Buradasınız
Okullar Açılırken: Hayaller ve Gerçekler

Yeni bir eğitim ve öğretim dönemi başlıyor. Bir kez daha işçi çocukları yarış atı gibi koşturacaklar. Amaç sınavlardan daha iyi bir sonuç almak, daha iyi bir lisede, daha iyi bir üniversitede okumak… Sonunda ise mevki sahibi, paralı bir iş bulmak… Hatta sınıf atlamak, fakirlikten kurtulup zenginliğin zevkini sürmek… Atalarımız boşuna dememişler: “Umut fakirin ekmeği” diye.
Medya başta olmak üzere, sermaye düzeninin tüm kurumları gençlere sınıf atlama hayalleri pompalıyorlar. Gençlere, aldıkları eğitimle önemli mevkilere gelecekleri, büyük işlerin sahibi olacakları söyleniyor. Onları gerçeklerden uzaklaştırıp hayaller dünyasına itiyorlar. İnsanı körelten, duygu ve ruh halini çökerten, boş bir rekabete ve hazin hırslara yönelten eğitim sistemi, gençler için koca bir yalandan oluşan gelecek vaatlerinde bulunuyor. Oysa zenginlik ve ihtişam içinde yüzen ve gelecek kaygısı olmayan sermaye sınıfının gençleri ile işsizlik ve yoksulluk içinde, hayata tutunma çabasında olan işçi sınıfının gençleri aynı hayatı yaşayamazlar.
Patronların çocukları özel okullarda, her türlü imkânı kullanarak eğitim görürken; devlet okullarında okuyan işçi çocuklarına daha iyi eğitim alabilmeleri için yeterince imkân tanınmıyor. İlkokuldan üniversiteye kadar, her alanda ezbere dayalı olan eğitim sistemi gençleri yaşadıkları dünyayı sorgulamaktan da uzaklaştırıyor. Bilimsel ve nitelikli olmaktan son derece uzak olan eğitim sistemi, düşünmeyen, sorgulamayan, itaatkâr bir gençlik yetişmesine yarıyor.
Eşitsiz eğitim olanaklarına sahip emekçi çocuklarıyla patron çocukları aynı sınavlara tâbi tutuluyor. Bir yanda kolejlerde ve özel okullarda eğitim gören burjuva çocukları, diğer tarafta, okul masraflarını çıkarmak için yaz tatillerinde taşeronlarda, eğitim dönemlerinde kafelerde, atölyelerde çalışmak zorunda olan emekçi çocukları.
TEOG, YGS-LYS ve uzayıp giden bir sınavlar cenderesine atılan emekçi çocukları, bu eşitsiz koşullara rağmen başarılı olabilmek için tüm vakitlerini bu sınavlara çalışarak geçiriyorlar. Emekçi aileler çocuklarını sınava hazırlanmak üzere dershane veya kurslara göndermek zorunda kalıyorlar. Bunu yapabilmek için de kimi zaman daha ağır koşullarda çalışıyor, ek iş yapıyor, kimi zaman da bankalardan kredi çekerek dershane/kurs taksitlerini yatırıyorlar.
Hazırlık sürecinde sosyal yaşamdan kopan gençler psikolojik sıkıntılar yaşıyor, agresifleşiyor, yalnızlaşıyorlar. Hayatlarının ve hayallerinin, bu birkaç saatlik sınavlara bağlı olduğunu düşünen işçi çocukları için, sınavda başarısız olmak hayal kırıklığı demek. 13 yaşındaki Ayşe Berrin Yılmazlar, TEOG sınavında istediği puanı alamadığı için kendini bornoz kemeriyle asarak intihar etmişti. Ayşe Berrin gibi, sınavlarda yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden intihar eden gençler, adaletsiz ve eşitsiz sistemin acımasızlığını da gösteriyor.
Gençlerde öylesine büyük beklentiler yaratılıyor ki, bu beklentiler gerçekleşmeyince yaşam anlamsızlaşıyor. Sınavı geçememek demek, sınıf atlama olanağını da kaybetmek anlamına geliyor. Oysa sınavları kazanıp bir üniversitede okumak ya da onu bitirmek sınıf atlama olanağı yaratmıyor. Gerçekte yok böyle bir dünya. Gençlere aşılanan yalan bir dünyadan, hayali bir dünyadan ibaret. Nitekim yüz binlerce üniversiteli okulu bitirdikten sonra işsiz kalıyor ve gerçeklerle yüz yüze gelerek hayal kırıklığına uğruyor. Yani sınavı kazananı da, okulu bitireni de hayal kırıklığı bekliyor. Bundan dolayı, sınıf atlama, büyük iş sahibi olma hayallerini bir kenara bırakmalı, gerçeklere gözümüzü açmalıyız.
Patronlar ve iktidar sahipleri, gençleri bu şekilde oyalıyorlar; onları dünyayı değiştirme mücadelesinden uzak tutuyor ve aslında çürütüyorlar. Çünkü insanın gençlik dönemleri heyecan, duyarlılık, arzu ve coşku doludur. Ama kapitalist kâr düzeni gençlerin içindeki isyan ve değişim isteğini hiçbir dönem tam bastıramadı, bastıramayacak!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
Son Eklenenler
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye, tamamen ezmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bir süredir “Kent Uzlaşısı” ile kazanılmış CHP’li ilçe belediyelerine operasyonlar düzenleyen, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atarak yerlerine...
- Şubat ayında greve çıkan Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün işçileri, İzmir’de aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Üç aydır ücretleri ödenmeyen Doruk Madencilik işçileri, şirketin Ankara’da bulunan...
- Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm...
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...