Buradasınız
Egemenlerin “Sihirli” Kavramları ve Çarpıtılan Gerçekler
Televizyon, sosyal medya, radyo ve gazete gibi medya araçları hayatımızı çepeçevre kuşatmış durumda. Medyada yayınlanan programların izleyici kitlesinin çoğunluğunu da emekçiler oluşturuyor. Ancak günün 24 saati yayınlanan bu programlarda ne göreceğimize, nasıl yorumlayacağımıza, neye inanacağımıza ya da nasıl davranacağımıza iktidar sahipleri karar veriyor. Emekçi kitlelerin duygu ve düşüncelerini, algılarını belirlemeye yönelik hazırlanan ses, fotoğraf ve video içerikleriyle gerçeklik çarpıtılıyor.
İletişimin temel aracı olan kelimelere patronlar sınıfının çıkarları doğrultusunda anlamlar yükleniyor. Örneğin, emekçilerin yaşamını daha da zorlaştıran ekonomik kriz gerçeği, egemenlerin denetimindeki medya aracılığıyla yok sayılmaya çalışılıyor. “Ülkemize karşı ekonomik savaş ilan edildi, bizi kıskananlar güçlenmemizi istemiyorlar” söylemiyle ekonomik krizin varlığı reddediliyor. Kriz reddediliyor sorun ortada durduğu için, bunun sorumluluğu da dış mihrakların sırtına yıkılıyor.
Milyonlarca işçi ve emekçi, günden güne eriyen ücretler, yaygınlaşan işten atma saldırıları ve artan hayat pahalılığıyla ekonomik kriz gerçekliğini her geçen gün daha derinden yaşıyor. İğneden ipliğe her şeyin fiyatı iki, üç kat arttı, artmaya da devam ediyor. Doğalgaza, elektriğe, temel gıda maddelerine peş peşe yapılan zamlarla milyonlarca işçi için hayat daha da çekilmez hale geldi. Üstelik kış mevsiminin yaklaşmasıyla doğalgaz kullanımı artacak ve buna okulların açılmasıyla birlikte eğitim masrafları da eklenecek. Benzine, toplu taşıma ücretlerine yapılan zamlar da düşünüldüğünde emekçilerin ceplerindeki, mutfaklardaki yangın daha da büyüyecek. Ancak egemenler bu gerçekliği tersine çevirmenin sihirli yolunu da bulmuşlar. Zam yerine “fiyatlarda değişiklik” ya da “fiyatlarda güncelleme” gibi kavramları devreye sokarak, zihinlerde zam yapılmadığı algısı oluşturmaya çalışıyorlar.
Ekonomik krizin bir sonucu olarak işten atma saldırıları yaygınlaşıyor. Ancak bu gerçeklik, sanayi sektöründe çeşitli gerekçelerle “daralma” yaşandığı ve istihdamın azaldığı şeklinde yansıtılıyor. Bir yandan “kriz mriz yok” söylemiyle, türlü cinliklerle ekonomik krizin olmadığını kanıtlamaya çalışıyorlar. Diğer yandan da işçi sınıfının haklarına yönelik saldırıları gizlemek, yumuşatmak ya da masumlaştırmak istiyorlar. Kendileri “itibardan tasarruf olmaz” diyerek lüks ve gösterişli bir yaşam sürdürürken, emekçilerin her şeyden kısmak zorunda olmasına “tasarruf” diyorlar. Emekçilere neyi, nereden daha ucuza bulabileceklerinin, elektriği, suyu ve doğalgazı nasıl daha tasarruflu kullanabileceklerinin sözde yöntemlerini anlatıyorlar. Yani hem ekonomik krizin faturasını emekçilere kesiyorlar hem de mayalanan tepkileri yumuşatmak için emekçilerin algısını çarpıtıyorlar.
Krizle birlikte emekçilerin yaşamı daha da zorlaşıyor, yoksulluk artıyor. Ancak patronlar ve onların hizmetindeki medya yoksulluk gerçeğini “dar gelirli” kavramıyla çarpıtıyor. Peki, kimdir bu “dar gelirliler”? Dünyadaki tüm zenginliği ürettiği, milyarlarca insanın ihtiyacını karşılayacak üretimi gerçekleştirdiği halde sınırlı miktarda gelire sahip olan işçilerdir. Yeterince beslenemeyen, barınma, giyinme, eğitim, sağlık gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorluk çeken emekçilerdir. “Dar gelirli” ya da “durumu olmayanlar” gibi kavramlarla reddetmemizi istedikleri yoksulluk gerçeği çığ gibi büyüyor. Çünkü yoksulluk gerçeğini reddetmekle yoksulluk ortadan kalkmaz. Çünkü yoksul olmak sınıfsal bir durumdur. Çünkü kapitalizm zenginliği üretenlerin yoksulluğa mahkûm edildiği sömürücü bir sistemdir.
Egemenlerin sihirli kavramlarını medya aracılığıyla durmaksızın propaganda etmesinin amacı açıktır. İşçileri içinde yaşadıkları toplumun ve dünyanın gerçekliklerinden koparmak. Kendi gerçekliğinden koparılmış, zihinsel yanılsamalarla dumura uğratılmış işçiler, çalışma ve yaşam koşullarını değişikliğe uğratamazlar. Tam da bu nedenle egemenlerin sihirli kavramlarla algımızı yönetmesine, sinsi oyunlarla bilincimizi çarpıtmasına izin vermemeliyiz. Yaşam koşullarını değiştirmenin ve daha güzel bir geleceğe sahip olmanın yolu işçi sınıfının örgütlü ve bilinçli mücadelesinde yer almaktan geçer. Milyonlarca insanı açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, kötü çalışma ve yaşam koşullarına mahkûm eden bu sömürü düzenine son verecek kudret işçi sınıfının ellerindedir.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...