Buradasınız
Yağlı Öküzler, Açlıktan Kırılan İnsanlar!
Londra’da 1867 yılının ocak ayında yeni bir açlık gününe uyanan işçiler dışarı çıktıklarında duvarlara yapıştırılmış afişlerle karşılaştılar. Şöyle yazıyordu afişlerde: “Yağlı öküzler, açlıktan kırılan insanlar! Açlıktan kıvranan insanlar acı yuvası inlerinde kahrolur ve ölürken, yağlı öküzler, lüks konutlarındaki zenginleri semirtmek için sırça köşklerinden ayrıldı.” O yıllarda dünyanın en gelişkin sanayi ülkesi olan İngiltere bir işçi mezarlığına dönüşmüştü. Günde 14-16 saat çalıştıkları halde karınlarını doyuramayan işçiler, 1866 yılında yaşanan ekonomik krizde işsiz kalınca sefalet ücretini de bulamaz oldular. Binlerce insan açlıktan, soğuktan ve hastalıktan ölürken, hayatta kalanların şanslı olduğunu söylemek zordu.
İngiltere’de işçilerin durumu buyken en zenginlerin hem sayısı artmış, hem de servetleri büyümüştü. İthalat ve ihracat son on yılda üç kat artmıştı. Yani ekonomi büyüyor, milli gelir artıyor ama bu büyümeden işçilerin payına sadece sefalet ve ölüm düşüyordu. İşte bu afişler zenginler daha da zenginleşirken yoksulların sefaletinin artmasına duyulan tepkinin ifadesiydi. Sadece bu afişleri görmek bile egemenleri korkutmaya yetmişti. Afişler sökülüyor, üzerleri kapatılıyor ama çok kısa bir süre sonra yerine yenileri yapıştırılıyordu.
Diğer ülkeler de İngiltere’den farksızdı. Örneğin Belçika’da sefalet ücreti alan işçilerin hayatta kalmayı nasıl başardıkları şöyle anlatılıyordu: “Günlük tayınlarını kısarlar; beyaz buğday ekmeği yerine çavdar ekmeği yerler; eti ya pek az yerler ya da hiç yemezler; tereyağı ve baharat için de aynısı geçerlidir; oğlan ve kız çocuklar çoğu zaman aynı pis yatakta uyumak üzere, bütün aile bir veya iki göz odaya sıkışmış halde yaşar; elbise, çamaşır ve temizlik masrafından tasarruf ederler.”
Aradan geçen 150 yılda ne değişti? Doğrusu hem çok şey değişti hem de hiçbir şey değişmedi! İlk elden akla gelebilecek birkaç örnek verelim. 150 yıl önce insanların hayal bile edemeyeceği cep telefonu, internet, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı gibi şeyler bugün hemen herkesin sahip olduğu şeylerdir. Yataklarımız çok konforlu olmasa da artık samanların üzerinde yatmamız gerekmiyor. Deprem olduğunda yıkılacağı endişesi yaşasak da derme çatma kulübeler yerine apartmanlarda yaşıyoruz. Ancak bugün işçi sınıfının sahip olduğu bu mütevazı olanaklar patronlar sınıfının sahip olduklarının yanında hiçbir şeydir. Üstelik bunlara sahip olmak için çok uzun saatler çalışmamız ve kredi kartlarıyla borçlanmamız gerekiyor.
Patronlar sınıfı son teknolojiyle donatılmış lüks konutlarında zevkusefa içinde yaşıyor, bizim yıllarca çalışarak kazanabileceğimiz parayı bir günde harcıyor. Biz toplu taşıma araçlarında sıkış tepiş giderken onlar özel uçaklarıyla seyahat ediyorlar. Bizim soframıza en fazla haftada bir et girerken onların sofralarında yok yok! Dünya genelinde ise daha vahim bir durum yaşanıyor. Her 5 saniyede bir, 10 yaşın altındaki bir çocuk açlıktan ölüyor. 2 milyar insan günde 1,90 ilâ 3,20 dolar arasında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Yani milyarlarca insan açlık çekiyor. Üstelik bütün bunlar daha iyi bir dünya kurmanın imkânları varken oluyor. Çünkü patronlar sınıfı işçi sınıfının ürettiği zenginliğe el koyuyor. Kısacası çok şey değişmiş gibi görünse de sömürü düzeni değişmedi. Hatta zengin ile yoksul arasındaki uçurum çok daha fazla büyüdü. Yani 150 yıl öncekinden çok daha büyük bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Nâzım Usta’nın dediği gibi:
Bir öyle şaşılası dünya ki burası,
bollukla ölüyor,
kıtlıkla yaşıyor.
Bir öyle şaşılası dünya ki burası,
balıklar kahve içerken
çocuklar süt bulamıyor.
İnsanları sözle besliyorlar,
domuzları patatesle...
Ama bu durum “böyle gelmiş böyle gider” diyenleri haklı çıkartmaz. İngiltere dâhil Avrupa işçi sınıfı defalarca isyan edip ayağa kalktı. Kralları ve hükümetleri devirdi. Egemenlerin yağlı öküzlerle beslenip emekçilerin aç kalmaması için başlayan mücadele tüm dünyaya yayıldı. İşçi sınıfı ekonomik ve demokratik haklar kazandı. Sömürüsüz, savaşsız ve barış dolu bir dünya mücadelesi durmaksızın devam ediyor. Bu yüzden “yağlı öküzler” sırça köşklerinde öyle rahat oturamıyorlar. Dünyanın dört bucağını isyan sarmış durumda. “Artık yeter” sesleri giderek daha gür duyuluyor! “Yağlı öküzler” düzeni yıkılana kadar da duyulacak!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...