Buradasınız
“Emekliye Müjde”: 191 Lira 60 Kuruş Zam
İzmir’den emekli bir işçi
Hükümetin medya kalemleri aralarında işbölümü yapmış; kimisi tetikçi, kimisi akıl hocası, kimisi muhalif olanlara karşı karalama görevini üstlenmiş. Bazıları da yılın 365 günü “emekliye müjde” başlığıyla her gün gazetede, televizyon ekranında, sosyal medyada aynı başlıkları atıyor. Bu başlığın altındaki yazıyı okuduğunuzda hepsinin neredeyse aynı olduğunu görüyoruz. Her “müjdeli” yazının sonu da “emekliye zam yapılacak, karar çıkacak” gibi cekli caklı bitiyor. TÜİK hükümetin istediği doğrultuda enflasyona takla attırarak fazlalarını takla sırasında kenara savurdu. Sepettekilerin yarısından azı kaldı. İşte o kalanın yarısı olan yüzde 8 oranında da emekliye zam yapıldı. “Müjde, müjde” diye beynimize sokulan bu. Ama ne zam ne zam, harca harca bitmez!
İşçi ve emekçilerin büyük bölümü sadece yazının başlığını okuduğu için bu düzenbaz sermaye medyasının kendilerinin gözünü boyadığını geç anlar. Ardından bir araya gelen emekliler başlarlar duyduklarını birbirlerine anlatmaya. Bazen de aralarında tartışmalar çıkar. Hatta bu tartışmalar öyle bir hal alır ki, sanırsınız biri hükümetin bakanı, diğeri ise muhalefet partisi milletvekili. Nedeni bellidir, biri hükümetin düdüğünü öttüren medyayı takip ediyor, diğeriyse sözde muhalefet eden partinin gazetesini okuyordur. İşte aynı sorunları yaşayan, kapı komşusu olan insanlar karpuz gibi ikiye bölünmüş oluyorlar. DTV’yi izleseler, Uluslararası İşçi Dayanışması web sitesinde veya İşçi Dayanışması gazetesinde çıkan yazıları okusalar sermaye sınıfının medyasının yutturmaya çalıştığı zokayı yutmazlar. Kendi sınıflarının penceresinden bakmanın ne kadar önemli olduğunu bilince çıkartırlar.
Ocak ayının ikinci pazar günü öğleye doğru sokağa çıktım. Parka doğru yürüdüm. Günün aynı saatlerinde sokağa çıkabilen yaşlılar parkta birbirlerinden uzakta durarak sohbet ediyorlardı. Yanlarından geçerken sohbetin konusunun emekli maaşı zammı olduğunu duydum. Selam verdim. Sohbetleri bayağı hararetliydi. Biri “yetmiyor” diyor, diğeri “yeter, niye yetmesin, hiç olmayan ne yapsın?” diyor. Bir başkası “tamam, herkesin olsun. Ama biraz fazla olsun, sen de istemez misin? Seni pazarda gördüm yengeyle. Ucuz olan ne vardı?” diye devam ediyordu. Parkın kenarından geçen yaşlı biri el işareti yaparak “maskenizi kapatın” dedi. Yine el işaretiyle geri tarafı gösterdi. Bu işaretten polisin geldiğini herkes anlamıştı. Eski savaşlarda komutanın “süngü tak” komutu vermesi gibi, herkes maskeleri burunlarının üstüne kadar kaldırdı. Yüksek sesle devam eden tartışma alçak sesle dikkatli şekilde sürdü. İki genç gelip geçti. Sivil giyimli olmalarına rağmen polis olma ihtimaline karşı parktaki 4 ihtiyarın aralarındaki mesafe daha fazla açıldı. Maskeleri burnumuzun üstüne kadar kaldırdık. Parkın girişinden bastonlu bir yaşlı geliyordu. Eni boyu bir gibi bayağı kilolu biriydi. Muhtemelen herkes gibi evde bunaldığı için azıcık hava almak için çıkmış olmalıydı. Peşi sıra da yaşlı bir kadın yürüyordu. Bastonlu adam yanımıza geldi. Nefes nefese kalmıştı. Bastonlu adam banka çöktü. Emekli maaş zammı tartışması sürüyordu hâlâ.
Parka yürüyüş ve spor için çıkan kadın erkek insanlar da yanımızdan gelip geçiyorlardı. Parkta tek bir çocuk yoktu. Salıncaklar, tahterevalliler, kaydıraklar boş. Çocuklara sokağa çıkma yasağı daha ağır. Sokağı geçtik, yoksulların çocukları evlerinin önüne bile çıkamıyor. Bu nedenle çocuklarda ve gençlerde ciddi psikolojik bozukluklar oluştuğunu aileleri birbirlerine balkondan balkona anlatıyorlar. Güya uzaktan eğitim alıyorlar. Yoksul çocuklarının taze zihinlerine okulda itaatkârlık zerk edildiği yetmezmiş gibi, Covid-19 bahane edilerek dört duvar arasına tıkılarak, zihinleri hapsediliyor.
Bastonlu adam “ben 6 bin lira maaş alıyorum. Cebimde 10 lira var. Yetmiyor kardeşim, yetmiyor. İnanmayan, hanım da geliyor, ona sorsun. Bakın yetiyor mu?” “Yeter, niye yetmesin” diyen 6 bin lira emekli maaşı alana öfkeyle bakarak, “sen hiç konuşma. Ben senin aldığının yarısı kadar alsam öper başıma koyarım” diye bağırarak söyledi. Bastonlu adam başladı faturaları, mutfak masraflarını, ilaç için kesilen paraları, işsiz kalan çocuklarının durumunu saymaya. Gelip yanına oturan karısı biraz dinledikten sonra, “bir haftalık pazarda arabayı doldurayım desen 500 lirayı geçer. 1 kilo peynir 50 lira. Boş konuşmayın. Pazara giden kadın, evin her şeyini gören kadın, bize 6 bin lira yetmiyor. 6 bin liranın adı var. Daha az alanın durumu daha zor. Boş boş konuşmayın, kalk herif kalk gidelim” dedi.
İşte emeklinin durumu budur dostlar…
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.