Buradasınız
“İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
İstanbul’dan bir genç işçi

Her işyerinde aslında benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Ücret sıkıntıları, mobbing, işten atma saldırısı, işçi sağlığı ve güvenliği eksikleri gibi say say bitiremeyeceğimiz birçok sıkıntılar yumağı… Ben de bu sıkıntılardan birine değinmek istedim.
En son çalıştığım fabrikada yoğun iş kontrollerinin yaşandığı zamanlar olurdu. Kalabalık bir grup iş saatlerinde bölümlerimize gelir ne kadar iş çıkarttığımızı kontrol eder, sayılarımıza tahtadan bakar, tartışır, sayıları ne kadar arttırabileceklerine dair çözüm üretmeye çalışırdı. Bunun dışında yöneticiler üretim esnasında, üretilen parçalara zarar veriyor muyuz, vermiyor muyuz diye kontrol ederlerdi. Bizi ücretlerimizden kesinti yapmakla tehdit ederlerdi. Sonraları bununla da yetinmeyerek işçilerin birbiriyle konuşmasından rahatsız oldukları için kameralarla izlemeye başladılar. Birbiriyle konuşanların fotoğraflarının alınması gibi örnekler yaşamaya başladık. Konuşanları işten çıkarmakla tehdit ediyor, sanki biz robotmuşuz gibi bize sürekli işe odaklanmamız gerektiğini söylüyorlardı.
Tüm bu olup bitenleri düşünürken işverenlerin sadece kendi kârlarına odaklandıklarını, işçinin güvenliğine dair hiçbir kontrol yapılmadığını, işçinin umursanmadığını gördüm. Öncelikle benim çalıştığım bölümde çoğumuz oturarak çalışıyorduk ve oturduğumuz sandalyelerin yaslanacak hiçbir yeri yoktu. Yuvarlak, düz, dönen sandalyelerde saatlerce yaslanmadan çalıştırılıyorduk. Senelerce bu şekilde çalışan bir işçinin ileriki zamanlarda bel ve boyun fıtığı gibi sancılı meslek hastalıklarına yakalanması kolay öngörülebilir bir durum. Sandalyelerin iş ortamına göre düzenlenmesini istediğimizde ise bunun maliyetli olacağını o yüzden yapamayacaklarını söylemişlerdi bize.
Ayrıca çalıştığımız bölümlerde radyasyona fazlasıyla maruz kalıyorduk. Böyle bir ortamda çalışan her işçinin düzenli olarak hastaneye gidip testlerden geçmesi gerekir ama bunun üstüne düşmeyip sadece “merak etmeyin, insan sağlığına zarar vermez” diyerek üstünü kapatıyorlardı. Radyasyon nasıl insan sağlığına zarar vermez, bu nasıl bir gerekçedir anlamak mümkün değil. Dahası elektrik çarpmalarına dair yeterince önlem alınmıyor, çalışanların parmaklarını makinelere sıkıştırma ihtimaline karşı önlemler alınmıyordu. Parmağı sıkışan birçok arkadaşıma şahit oldum.
Bunlar gibi daha pek çok örnek sıralayabilirim. İşin özeti patronların önemsediği tek şey ne kadar kâr edip etmediğidir. İşçinin güvenliği ise hep hiçe sayılır. Bu sadece benim çalıştığım fabrikada geçerli değil, hepimiz bunları yaşıyoruz. Ve bunun önüne ancak örgütlenirsek geçebiliriz. Ufak sesler hep bastırılmaya mahkûm edilir. Ancak toplu bir şekilde seslerimizi birleştirirsek, mesela Polonez işçileri gibi direnerek, haklarımıza sahip çıkarak ya da Bangladeş’teki genç kardeşlerimiz gibi kitleselleşerek ayağa kalkarsak sorunlarımızı çözebiliriz. Böyle bir dönemde işçiler olarak birbirimize ve mücadelemize daha sıkı tutunmalı ve birleşmeliyiz. Ancak mücadele saflarına katılarak sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın sınıf kardeşliği!
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
Son Eklenenler
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...