telefon istedi verdim, bilgisayar istedi verdim, bisiklet istedi aldık, ‘tatile gideceğim’ dedi, boğazımızdan kestik gönderdik. Ne istediyse verdik. Ama okulda sürekli sorun, ilgisizlik, bizi dinlemiyor…”, “evde iş yaptırmıyorum, yeter ki ders çalışsın, önüne yemeğini suyunu koyup, bitirince kaldırıyorum. Ders çalışsın diye, elini sıcak sudan soğuk suya koydurtmuyorum. Ama yine ders çalışmıyor, mutsuz, illaki bilgisayarda oyun, internet diyor, gece yarılarına kadar elinden cep telefonu düşmüyor…” Bu veya benzeri cümleler bugün, benim gibi birçok öğretmenin anne-babalardan sıklıkla duyduğu cümleler.
Şikâyete söz konusu olan çocuklar, gençler işçi çocukları. Şimdiye kadar öğrencilerime yaptığım anketlerin büyük bir kısmında, öğrencilerimin anne veya babasının nerede çalıştığını bilmediğini gördüm. İlgilenmiyorlar çünkü! Niye bilmediğini sorduğum liseli öğrencilerimin bir kısmı çok rahat “ne bileyim, bir yerde çalışıyor işte, bilmek zorunda mıyım?” diye cevap verebiliyor. Anne babanın nerede, hangi koşullarda çalıştığını bilmiyor. Çoğu anne baba, çocuklarına kendi koşullarının zorluğunu, işyerindeki kötü koşulları, evi hangi koşullarda geçindirdiğini anlatmıyor. Kendi yaşadığı koşulları çocuklarının yaşamasını istemedikleri gibi bilmelerini de istemiyorlar. “Biz ezildik, çocuğumuz ezilmesin” diyorlar. Gerçekleri çocuklarından saklıyorlar. Yıllarca burjuva medyada “çocuklarınızla arkadaş olun” propagandası yapıldı. Aileler de çok doğru bir şey yaptıklarını düşünüp onlarla ana-baba ilişkisi kurmadı, arkadaş gibi davrandı ama “gel arkadaş, konuşalım, bu ev nasıl geçiniyor?” demedi.
Çocuklar da aslında bal gibi gerçekleri biliyor. Bu oyunun bir parçası olmayı tercih ediyorlar. Sürekli korunmak, kollanmak işlerine geliyor. Evde en küçük bir sorumluluk bile almıyorlar. Sanal ortamlarda sanal arkadaşlıklar ve sanal dünyayla “mutlu” olmayı tercih ediyorlar. Bu dünyadan hiç kimse, hiçbir şey onları koparsın istemiyorlar. Yaşamın her alanında da bu sanal bağlılığı yaşamak istiyorlar. Gerçeklerden kaçıyorlar. Sorumluluk almak istemiyorlar. Çünkü gerçekleri kabul etmek sorumluluk almak demektir!
Aileler sadece, çocukları okusun istiyor. Siemens’te teknisyen olarak çalışan bir velim “ben okusam daha yüksek yerlerde olurdum, bir işçi olmazdım, çocuğum okusun benim gibi işçi olmasın” diyordu ve sürekli oğlunun tepesinde “oku da oku” diye bastırıyordu. Çocuk stres altındaydı. Bir süre sonra yüzünde gözünde tikler oluşmaya başlamıştı. Bu velim liseyi bitirdikten sonra, çocuğunu okusun diye özel üniversitede 2 yıllık bir bölüme gönderdi. Oysa “okusun işçi olmasın” dediği çocuğu hangi işi yaparsa yapsın eninde sonunda bir işçi olacaktı. Bugün anne babalar, “çocuğumuz işçi olmasın” diyor ama ne iş yaparsa yapsın, işçi olmayacak mı? Büyük bir kısmı işçi bile olamıyor! Çoğu mezun olduğunda, okuduğu alanla ilgisi olmayan bir işte çalışıyor veya işsiz kalıyor. Resmi rakamlara göre her 5 gençten birinin işsiz olması gerçeği durumu yeterince açıklamıyor mu?
Anne, babalar aslında çocuklarını “kurtarmak” adına hem kendilerine hem çocuklarına kötülük ediyorlar, duyarsız, sorumsuz bir insandan başka bir şey yetiştirmiyorlar. Bugün çevresine, yaşadığı sorunlara duyarsız bir genç yarın ailesine, annesine, babasına karşı gerçekten duyarlı bir evlat olabilir mi?
Kendi koşullarının farkında olmak, sorunlarının çözümü için mücadele etmek gençleri doğru yere götürür. Kendi koşulları kendisinden saklanan, görmezden gelmesi öğütlenen, kendinden başkasını düşünmemesinin akıllıca olduğu öğretilen gençler, orta sınıf veya burjuva sınıfın gençleri gibi yaşamak istiyorlar. Bir müddet sonra tüm toplumu küçümsedikleri gibi ailelerini de küçümsüyor, ne istediğini bilmeyen, kendi sınıfından kopuk hastalıklı bireyler oluyorlar. Kolay yoldan para kazanmanın, kolay mutlulukların peşinde koşmanın hesabını yaparken her türlü tuzağın içine düşebiliyorlar. Küçük mutsuzluklar bile yaşatılmamış bu gençler en küçük bir sorunla karşılaştıklarında çok kolay yeniliyorlar.
Unutmayalım ki bizim çocuklarımız da kendi sınıfımızın yani işçi sınıfının bir parçası. Çocuklarımız bu bilinçle büyümeli, sınıfını, safını bilerek büyümeli. Sınıfının sorunlarına karşı mücadele etmesi gerektiğini kavrayarak, bu sorunları çözebilecek güçte olduğuna inanarak, umutlu olmalı, mücadele ettikçe de mutlu olmalı. Hiçbir şey için mücadele etmeyen insan mutluluğun ne olduğunu bilemez, umutsuzluğun içinde debelenir durur. Aksi durumda ne olduğunu bilmeyeni, nereye ait olduğunu bilmeyeni egemenler çok kolay yönetirler. Kan çeşmelerinin başına çok kolay geçirtir, kolaylıkla katile, hırsıza, soyguncuya dönüştürebilirler.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...