Buradasınız
Külkedisi Ölürken
Bir eğitim emekçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Haftalardır hazırlık yapılıyordu. Koca sarayın her yerinde büyük bir davetin hazırlığı vardı. Hizmetçiler, uşaklar, aşçılar, askerler… Sarayın içerisinde ve çevresinde koşuşturan insanlar görmek artık sıradanlaşmıştı. Ulaklar her gün yeni bir ülkeden haber getiriyor ve her gün başka bir ülkeye haberler götürüyorlardı. Bir yandan yıllardır süren savaşlar, bir yandan salgın hastalıklar vardı. Savaş ve hastalık yaygınlaşıyordu ama eğlence ve şatafat devam ediyordu. En azından bizim sarayımızda durum buydu. Neler yapılmadı ki. Yemeklere lezzet katsın diye uzak memleketlerden rengârenk bitki tozları, baharatlar getirilmişti. Her yerin bahar gibi kokması için dünyanın en güzel çiçeklerinden tütsüler yapılmıştı. Hanımlarımıza ve soylu efendilerimize giysi yapılsın diye yumuşacık ve parlak kumaşlar taşınıyordu. Saraya çıkan bütün yollar yenilendi. Binek hayvanları en güzel yiyeceklerle beslendi. Dağa taşa soylu efendilerimizin isimleri verildi. Geceleri ışık şöleni yapılsın diye getirilen bombalar, dans etsin diye getirilen rakkaseler, çalgıların en güzelleri ve daha niceleri her gün sarayımıza taşındı.
Bunları bana annem anlattı. O benim perim, iyilik perimdir. Beatrice ben. Saray mutfağının kullanılmayan bir bölümüne annemin arkadaşları tarafından gizlendim. Beni de yüzlerce tanıdığım kadın gibi yakacaklardı. Yüzümün sol kenarı kara bir lekeyle kaplı ve aslında ben ölmek üzereyim. Veba denilen bir lanet var üzerimde. Vurduğu yerde kurumuş kan biriktiriyor. Sonra çürüyüp ölüyorsun. Bazılarımız cadı diye yakılırken bazılarımız da kocaman çukurlara diri diri gömülüyordu. Annemin arkadaşları gizledi beni bu karanlık, soğuk yere. Annem buranın artıklarını arabalara yüklemekle görevli bir hizmetçidir. Annem mutfak çalışanlarının çocuklarına artıklardan pay gönderme sözü verip beni buraya yerleştirtti. Yanmaktan kurtuldum ama donarak ölmek üzereyim. Burası çok soğuk. Annem dışında kimse yanıma yanaşmak istemiyor. Anlıyorum onları, ben bir vebalıyım.
Bugün her zamankinden daha fazla hareket var içeride. Çok güzel kokular geliyor burnuma. Belli ki annemin bahsettiği bitki tozları yemeklere katılmaya başlandı. Davulun sesi nasıl da titretiyor odamın taşlarını. Yoksa başladı mı eğlence. Kral küçük prensin eş seçimi için davet verecekti. Sanırım o gün bugün. Ah şu yemeklerden birazcık tadabilseydim. Ah şu güzel müziği yakından dinleyebilseydim. Ben de o davette dans edebilseydim. Savaşları sonlandırıp hastalara yardım edebilseydim. Tüm yoksul arkadaşlarımı saraya alıp karınlarını doyurabilseydim.
Faniler arasından sıradan bir köylü kızıyım ben. Annemin anlattığı masallarda diyardan diyara gezintiye çıkmak uzun zamandır tek eğlencem. Son gezintimizde bir isyana katılmıştık. Onlarca köyden yüzlerce insan suyun başında toplandık. “Artık kralın savaşlarına çocuklarımızı kurban vermeyeceğiz” diye bağırıyorduk. “Artık biz açken siz tok yaşayamayacaksınız” diye meydan okuyorduk. “Yeter artık!” diyorduk. Suyun önünü kesen askerlere, “siz de gelin bize katılın” diyorduk. Sonra onlar da bize katılıyordu ve birlikte suyun aktığı yöne doğru gidip suyun ulaştığı her yere, “artık köle değilsiniz” diyorduk. Ah ne güzeldi annemin anlattıkları. O benim perim, iyilik perimdir.
Artık dayanamıyorum. Başımdan ayaklarıma her yanım kanıyor. Karanlığın içinde yerdeki izleri görüyorum. Onlar odada süründüğüm yerlerde kuruyup kalan kanım ve dökülmüş deri parçalarım. Nefes almak bile acıtıyor artık. Bir gözüm hiç görmüyor son bir haftadır. Ölmeden önce güzel hayaller kurmak istiyorum. Benden sonra da masal anlatsın isterim annem. Güzel masallar. Beni burada ölmüş olarak gördüğünde gözlerimi acıyla değil mutlulukla kapattığımı düşünsün isterim. Soylu çocukları gibi yazı dilini bilseydim kanımla yazardım: “Seni çok seviyorum anne.”
Kalan az biraz gücümle odadaki arkadaşlarımdan yardım aldım. Annemin en son ziyaretinden kalan yarım bal kabağını önüme koydum. Gözümün önünde her gün biraz daha küçülen dostlarım fare ölülerini de çeki atları gibi önüne yerleştirdim. Kabağın üzerine küçük bir taş parçasını sürücü gibi oturttum. Beni şölene götürecek bir araba oluverdiler. Ah gözlerim az daha müsaade et. Kapanma…
***
Beatrice’in annesi ancak şölenden iki gün sonra bir fırsatını bulur ve odaya gelebilir. Yerdeki kabak ve farelerin dizilimi kızının en son bıraktığı gibidir. Anne kızının ona bıraktığı mesajı anlar. O mesaj kulaktan kulağa eklemeler ve çıkarmalar ile nesiller boyunca farklı şekillerde anlatılan bir masala dönüşür.
Merhaba kardeşler, külkedisi masalını bilirsiniz. Prens ile evlenen bir genç kızın yaşadıklarını konu edinen bir masaldır. Yüzlerce yıldır dilden dile dolaşarak değişe dönüşe günümüze kadar gelmiş bir masaldır. Kabaca verdiği mesaj; bir gün periler gelir ve kötü insanları cezalandırır. Prensler halktan kişilerle evlenir. Ve o soylu insanlar sevgilerinin peşinden koşarlar. “Siz de masaldaki gibi iyi bir insan olun. Belki bir peri de sizi kurtarır” denilir.
Mücadeleci bir işçi olarak anlatıcıların isteyerek ya da istemeyerek verdiği mesajdan rahatsızlık hissettim. Sınıflı toplumun özellikleri ile yoğrulmuş ve egemen sınıfların anlatım tarzıyla günümüze kadar nesiller boyunca değişe dönüşe gelen bu masalı sınıflı toplumun asıl gerçekleri ile tekrar yazmak istedim. Sizce hangisi gerçekliğe daha yakın? Sınıflı toplumların gerçekleri acıdır deyip masalların yalancı mutluluğuna sığınmayacağız. Mücadeleyi örgütleyip gerçek mutlulukları inşa edeceğiz. Yaşasın örgütlü sınıf mücadelemiz.
“Anne Bak, Köfte Yazıyor”
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...