Buradasınız
Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!
Gebze’den bir metal işçisi
Geçtiğimiz günlerde fabrikadaki arkadaşlarla balık tutmaya gidelim diye anlaştık. İki üç arkadaş iş çıkışı sahile balık tutmaya indik. Ben de Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok kitabını okuyordum. Kitabın bitmesine birkaç sayfa kalmıştı. “Arkadaşlar ben şu kitabımı bitireyim siz hazırlıkları yapıp oltaları hazırlayana kadar” dedim.
Onlar hazırlıkları yaparken ben kitabı okuyup bitirdim. Kitabı gören arkadaş sordu, “ne okuyorsun sen?” diye. Gelip kitabın ismine baktı. Sonra merakla “ne anlatıyor bu kitap?” diye sordu. Ben de başladım Almanya’da geçen kitabı özetlemeye. Birinci dünya savaşından, savaş esnasında insanların psikolojik durumundan, cepheye gitmeden önceki ruh halleriyle savaştaki ruh halleri arasındaki farktan bahsettiğini anlattım. Savaştan önce bu insanların güzel etler ve yemeklerle beslendiklerini, sigaralarını içtiklerini ve durumlarından gayet memnun olduklarını anlattım. Savaş çıktığında milliyetçi duygulara kapıldıklarını, düşmanlarını kısa sürede yeneceklerinden emin olduklarını söyledim. Tabi durumun sürekli böyle devam etmediğini, cepheye gittiklerinde her şeyin kötüye gittiğini söyledim. Cephedeki askerlerin yanlarındaki arkadaşlarının öldüğünü, onların yerine gelen gencecik çocukların kendilerini mermilerden koruyamadıkları için gelir gelmez öldüklerini anlattım. Savaşta kolu, bacağı kopan insanların olduğundan ve bunlara ne şartlarda müdahale edildiğinden bahsettim. Ve belki de kitabın bende en çok iz bırakan kısmı olan iki “düşman” askerin bir bomba oyuğunda geçirdikleri zaman olmuştur. Bunu arkadaşa anlattığımda pür dikkat beni dinliyordu. “Keşfe çıkan Alman asker karşı tarafın saldırıya geçmesiyle kendini bir bomba oyuğunun içine atar. Ve başlar beklemeye, kafasından geçirir “ya biri buraya düşerse ben ne yaparım?” Bıçağını hazırlar ve beklemeye devam eder. Tam bu sırada geri çekilen düşman askerlerinden biri bu oyuğa düşer. Elliyle adamın azgını kapatır ve boynunu keser. Sonra bir kenara çekilir ve korkuyla adamı izlemeye başlar. Adam hırıltılar içinde inlemektedir. Pişman olur. Adama yaklaşır ve boynunu sarar onu tedavi etmek için. Oyuğun içinde biriken sudan avucuna doldurur ve adama içirir. Ve adamla konuşmaya başlar. Yaptığından duyduğu pişmanlığı anlatır. Ve onun da aslında kendi gibi biri olduğunu ve aralarında bir farkın olmadığını sorgulamaya başlar.
Kitapta geçen bu olayları anlattıktan sonra günümüzle bir kıyaslama yaptık. Emperyalist savaşlarda hep fakirlerin, yoksulların ve işçilerin öldüğünü, dünyanın hiçbir yerinde durumun bundan farklı olmadığını konuştuk. Bugün bizler çok düşük ücretlerle çalışıyoruz ve diğer ülkelerde de bu durum çok iç açıcı değil. Biz işçilerin birbirimizle sorunumuz yokken bizleri karşı karşıya getirip savaştırıyorlar. Ne için? Bu savaşlarda ölenler bizleriz. Peki, bu savaşlar kimlerin çıkarına? Bu savaşların kaybedeni biz, peki kazananı kim? Şöyle bir söz var; savaşları zenginler çıkarır fakirler ölür. Bu konuşmaların ardından arkadaşım beni onaylayarak bu savaşlar olmasa, insanların bu koca dünyada birlikte dost ve arkadaş gibi yaşayabileceklerini söyledi.
