Buradasınız
“Acil Satılık Böbrek!”
Tuzla’dan işsiz bir işçi

Bir erkek işçi, “Merhaba, böbreğimi satmak istiyorum. 25 yaşındayım, sigara içmiyorum ve sağlık sorunum yoktur”; gündelikçi bir kadın işçi, “Merhaba, böbreğimi ve karaciğerimi satmak istiyorum. Hiçbir şekilde sağlık sorunu yaşamadım, yaşım 32. İki çocuğum var. 100 bin lira borcum var ve çok zor durumdayım”; bir tekstil işçisi, “İstanbul’da yıllardır tekstil işinde çalışmaktayım. Bankalara binlerce lira borcum var ve sürekli sıkıştırıyorlar. Böbreğimi satmak istiyorum böylece borcumu kapatabilirim belki. Başka kaçış yolu yok” ilanlar uzayıp gidiyor…
Sosyal medyada giderek artan bu ilanlar ne yazık ki aktardıklarımla sınırlı değil. Böbreğini, karaciğerini veya herhangi bir organını satmak isteyenlerin verdikleri ilanlardan birkaçını olduğu gibi yazdım. Her şey güzel gidiyorken, geleceğe dair hiçbir endişemiz yokken, etrafımızda gerçekleşen olaylar hayatlarımızı doğrudan etkilemiyorken mi verildi bu ilanlar? 25 yaşında gencecik bir insanın böbreğini satmak istemesine; 32 yaşında bir annenin sefalet koşullarından bir süreliğine de olsa kurtulabilmek ve bedeninin bir parçasını canından bir parça olan çocuklarına bir şeyler verebilmek umuduyla satışa çıkarmasına; makine başında yıllarını vermiş bir tekstil işçisinin borçlarından kurtulmaya çalışmak isterken belki de kısa bir süre sonra hayatından olacağı bir şeye kalkışmasına hangimiz, nasıl kızabiliriz?
İşsizlik kitlesel boyutlara ulaştı. Asgari ücret açlık sınırının altında ve hayat pahalılığı günbegün artmaktadır. Bir iş sahibi olanlar bile borç batağındayken varın siz düşünün işsiz kitlelerin ruh halini ve bu ruh halinin, çıkışsızlığın doğurduğu sonuçları. Yaşadığımız bu düzende her ne kadar yasalarda “insanın öncelikle yaşam hakkı vardır” denilse de bu kâğıt üzerinde basit bir cümleden öteye geçemiyor. Uzun saatler çalışıyoruz. Kuru maaş ile geçinemediğimiz için mesaiye kalma yarışlarına giriyoruz. Fakat bu da ev kiramızı, mutfak giderlerimizi, bindirilen faturalarımızı, çocukların okul masraflarını karşılamaya yetmiyor ve bankalara olan borcumuz üzerine borç binmeye devam ediyor. Birçoğumuz içinde debelendiğimiz bu sefalet koşullarının ilelebet devam edeceği yanılsamasına kapılıyor ve kendisini çaresiz hissederek organ mafyalarının, çetelerin ellerine düşüyor. Yaşam hakkımız, bu düzende organ mafyalarının, çetelerin elinde alınıp-satılan bir eşya haline dönüşerek kârlı bir pazar alanı oluşturuyor.
Bugün bizler çocuklarımız hayatta kalsın diye ya da borçlarımızdan kurtulmak için organlarımızı satabiliriz. Peki, yarın o üzerine titrediğimiz çocuklar böyle bir durumla karşılaştıklarında ne yapacaklar, onlar da mı bu lanet düzenin çarklarının dişlilerine kurban gidecek? Ya da borçlarımız ilelebet bitecek mi, bir sonraki borçta bu defa hangi organımızı satılığa çıkaracağız? Başka yolu yok! Ya birlikte bizleri bu hale getiren, kendi elimizle kendi canımızı pazara sürüklememize neden olan bu çarkı yıkmak üzere bir araya geleceğiz ya da… Hayır! Şairin dediği gibi, “Başka türlüsü mümkün değil, başka türlüsü kurtarmaz bizi…”
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...