Buradasınız
Emekli Ücreti Sefalet Ücreti
Bir emekli işçi
Başbakan zammı açıkladığında, emeklilerin kurdukları küçük hayallerini önce televizyon sonra başbakan bir kez daha altüst etti. Emekli aylıklarına en fazla 60 TL zam yapıldı.
Merhaba işçi kardeşlerim. Ben 32 sene SSK pirimi ödedikten sonra emekli oldum. 2010 yılının ilk altı ayında 701 TL aylık alacağım. Benim gibi emekli olan 8,5 milyon emekli de üç aşağı beş yukarı aynı aylığı alıyor. Asgari ücretle çalışan işçi kardeşlerim, “Allahtan belânızı mı istiyorsunuz, asgari ücret 577 TL, sen 701 TL aylık alıyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, kardeşler en düşük emekli aylığı asgari ücretten tam 134 TL daha fazla. Peki, bizim nasıl yaşayacağınıza karar verenlerin ne kadar maaş aldıklarını biliyor musunuz çalışan ve emekli kardeşlerim?
Emekli aylıklarına yapılacak zam açıklanmadan bir televizyon kanalı emeklilere mikrofon uzatarak “emekli maaşlarına 100 TL artı yüzde 4,5 zam yapılacak. Sizce yeterli mi?” diye sormuştu. Emeklilerden biri “ben 850 TL maaş alıyorum. Bu durumda 150 TL zam alacağım. Demek ki aylığım bin TL olacak” dedi. Başka bir emekli “arkadaş zaten 850 TL maaş alıyormuş, bir de 150 TL zam aldı mı maaşı bin TL olacak. Ben 650 TL maaş alıyorum, 150 TL zam yapılsa alacağım, 800 TL olacak. Niye böyle oluyor? Bu arkadaş niye benden 150 TL fazla alıyor ki? Hepimizin eşit olsun” demişti. Başka bir emekli, “ben senden de az alıyorum. 150 TL zam yapılırsa benim aylığım 700 TL olacak. Allah devletimize zeval vermesin. Olsa daha fazla vermezler mi, demek ki bu kadar verebiliyorlar. Buna da şükür” dedi. Bu tartışmalar günlerce sürüp gitmişti. Çıkan haberlere emekliler iyiden iyiye inanmıştı. Sonunda emekli aylıklarına yapılacak zam günü gelip çattı. Televizyon kanalları, “Başbakan emekli maaşlarına yapılacak zammı yarın kendisi açıklayacak” haberlerini ortalığa iyice yaydı.
Emekli aylıklarına yapılan zam açıklanmadan bir gün önce UİD-DER’e giderken, yolda, her mitingde karşılaştığım bir emekli arkadaşımla karşılaştım. Birlikte derneğe gidip çay içtik. Emekli arkadaşım bana her emekliye 100 TL artış ve artı yüzde 4,5 oranında zam yapıldığını söyledi. Henüz açıklama yapılmadı, sen nereden öğrendin, diye sordum. Televizyon söyledi dedi.
Bir gün sonra televizyon kanalları “başbakan emeklilere yapılacak zammı açıklıyor” haberlerini saat başı vermeye başladı. Milyonlarca emekli televizyonun karşısında başbakanın açıklama yapacağı zamanı sabırsızlıkla beklemeye başladı. Başbakan zammı açıkladığında, emeklilerin kurdukları küçük hayallerini önce televizyon sonra başbakan bir kez daha altüst etti. Emekli aylıklarına en fazla 60 TL zam yapıldı. Milyonlarca emekli küçük hayallerini gelecek seneye erteledi. Emekli arkadaşımla henüz karşılaşmadım. Ne söyleyeceğini bilmiyorum.
Evet, işçi kardeşlerim. Bu emekli arkadaşım kahve köşelerinde pinekleyip ölümü bekleyen biri değil. Televizyon bu eylemden eyleme koşturan, her mitinge katılan emekliyi bile ikna ettiğine göre, diğer emeklileri çoktan inandırmıştır. Belki çoğunuzun duyduğu, bildiği bir örnek vermek istiyorum. Kurbağayı kaynar suyun içine attığınızda kurbağa sıçrayıp çıkar. Ama ateşin üstünde yavaş yavaş ısınan suyun içine atarsanız, su yavaş yavaş ısındığı için kurbağa ağır ağır pişmeye başlar, artık kurbağanın yapabileceği bir şey kalmaz ve ölür.
Sermaye sınıfı bu televizyon denen aptallaştıran kutuyu, ateşin üzerindeki kova gibi kullanıyor. İşçi ve emekçileri çaktırmadan uyuşturuyor, uyuşturduktan sonra istediği her şeyi istediği gibi yutturuyor. İşçiler, emekliler, egemenlerin lüks içindeki yaşamını görmek yerine birbirinin üç kuruşluk maaş fazlasına göz dikiyor.
Bizler ister emekli olalım, ister çalışan, eğer örgütlü değilsek patronların ve onların politikacılarının yalanlarına her defasında kanarız. Televizyondan duyduğumuz her şeye inanırız. Her seferinde de ikiyüzlü patronlar ve politikacıları gözümüzün içine baka baka bizi aldatırlar. Yıllarca çalışır, bir tek gün insan gibi yaşamadan göçüp gideriz, bu yaşanası her dalı yemiş dolu dünyadan. Biz, önce kendimize, kendi örgütlerimize güvenmeliyiz. Kendi yayınlarımızı okumalı ve okutmalıyız.
Bu Nasıl İnsanlık?
Kamuda “Bir Saat İş Bırakma” Eylemi!
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
Son Eklenenler
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...