Buradasınız
Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
Kocaeli/Gebze’den bir metal işçisi
Bir insanın rahat yaşaması için ne kadar para gerekli? Ne kadar paranız olursa daha iyi bir yaşam sürersiniz? Bunu bir düşünün ve kendinize cevaplar verin. Sakıp Sabancı’nın kızı Dilek Sabancı aynı soruya biraz detaylandırarak çeşitli cevaplar verdi geçtiğimiz günlerde. Öncelikle kendi parasını ne kadar güzel bir şekilde insanlarla paylaştığını ifade ederek yüreğimize su serpti. Ardından şu şekilde devam etti: “Bir insanın iyi bir evi olması, arabası olması ve biraz parası olması yeter bence. Biraz para derken milyar dolarlardan bahsetmiyorum. Milyon dolarlar da yetebilir. Hatta bazı insanlara bir-iki milyon dolar da yetebilir. İstediği zaman seyahate gidebilsin mesela. Hastaneye gittiğinde para derdi çekmemeli, öyle devlet hastanesidir yok özel sağlık sigortasıdır bunlarla uğraşmamalı. Size kısaca şöyle söyleyeyim; 50-100 milyon dolarınız olsa gayet rahat yaşarsınız. Ama bence daha düşük rakamlarla daha çok mutlu olabilmek büyük bir başarı!” Söyledikleri bitti mi? Bitmedi elbette. Şu satırlarla son veriyor naçizane yaşam sırlarını aktarmaya: “Denize merakınız varsa tekneniz olsun, yani başka insan ne ister ki?”
Bir insanın ihtiyacının ne olduğunu ne kadar güzel özetlemiş. Evet, tam da söylediği gibi bir insanın yarına dair endişesi olmasın, dilediğince gezebilsin, hastalandığında çok iyi tedavi görebilsin. Fakat işçi sınıfının insanları olarak bizim için “rahat yaşamın sırları” arasında yanı başımızda açlıktan kıvranan, intihar eden, ölen insanlar olmasın, iş cinayetleri son bulsun, borç batağı kurusun, savaşlar olmasın ve daha nice şeyler var. Kuşkusuz Sabancı kendi sınıfının insanlarının rahat yaşam sırlarından bahsetmektedir. Onların emekçi sınıfın yaşamıyla uzaktan yakından alakaları yoktur. Fabrikalarında işçiler çalışma koşullarının düzeltilmesi için sendikalaşmaya gittiklerinde karşılarına hemen kolluk güçlerini dikiverirler. Daha iyi bir yaşam talep eden işçileri birer insan olarak değil ama onlara hizmet eden bir sürü olarak görülürler. Hatta fabrikaları açarak, büyüterek onlara iş, aş ihsan ettiklerini ve bu anlamıyla “yardımsever, hayırsever iş insanları” olduklarını dillendirirler. Biz işçileri sömürür ve bunu normal gösterirler. Kendilerini hayırsever olarak gösterenler, aslında tam sorunlarımız kaynağı oldukları gerçeğini gözlerden gizlemek isterler.
İşçileri sömürenlerin verdiği sırlar ne olursa olsun bizim iyi bir yaşam sırrımız insanın insana kul köle olmadığı bir dünya için mücadelede el ele vermek, dayanışma içinde olmaktır. Kapitalizmi yıkacak ve insanlığın tümünü rahat bir yaşama kavuşturacak olan işçi sınıfının mücadeleci bir neferi olmanın onurunu taşımaktır.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...