Buradasınız
Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?

28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı olarak geçti. Bu savaşta ölenlerin sayısı önceki iki yüzyıl boyunca yapılan savaşlardaki toplam can kaybından fazlaydı. Savaş sona erdikten yalnızca 21 yıl sonra dünya yeni ve çok daha yıkıcı bir savaşın içine itildi. 1939’da başlayan İkinci Dünya Savaşı tam 6 yıl sürdü. Bu savaşta can kayıpları ilkini fersah fersah aşarak 70 milyonun üzerine çıktı, ölenlerin 50 milyondan fazlası sivildi. Çünkü silah teknolojisi 20 yılda muazzam geliştirilmişti. Bombalar, savaş uçakları, zırhlı tanklar, ağır makineli tüfekler çok daha ölümcül ve yıkıcı hale gelmişti. Kitlesel ölümlere yol açan zehirli gazlar ve atom bombası da ilk kez bu savaşta kullanıldı.
Atom bombasının yıkıcılığı korkunç boyutlardaydı. 6-9 Ağustos 1945’te ABD, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine iki atom bombası atarak dünya tarihinin en büyük kitlesel katliamlarını gerçekleştirdi. Saniyeler içinde en az 210 bin kişi hayatını kaybetti. Atom bombasının yaydığı radyasyonun etkisiyle ilerleyen yıllarda yüzbinlerce insan daha ölürken pek çok sakat doğum gerçekleşti. Peki insanların akla hayale sığmayacak korkunç yöntemlerle katledildiği, neredeyse 100 milyon insanın öldüğü bu savaşlar neden yapıldı?Nasıl oldu da milyonlarca insan cephelerde birbirini öldürmeye razı edildi, hatta savaşa güle oynaya gitti? İşte bu sorulara doğru cevapları verebildiğimizde bugünü de daha iyi anlamış olacağız.
Her iki savaş da özünde emperyalistlerin paylaşım savaşıydı. Her ülkenin kapitalistleri ve iktidar sahipleri yeryüzü kaynaklarına el koymak, en büyük ekonomik ve siyasi güce ulaşmak istiyordu. Bu uğurda milyonların kanının dökülmesinin, şehirlerin yakılıp yıkılmasının bir önemi yoktu onlar için. Zaten silah tekelleri kârlarına kâr katıyor, yıkılan şehirleri yeniden inşa ederken kazanan yine kapitalistler oluyordu. Savaşın kaybedeni emekçiler kazananı kapitalistlerdi. Ama bu gerçeği emekçilerden gizlemeleri ve onları kendileri için savaşmaya ikna etmeleri, deyim yerindeyse uyutmaları gerekiyordu. Bunun için her dönem işe yarayan oldukça etkili bir zehir kullandılar: Milliyetçilik.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde egemenler öyle bir propaganda yürüttüler ki milyonlarca emekçi kendisinin dünyanın en büyük ve güçlü ulusunun bir parçası olduğuna, kaderinin egemen sınıfın kaderiyle ortak olduğuna inandı. Bu propagandaya göre ülkenin etrafı düşmanlarla çevriliydi ve bu düşmanlara hadlerini kısa sürede bildirecek, sonra da bütün bir ulus refah içinde yaşayacaklardı. Savaşa giren bütün ülkelerde farklı dillerde aynı ölümcül masallar anlatıldı. Milliyetçilikle zehirlenen milyonlar güle oynaya, kahramanlık türküleriyle cephelere gittiler.
İkinci Dünya Savaşının öncesinde ise ekonomik krizle sarsılan Avrupa’da egemenler yine milliyetçilik zehrine sarıldılar. Yoksulluğa, işsizliğe, açlığa sürüklenen milyonlarca emekçinin tepkisini kapitalist sisteme yöneltmesini engellemek için kurtarıcı olarak faşist partileri öne çıkardılar. Almanya’da Hitler faşizmi öyle bir körleşme yarattı ki, Alman halkı milyonlarca insanın katledilmesine sessiz kalabildi. Nihayetinde faşist iktidar, Büyük Alman İmparatorluğunu inşa etme propagandasıyla milyonlarca genci cephelere göndermeyi başardı. İkinci Dünya Savaşını başlatan ülke her ne kadar Almanya olduysa da Avrupa ve Asya’da emperyalist-kapitalist ülkelerin egemenleri zaten savaşa hazırlardı. Almanya’nın savaşı başlatmasıyla hepsi de büyük bir iştahla savaşa müdahil oldular.
Bugün Avrupa’dan Asya’ya dünya yeni bir emperyalist paylaşım savaşının gerilimini, sancılarını yaşıyor. Ortadoğu ve Ukrayna Üçüncü Dünya Savaşının alevleriyle yanıyor. Bu savaş tıpkı öncekiler gibi yeryüzü kaynaklarını kimin yağmalayacağının, dünyaya hangi emperyalist gücün hâkim olacağının savaşıdır. Ama egemenler her zamanki gibi emekçilere yalan söylüyor, gerçekleri gizliyorlar. Savaşı çıkaranlar ve savaştan çıkarı olanlar sadece kendileri olduğu halde emekçilerin öfkesini savaşın mağduru olan göçmenlere yönlendiriyorlar. Milliyetçilik zehrini kullanarak işçi ve emekçileri birbirine düşmanlaştırıyorlar.
İşçi ve emekçiler olarak geçmişe dönüp bakmak, yaşananlardan ders çıkarmak zorundayız. Savaş, milyonlarca emekçi için yıkım ve ölüm demektir. Milliyetçilik toplumu uyuşturarak savaşı, düşmanlığı meşrulaştırmanın aracıdır. Panzehir ise dünya işçi sınıfının kardeşliği ve birliği anlamına gelen enternasyonalizmdir.
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....