Ha belki merak edenler olmuştur o gün hiç balık tutamadık. O günün en güzel yanı bu güzel, dostça sohbet oldu.
KESK’ten Valilik Önünde Eylem
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Katil İsrail devleti, Gazze’deki saldırılarını bir yıldır sürdürürken Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla bölgeyi daha da büyük bir yıkıma sürüklüyor. Gazze’de 42 bine yakın insanı öldüren, Lübnan’ı bombalayarak birkaç günde bine yakın insanı...
- 24 Eylülde Avustralya’nın en büyük sağlık sistemi NSW’ye bağlı çalışan binlerce sağlık işçisi iş bıraktı. Eylül ayı içerisinde 2 kez iş bırakan işçiler, Sidney’deki Hyde Park’tan Parlamento Binasına yürüyerek “yüzde 15 zam istiyoruz” sloganlarını...
- Belediye otobüslerinde boşsa karşılıklı dörtlü koltuklardan şoför tarafında cam kenarına otururum. Oturduğum yerde sola yaslandığımda rahat ederim. Sebebi omurgamdaki eğikliktir. Bedenimdeki daha doğrusu omurgalarımdaki eğikliğin nedeni, 1989 Bahar...
- Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz...
- Yıllık ücretli izinler çalıştığımız her bir yılın karşılığında biz işçilere tanınmış yasal bir haktır. Bu hakkı bütün bir yılın yorgunluğunu atmak için genelde yaz aylarında kullanmayı tercih ederiz. Kimimiz köyüne gider ailesine yardımcı olmak için...
- Fernas Madencilik işçileri direnişin 30. gününde Ankara’ya yürüyüş başlattı. Madenciler TBMM açıldığında Ankara’da haklı taleplerini bir kez daha duyurmayı planlıyorlar. CHP yönetimindeki Ankara Çankaya Belediyesi Çankaya Evleri’nde taşeron şirket...
- Siyasi iktidar, sefalete mahkûm ettiği emeklilerin kamu bütçesine çok büyük bir yük olduğunu iddia ediyor, zam taleplerini görmezden geliyor. Örneğin AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi “EYT demek geleceğin kaynaklarını bugünden tüketmek...
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Türkiye’de iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin 2023 yılı istatistiklerini 4 Eylülde açıkladı. SGK’nın açıkladığı veriler ilk kez, İSİG Meclisi’nin açıkladığı iş cinayeti sayısını aştı. İSİG Meclisi verilerine göre...
- Sevgili işçi kardeşlerim ve işçi çocukları, söyleyeceklerimi bizim mahalledeki çocukların kendi ifadeleriyle yani olduğu gibi anlatacağım. Bu çocuklar yani benim onlara seslenişimle gençlerin istek ve taleplerini aşağıda okuyacaksınız. Gençlerle...
- Farklı sektörlerde çalışan bir grup genç UİD-DER’li işçi “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adıyla bir mini belgesel hazırlamış, belgesel UİD-DER Web TV’de yayınlamıştı. UİD-DER, filmleri belgesele konu olan işçi sınıfının...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet!” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 25 Eylülde İstanbul Saraçhane Parkında gerçekleşen işçi buluşmasına DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK yönetim kurulu...
- Türkiye’de işçi mücadelelerine yenileri eklenirken kazanımla sonuçlanan grev ve direnişler de oluyor. Bursa Kemalpaşa’da Eker Süt Ürünleri fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan 3 işçi 23 Eylülde fabrika önünde direnişe...
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi neticesinde yoksulluğun pençesindeki işçi ve emekçilerin öfkesi büyüyor. Sermaye sınıfı ve siyasi iktidar Orta Vadeli Programlarla işçi ve emekçilerin üzerindeki sömürüyü arttırıyor....