Buradasınız
Patronlar Vergilerden Muaf, İşçiler Vergi Rekortmeni
Gebze’den bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Yasalara göre hükümetin, yerel yönetimlerin kamu hizmetlerine harcanmak için halktan doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan topladığı paraya vergi denir. Bu tanımlamayla verginin işçi-patron ayrımı yapmadan herkesten eşit alındığı iddia edilir. Aslında bu gerçek değildir ve geçtiğimiz günlerde bunun çarpıcı bir örneğini gördük. “Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı” ihalesine sadece Kolin-Yapı Merkezi Ortaklığı, Limak İnşaat-Heitcap Ortaklığı, Özaltın İnşaat, IC İçtaş ve Kalyon İnşaat gibi adlarını sıkça duyduğumuz belli şirketlerin katılımı sağlanmış. Kalyon İnşaat ihaleyi 9 milyar 449 milyon lira karşılığında almış. Asıl mesele şu ki şirketin aldığı bu ihale tamamen vergi dışı bırakılmış.
Milyarlık ihaleler alan şirketlere vergi muafiyeti getiriliyor. Asgari ücretle geçinen milyonlarca işçinin ücretinden doğrudan keserek son kuruşuna kadar vergiyi alanlar, sıra patronlara gelince kesenin ağzını sonuna kadar açıyorlar. Ağamızın eli açık! Bizden topladıklarını ne de güzel dağıtıyor! Alım gücünün düştüğünü, geçinmenin giderek zorlaştığını bizzat yaşayarak görürüz. Bu nedenle eğer bir işimiz varsa hâlâ, daha fazla mesai yapıyoruz. Böylece ay sonunu daha az borçla çıkartacağımızı hesap ediyoruz. Fakat işler hiç de hesap ettiğimiz gibi yürümüyor. Patronlara bonkör davranan devlet Haziran ayından itibaren işçiye “sen artık fazla kazanmaya başladın” der ve bizleri bir üst vergi dilimine sokar. Nihayetinde cüzi miktarda kazandığımız fazla mesai ücreti henüz elimize ulaşmadan devlet ona çoktan el koymuştur bile. Burada bir sorun yok mu? Patronlar kârlarına kâr katarken bizlerin kazandığı üç kuruşa neden göz dikilir? Buna karşı sesimizi çıkarttığımızda, koşullarımızı iyileştirmek üzere örgütlenmeye kalktığımızda neden karşımıza polis dikilir? Patronla pazarlığa girişip en temel haklarımızdan olan grev hakkına başvurmaya karar verdiğimizde neden bu grev ertelenir ya da yasaklanır?
“OHAL’i grev tehdidi olan yere müdahale için kullanıyoruz” diyenler elbette bu sorunun yanıtını ve kendi safını açık bir şekilde belli etmiş oluyor. Dolayısıyla emekçilerin gerek ekonomik gerekse de demokratik hakları için başlarını her kaldırışlarında devletin sopasını karşılarında buluvermeleri şaşırtıcı değildir. Öte yandan tüm baskılara rağmen memleketleri, inançları, kimlikleri farklı ama birlikte üreten işçilerin birlikte mücadele etme zorunluluğu var. Bu birliktelik güçlü kılındığı oranda işçiler patronlar sınıfına galip gelip haklarını elde edebilirler. Egemenler, birlikteliğin önüne geçmek, biz işçileri bölüp parçalamak için yapay ayrımlar oluşturup böylece işlerini daha rahat yürütmenin yolunu bulmak isterler. İşçinin işçiyle birlik olmasını engellerler. “Aynı gemideyiz”, “bugün birlik olma günüdür” diyerek işçiler ve patronlar olarak ortak çıkarlarımız varmış gibi göstermeye çalışırlar. Bir tarafta vergilerden muaf tutulanlar, işsizlik fonundan; yani işçilerin olan ama işçilere verilmeyen paralardan bol bol teşvik alanlar, diğer tarafta çalışma saatleri uzatılan, alım gücü düşen bizler… Şimdi soruyoruz: İki zıt kutup nasıl olur da aynı çıkarlara sahip olabilir?
Her fırsatta patronların yüzünü güldürenler elbette işçinin, emekçinin karşısında durmuş ve işçilerin hayatını, çalışma koşullarını zorlaştırmış oluyorlar. Fakat işlerini yürütmek için de bin bir türlü yalan söylemekten geri durmuyorlar. Bazen dini duyguları istismar ederek, bazen milliyetçiliği kışkırtarak işçileri birbirine düşürmeye, ayrıştırmaya çalışırlar. “Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir” diyenler nedense “komşusu açken tok yatanlar bizden değildir” sözünü hatırlamak istemezler. Günlük gideri 10 milyon liraya çıkmış 1150 odalı saraylarda, altın musluklu mutfaklarda boy gösterip bizlere “sabredin” diyenler, yoksulluğun artık gizlenemeyecek bir boyuta ulaştığının farkındalar. Bu nedenle de gelecek tepkileri önlemek, yoksul emekçi insanları yatıştırmak için bu sözleri sarf ediyorlar. Oysa bizler için durum tam anlamıyla işçi sınıfının şairi Hasan Hüseyin’in dizelerinde dediği gibidir: “Bıçak kemikte.” Sömürü düzeninden kurtulmak ve “onurumuzu kurtarmak” için bir araya gelmek ve bu gidişata dur demekten başka çıkar yolumuz yoktur.
Kriz Döneminde Kölelik Büroları
Şilili Emekçiler Yeniden Meydanlarda
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.