Buradasınız
Bakan Diyor ki, Uyuma, Durmadan Çalış, Patronlar Kalkınsın!
Sefaköy’den bir işçi
Türk-İş’e bağlı Tes-İş’in 9. Olağan Genel Kurulunda söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Bizler gelişmekte olan Türkiye olarak mutlaka yeri gelecek 16-18 saat çalışabileceğiz. Değişimi iyi idare edebilmek adına bunu mutlaka yapmak lazım. Ben biliyorum ki benim işçim işini bitirmeden çıktığı direkten inmez. O direkte sorunu 8 saatte çözerse 8 saat, 18 saatte çözerse 18 saat çalışır. O yüzden biz uzlaşı içerisinde bütün emeklerimizi beraber ortaya koyarak Türkiye’yi geliştireceğiz” dedi.
Bu kadar da yüzsüzlük olmaz. Zaten günde 14 saat çalışıyoruz, milyonlarca işçi iki vardiya usulü 12 saat çalıştırılıp bir de fazla mesaiye bırakılınca bu 16 saati bulmuş oluyor. Bu da yetmezmiş gibi Bakan kalkıp çok az çalışıyormuşuz gibi daha fazla çalışmamızı, yani uyumamamızı istiyor. Fazla çalışırsak Türkiye kalkınırmış! Hadi oradan, biz kalkınıyor muyuz asıl ona bakmak lazım. Niçin aldığımız ücret hiçbir insani ihtiyacımızı karşılamıyor? Niçin hayatımız evden işe, işten eve gidip gelmekle geçiyor?
Çalışmaktan ailemizin yüzünü bile göremiyoruz, çocuklarımıza zaman ayıramıyoruz, kırk yaşına bile gelmeden meslek hastalıklarına veya ağır hastalıklara yakalanıp sürünüyoruz. Bakanın kalkınmaktan söz ettiği herhalde bu olsa gerek. Bakan “benim işçim işini bitirmeden direkten inmez” diyor. Her gün onlarca işçi fazla çalışmaktan kaynaklı olarak iş kazası geçiyor. Hepsinin sebebi fazla mesaiye bağlı yorgunluk ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması. Bakan işçilerin kum torbası olarak kullanılmasından söz etmiyor, maden ocaklarında hiçbir iş güvenlik önleminin alınmaması yüzünden ölen işçilerden söz etmiyor, asgari ücretin ne kadar düşük olduğu, yapılan zamların günde bir simit almaya bile yetmediğinden söz etmiyor.
Çalışmaktan imanımız gevriyor, ama şu kalkınma işi insanın zoruna gidiyor. Evet çok çalışınca çok üretirsin, burası doğru, ama üretilenden ne kadar pay alıyorsun bunu soran yok. Neden işçiler emekçiler her geçen gün yoksullaşırken dolar milyarderleri çoğalıyor. Bakanın anlattığının Türkçesi şu: İşçiler çalışsın, daha fazla vergi ödesin, ölmeyecek, ertesi gün işe gelecek şekilde karın tokluğuna bir ücret alsın, hastalanmasın, okumasın, tatil yapmasın, çok az uyusun, patronlar da ceplerini şişirsin!
Yıllarca biz işçileri kalkınma masallarıyla kandırdılar. Kalkınmış ülkeleri örnek gösterip durdular. Dünyanın en gelişmiş, kalkınmış ülkesi ABD’de kırk milyon insanın evi bile yok, sokaklarda yaşıyorlar. Biz işçiler zor koşullarda aybaşını getirmek için çok ince hesaplar yapıyoruz. Bu kalkınma işini anlamak için o yaptığımız ince hesaplara bile gerek var mı? Şöyle bir düşünelim terazinin kefesini, bir yer ağır bastığında kefenin biri aşağıda biri yukarıda olur. Bizler yoksullaştıkça patronlar zenginleşiyor, biz dibe vururken onlar yükseliyor. Bugün üç uluslararası şirketin sermayesi 48 ülkenin toplam milli gelirine eşit. Bu şirketler bu sermayeyi nasıl elde etti? Türkiye 80’li yıllara göre çok gelişmiş, üretimini artırmış, hatta dünyanın ilk yirmi ülkesi arasına girmiştir. Ne var ki işçilerin durumu 80 öncesindeki yılların çok gerisindedir. Yani koşullarımızın iyi olması bizlerin örgütlülüğüne bağlıdır. Ne kadar örgütlüysek o kadar şartlarımız iyi, hayat standartlarımız yüksek olur.
İşçilerin kalkınması patronlara fazla çalışmaktan değil mücadelen örgütlenmekten geçer. Onun için patronların ve onun uşaklarının sık dile getirdiği kalkınma yalanlarına karşı uyanık olalım. Zaten Bakanın bu kadar utanmadan konuşmasının sebebi yine örgütsüzlük değil midir? Bakanın bu sözleri bir sendika genel kurulunda sarf edebilmesi utanç vericidir. Hiçbir Bakan veya Başbakan mücadeleci bir sendikada, devrimci işçilerin önünde böyle küstah ve pervasız konuşamaz. Çünkü örgütlü işçi sınıfı bu tür söylemleri daima patronların ve onun uşaklarının ağzına tıkamıştır. Şimdi önümüzde duran görev örgütlenmek ve mücadele etmektir. Bizler örgütlenip mücadele ettiğimizde, Bakan değil kürsüye çıkıp ukalaca sözler etmek, sendikanın önünden bile geçemez.
Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...
- 1 Mayıs’a gitmeden önce egemenlerin yarattığı algı yüzünden benim de endişelerim vardı. Fakat “Ben hakkımı savunmalıyım” diye düşünerek, arkadaşlarımın ısrarlı daveti sayesinde UİD-DER’le birlikte Bursa’da 1 Mayıs’a katıldım. İlk 1 Mayıs’ımdı, iyi...
- Ağır sorunlar altında bunalan işçi sınıfının bu sorunlar karşısında bir çıkış yolu bulabilmesi için sendikalarına sahip çıkması, sermayenin ve sendika bürokratlarının planlarını, niyetlerini boşa düşürmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle siyasi...
- Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden işletmesinde 14 Ekim 2022’de patlama meydana gelmiş, 43 maden işçisi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Patlamaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılanmasına 8...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.